40. yila ayak basarken… (*)
2013 yilini 2014 yilina baglayan gece, Partim de 39. yilini doldurup 40. Yilina ayak basiyor.
Insan ömrü için, yolun yarisindan biraz fazlasi sayilabilecek 40 yil, örgütlü mücadele geleneginin zayif oldugu, kurulan bir çok örgütün tarihsel rolünü oynadiktan sonra silindigi Kürdistan, özellikle de Kuzey Kürdistan açisindan azimsanmayacak bir rakamdir. 40 yilin son 30 yilinda kirli bir savas yasandi. Barisçil sesler tank, top ve tüfenk sesleri arasinda kayboldu. Bunlari ve sömürgeci Türk devletinin en küçük bir Kürd örgütlenmesine tahammül etmeyip ortadan kaldirmak amaciyla her türlü yola basvurdugunu, PKK’nin daha yola çikarken kendi disindaki Kürd örgütlenmelerini ortadan kaldirilmasi gereken hedefler olarak gördügünü, bu amaçla onlarin lider, üye ve taraftarlarini öldürmek de dahil her türlü anti demokratik, baskici yola basvurdugunu dikkate alirsak, her türlü zorluga ragmen 40 yil boyunca ayakta kalmanin, mücadeleyi sürdürmenin azinmsanmayacak bir basari oldugunu görebiliriz.
Bu yazidan amacim PSK’nin kisa tarihini yazmak degil.
Kanimca siyasi partilerin tarihlerini yazacak en son kisiler, o partinin merkezi yöneticileri, özellikle de genel sekreterleridir. Hatta bu kisiler hiç yazmamalidirlar. Nedeni ise çok basit: Bu kisilerin yazdigi tarih ne kadar objektif olursa olsun, kamuoyu bu tarih yazimini ‘zaten kimse ayranim eksi demez ki’ algisiyla karsilayacaktir. Kaldi ki tarihi tarihçiler, Kürd siyasi tarihini ise Kürd siyaset tarihçilerinin yazmasi esyanin dogasi geregidir. Siyasi parti yöneticilerinin hatiralari, partilerinin belirli peryoduna iliskin yaptiklari degerlendirmeler, o partinin tarihi degil, parti tarihine isik tutan, tarihin yazilmasina yardimci olan birer önemli meteryallerdir. Kuskusuz bu konuda yaklasik 30 yil PSK kurucu Genel Sekreterligi’ni yürüten Sayin Kemal Burkay’in ikisi yayinlanan ve diger cildleri de yayina hazir olan ‘Anilar-Belgeler’ adli eserleri önemli bilgiler ve belgeler içermektedir. Elbette bunun yanisira Partimizin kuruculari arasinda yer alanlarin, uzun yillar yöneticilik yapanlarin yayinladiklari ve yayinlayacaklari anilari da tarih yazimi için yardimci olacaklardir.
Ben bu yazimla Partimizin kimligini belirleyen ve politikamiza yön veren niteliklerini kisaca dile getirmeye çalisacagim.
PSK Kürdistani bir partidir
9. Kongre’miz, Parti programimizda bazi ufak-tefek degisiklikler yapilmasini kabul etmisti. 9. Kongre’de kabul edilen programimizda söyle deniliyor:
‘Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Türk devletinin isgali altindaki Kürdistan parçasinda 1974 yili sonlarinda kurulmustur ve bu parçada mücadele etmektedir’
Programimizda da dile getirildigi gibi PSK Kürdistani bir parti olmasinin yanisira mücadele alani tüm Kürdistan degil, sadece Kuzey Kürdistan’dir. Bu, diger parçalardaki mücadelenin bizi ilgilendirmedigi anlamina gelmez. Aksine, Partimiz diger parçalardaki ulusal kurtulus mücadelesine her zaman duyarli olmus, gücü ve imkanlari oraninda her türlü destegi sunmustur. PSK bu konuda övünç duyacagi bir geçmise ve pratige sahiptir.
PSK, dört parçada birden örgütlenme ve mücadele fikrini benimsemedi, benimsemiyor. Çünkü Kürdlerin iradesi disinda çizilseler de, biz onlari kabul etmesek de, ülkemizi bölen sinirlarin Kürdistan’a bazi olumsuz etkileri oldu. Parçalar arasinda var olan sosyal ve kültürel farkliliklarin nedenlerinden biri de, bu sinirlardir. Bununla birlikte, Kürdistan’i paylasan sömürgeci devletlerin farkli siyasal rejimlere sahip olmalari ve ulusalararasi iliskileri de her parçada degisik siyasal sartlar olusturmustur.
Bir baska ifade ile, her parçadaki özgürlük mücadelesi, o parçadaki sartlarin biçimlendirdigi siyasal yapilar tarafindan ve o parçadaki siyasal sartlarin gerektirdigi biçimde yürüyor. Sinirlarin istenmeyen sonuçlarindan biri olan bu durumu görmezden gelmek, tüm Kürdistan’da örgütlenmek ve mücadele yürütmek, gerçekçi olmamanin yanisira, parçalar arasinda gerginliklerin ve çatismalarin yasanmasina yol açmaktadir.
4 parçada birden örgütlenmeyi dogru bulmayan Partimiz, Kürdistanli örgütler arasinda kalici birliklerin olusmasina büyük bir önem vermektedir.
Kürdistan ulusal kurtulus mücadelesini bastrimak amaciyla askeri ve ekonomik paktlar olusturan, birbirine destek olan ve sik sik ‘kutsal sinirlari’ asan sömürgeci devletlerin bu politikalarina karsi olarak Kürdistanli siyasal yapilarin siki bir isbirligi içine girmeleri, birbirine yardimci ve destek olmalari gereklidir. Destek ve dayanismanin biçimi yere ve zamana göre degismekle birlikte, bize göre kalici isbirliginin en uygun biçimi Kürdistan Ulusal Kongresi’dir.
Ana gövdesini Kürdistanli siyasal yapilarin olusturacaklari Kürdistan Ulusal Kongresi, dört parçadan siyasal yapilarin birliginin ifadesi olacaktir. PSK, ta 1980’li yillarin basindan itibaren Kürdistan Ulusal Kongresi’nin olusturulmasi için çaba sarf etmis, bu dogrultuda yürütülen çabalarda aktif bir biçimde yer almistir.
4 parçada birden örgütlenme ve mücadele etme görüsünde degiliz ama bu 4 parçanin birligine bigane oldugumuz anlamina gelmez. Ülkemizi emperyalistler ve isbirlikçilerinin çikarlari dogrultusuna bölen sinirlari hiçbir zaman mesru görmedik, kabul etmedik.
Ayrica dörde bölünen ülkemizin birligini saglamak dogal ve temel haklarimizdan biridir. Parti pargramimiz konuya iliskin olarak söyle diyor:
‘Kürdistan’i bölen sinirlarin ortadan kaldirilmasi, ulusal birligin saglanmasi ise temel amaçlarimizdan biridir ve gelecekte buna uygun tarihi kosullarin ortaya çikmasina baglidir. Birlik için adim atilabilmesi, en azindan Kürdistan’in iki parçasinin özgür olmasini gerektirir. Böylesine uygun kosullarin ortaya çikmasi halinde PSK, birlik yönünde gereken çabayi gösterecektir.’
PSK’nin günümüzdeki temel hedefi Kürdistan’in özgürlügüdür
Partimizin temel hedefi ülkemizi özgürlestirmektir. Bu konuya iliskin olarak programimizda söyle deniliyor: ‘Günümüzde Kürt toplumunun önündeki baslica tarihsel adim ulusal kurtulustur. Kürt halki Kürdistan üzerindeki yabanci boyunduruguna son verip demokratik bir toplum kurmadan özgür olamaz; barisa kavusamaz, gelisme yoluna giremez.’
Kürd sorunu bir ulusal sorundur, ulusal baski altinda tutulan bir halkin özgürlük sorunudur. Bu nedenle Partimiz, ‘Yabanci boyunduruguna son vermek, bir toprak reformuyla feodal kalintilara son vermek ve köylüyü topraga kavusturmak, demokratik bir toplum kurmak, Kürdistan’in yeralti ve yerüstü kaynaklarini denetleyip korumak, ulusal ekonomi ve kültürü gelistirmek’ için verilen mücadelede temel asamanin ulusal demokratik devrim oldugu inancindadir.
Ulusal sorun, baski altindaki halkin sadece bir kesiminin sorunu degil, tüm kesimlerinin ortak sorunudur. Özgürlük mücadelesinin basarisi, ulusal baskiya ugrayan tüm kesimlerin ortak mücadelesine de baglidir. Bir baska ifade ile Kürdlerin özgürlügünü isteyen tüm kesimleri biraraya getiren bir ulusal cephe olusturulmadan zafere ulasilmaz. Bu nedenle ‘isbirlikçi, hain unsurlarin disinda tüm ulusal güçleri -isçi ve köylüleri, aydinlari, din adamlarini, küçük esnafi ve zenaatkari, ticaret ve sanayi erbabini, yurtsever toprak sahiplerini, bu toplum kesimlerini temsil eden yurtsever partileri, kadin ve gençlik örgütlerini ortak bir cephede birlestirmek gerekir.’ PSK, programinda yer alan bu temel politikanin geregini yerine getirmek için her zaman samimi çaba göstermistir. Bu dogrultuda yapilan hemen hemen tüm çalismalarin ya baslaticisi olmus ya da aktif bir biçimde içinde yer almistir. 1980 Askeri darbesi öncesi olusturulan Ulusal Demokratik Güçbirligi-UDG, 12 Eylül sonrasi dönemde olusturulan Tevger, PSK-PKK Protokolu ve sonrasinda ulusal cephe olusturmak için baslatilan toplantilar, bu çalismalarin basarisizlikla sonuçlanmasinda sonra olusturulan ve daha sonra Kürdistan Ulusal Platformu adini alacak olan Kürdistanli Partiler Platformu ve daha bir iki birlik çalismasi… bu konudaki samimiyetimizi ve gayretlerimizi ortaya koyan somut örneklerdir.
PSK her zaman demokrasi mücadelesinin içinde olmustur
PSK Kürdistani bir parti olmasina ve Kürd halkinin özgürlügünü temel hedef olarak belirlemesine ragmen Türkiye’deki demokrasi mücadelesine bigane kalmadi.
Türkiye’nin demokratiklesmesi ile Kürd sorununun çözümü arasinda kopmaz baglar bulundugunun bilincinde olan Kürdistan Sosyalist Partisi, kuruldugu günden itibaren Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin içinde yer aldi. Türkiye’nin demokratiklesmesi için çaba sarfetti, bu amaçla ülkenin demokratik güçleri ile is ve güç birligi yapti.
Konuya iliskin olarak parti programinda söyle denilmektedir: ‘Partimiz, ulusal kurtulus mücadelesinde emekçi Türkiye halklarini, Türkiye ilerici ve demokratlarini dost güçler olarak görür, onlarla dayanismaya ve ortak mücadeleye büyük deger verir. Türkiye’nin demokratiklesmesi Kürt ulusunun özgürlesmesiyle siki sikiya baglantilidir. Sömürgeci rejimin Kürt halkina karsi izledigi baski politikasi ülkede sovenizmin, militarizmin güçlenmesinin, halklarin aci çekmesinin, insan ve doga kaynaklarinin heder olmasinin baslica nedenidir. Bu politikaya son vermek, barisçi ve adil bir çözüm bulmak tüm halklarin da yararinadir.’
Bundan dolayi demokrasi mücadelesinin önemli araçlarindan birisi olan demokratik kitle örgütleri ve kültür kurumlarinin kurulup etkinlestirilmesi için yogun bir çabanin içinde olmakla kalmadik. Ayni zamanda üye ve sempatizanlarindan meslek kuruluslarinin örgütlenmesi mücadelesinde aktif olmalarini istedik, onlari bu yönde tesvik ettik.
Yerel ve genel seçimlerin demokrasi mücadelesinde önemli bir yere sahiptirler. Bu nedenle yasakli olmamiza, kendi kimligimizle seçimlere katilma olanagimizin bulunmamasina karsin, seçimlere karsi duyarsiz davranmadik. Seçimlerin yapildigi sartlara uygun tavirlar gelestirdik. Bu bazan seçimlerde bagimsiz adaylar göstermek biçiminde, bazen de verili sartlari dikkate alarak demokratiklesmeye ve Kürd özgürlük mücadelesine hizmet ettigini düsündügümüz öteki güçleri desteklemek seklinde oldu. 1977 Diyarbekir Blediye seçimlerini, 1979 Agri Belediye seçimlerini bagimsiz adaylar göstererek kazanmamiz bu politikamizin somut ve basarili örnekleridir.
PSK sadece demokratiklesme mücadelesine önem vermekle kalmadi, ayni zamanda kendi içinde de demokrasi olusturmak için çaba sarfetti.
Parti çalismalarinda demokratik merkeziyetcilik ilkesine uyduk. Illegal bir parti olmamiza karsin, Parti açisindan hayati öneme haiz konularda karar alirken mümkün oldugu oranda organlarin ve tüm üyelerinin görüslerine basvurduk. Illegalitenin zorluklarina ragmen, parti kongrelerini çok geciktirmeden topladik, kongrede en genis bir temsilin saglanmasi için çaba sarf ettik ve sorunlarimizi hiç bir sinirlama getirmeden, özgür bir biçimde tartistik ve gerekli kararlari aldik.
Kürd sorunun köklü çözümü kaderini tayin hakkinin taninmasiyla mümkündür
Dünyada yasanan deneyler, ulusal sorunlarin köklü çözümünün baski altindaki uluslara kendi kaderini tayin etme hakkinin taninmasiyla mümkün oldugunü gösteriyor. Kürd sorunu da ancak Kürdlere kendi geleceklerini tayin etme hakkinin taninmasiyla köklü bir çözüme kavusur.
Kendi kaderini tayin etme hakkinin özü, esas olarak ezilen ulusa bagimsiz ve ayri devlet kurma hakkinin taninmasidir. Elbette bu, ezilen uluslar mutlaka ve mutlaka kendi devletlerini devlet kurulmalidir anlamina gelmez. Evli çiftlerin bosanma hakki vardir. Ama her evli çiftin bu hakkini kullanmasi gerekmez. Çiftler mutlu iseler, hak kullanma adina niye birlikteliklerine son versinler ki?…
Kendi kaderini tayin etme hakki, ezilen ulusun içinde bulundugu sartlara, ezen devletin siyasal yapisina, ulusal, bölgesel ve uluslararasi ortama göre sekillenir. Bugüne kadar yasanan deneyler bu hakkin 4 biçimde hayata geçirildigini ortaya koyuyor: Ayri ve bagimsiz devlet kurma, esitlik temelinde olusturulan federasyon, otonomi ve ezilen ulusa siyasal ve kültürel haklarinin taninmasi.
Kuzey Kürdistan’in içinde bulundugu sartlari, TC’nin yapisi ve uluslararasi iliskilerini, bölgenin durumunu dikkate alan Kürdistan Sosyalist Partisi, Kuzey Kürdistan için federasyon biçimini önermektedir. Esitlik temelinde olusturulacak bir federasyon, her iki halkin yararina olan makul ve bölge gerçeklerine uygun bir çözüm biçimidir. Bu konu parti programimizda söyle dile getirilmistir:
‘PSK, Kürt halkinin ulusal kurtulusunu, halkimizin kendi kaderini özgürce tayin etmesinde görür. Kürt halki kendi kendisini yönetmelidir. Partimiz, Kuzey Kürdistan için bunun iki biçimde olabilecegi görüsündedir: Kürt halki ayrilip kendi devletini kurabilir veya Türkiye halklariyla demokratik bir birligi seçebilir. Ikinci durumda, birlik esit haklara sahip federasyon biçiminde olmalidir. Kürdistan ayri bir cumhuriyet halinde örgütlenmeli, kendi parlamentosu hükümeti olmali ve her bakimdan Türkiye ile esit haklara sahip bulunmalidir. Kendi kaderini tayin hakki için kosullar olgunlastiginda, Kürt halki bu seçeneklerden birini ya da digerini seçebilir. Her iki durumda da bagimsiz devlet statüsü söz konusudur.’
PSK sosyalist bir partidir
Kürdistan toplumu, diger toplumlar gibi siniflardan olusmaktadir. Toplum sinifsal çeliski ve sömürüden azade degildir. Sömürgeci devlet ile kürd halki arasindaki çeliski, sinif çeliskisini geri plana itse de, bu çeliski toplumumuzda varligini sürdürmektedir. Kürdistan’da da üretim araçlarini ve zenginlikleri elinde tutan bir kesim, isçileri, köylü ve diger emekçi kesimleri sömürüyorlar.
Her türlü sömürü ve baskiya karsi olan, sömürünün, baskinin olmadigi, özgürlük ve esitligin hüküm sürdügü bir toplum olusturmak için mücedele eden partimizin nihai amaci Kürdistan’da sosyalist sistemin kurulmasidir. Bu konu parti programinda söyle dile getirilmektedir:
‘PSK, uzun vadede sosyalizmi hedeflemistir. Partimiz, insanin her bakimdan özgür olmasi ve çok yönlü gelisimi için sosyalizmi zorunlu görür. Sosyalizm toplumsal yasamda her türlü sömürü ve baski iliskisinin son bulmasi, gerçek özgürlük ve esitliktir.
‘PSK sosyalizmi, insanligin gelisim dogrultusu üzerinde, kaçinilmaz olarak kapitalizmi izleyecek asama olarak görür. Çagimiz toplumunun büyük çogunlugunu olusturan emekçilerin ve genel olarak insanligin bunda çikari vardir.
‘Diger yandan, 1917 Ekim devriminden bu yana yasanan deneyler gösterdi ki, sosyalizmin kurulusu uzun bir tarihsel dönemi alacak ve zaman zaman geriye dönüsler de olacaktir. Yine, bu deneyler gösterdi ki, halk çogunlugunun istemi ve destegi olmaksizin sosyalizmin kurulusu olanaksizdir. Bu ise ancak, halkin istemlerini özgürce disa vurabilecegi çok partili, çok sesli demokratik bir toplumda olabilir. Toplum, ekonomik, politik ve kültürel olarak böylesine bir dönüsüm için olgunlasmalidir. Sosyalizme geçis, ayni zamanda ulusal ve uluslararasi kosullarin bütününe baglidir.
Bize göre, Kürdistan için sosyalizm su anda yakin bir hedef degildir. Ulusal kurtulusun ardindan demokratik bir toplumun kurulusu, ulusal ekonomi ve kültürün gelisip serpilmesi ve toplumun sosyalizm için olgun bir hale gelmesi, simdiden kestiremeyecegimiz uzunca bir zaman alacaktir.
PSK, sosyalizme geçisi tümüyle demokratik kosullarda, halkin istemi ve destegiyle, yani barisçi biçimlerde düsünmektedir. O, çok partili, demokratik bir toplumda, tümüyle özgür bir seçim sonucu, halk çogunlugunun güvenini ve destegini alirsa iktidara gelecek ve sosyalizm yönündeki programini adim adim uygulayacaktir. Halkin destegini yitirdigi zaman ise iktidardan ayrilip muhalefet görevini yapacaktir.’
Her zaman sorunlarin barisçil çözümünü savunduk, savunuyoruz
Her halk gibi Kürdlerin de ulusal haklarini elde etmek ve ülkesini özgürlestirmek amaciyla her türlü mesru mücadele biçimine basvurma hakki vardir. Bu mücadele biçimlerinden biri de silahli mücadeledir.
Kürdler bugüne kadar birçok kez sömürgecilere karsi silaha basvurdular. Ama silahli mücadele Kürdlerin tercihi olmadi, varliklarini korumak amaciyla silaha basvurmak zorunda kaldilar. Bir baska ifade ile, diger ezilen halklar için helal olan silahli mücadele Kürtlere haram degildir.
Ama PSK, Kürdistan’in içinde bulundugu cografyanin durumunu, parçali yapisini, Türk devletinin uluslararasi iliskilerini dikkate alarak Kürd sorunun barisçil biçimde çözümünü savundu, savunuyor. Parti programimimizda konuya ilisin olarak söyle deniliyor:
‘Ulusal kurtulus mücadelemizin izleyecegi biçimler, kullanacagi araçlar somut kosullara baglidir. Biz, sorunun barisçi ve adil biçimlerde çözülmesini, hem Kürt halkinin, hem de komsu halklarin daha fazla aci çekmemesini isteriz. Ancak bu salt bize bagli degil. Sömürgeci güçler simdiye kadar Kürt halkinin mesru haklarini tanimaya razi olmadilar ve bu gün de özgürlük mücadelemizi siddetle bastirmaya çalisiyorlar. Bu durumda, bizim de, üzerimizdeki zulüm ve sömürü rejimine son vermek, özgür yasamak için, mesru olan ve kosullara uygun düsen her araç ve yönteme basvurmamiz dogal ve gereklidir.’
Kürdistan Sosyalist Partisi ayni zamanda Kürd örgütleri arasindaki sorunlarin da barisçil biçimde, görüsmeler yolu ile çözülmesi gerektigine cani gönülden inanmaktadir. Kürdistan toplumu çok sesli ve çok renkli bir toplumdur. Degisik sinif ve katmanlardan olusan Kürd toplumunda farkli düsüncelerin, farkli çözüm önerilerine sahip siyasal yapilarin bulunmasi dogaldir, gereklidir. Dogal olmayan, görüs farkliliklarini ortadan kaldirmak için siddete basvurmaktir. Her zaman yurtsever örgütlerin aralarindaki sorunlari siddete basvurarak çözme anlayisinin karsisinda durduk. Tüm yurtsever örgütleri dost ve müttefik olarak gördük, yanlis bulduklarimizi elestirdik, bize yönelik elestirilerden de rahatsiz olmadik.
Özgürlük kervani yoluna devam ediyor
Bir avuç Kürd sosyalisti tarafindan kurulan Kürdistan Sosyalist Partisi, 40 yildir özgür bir Kürdistan için mücadele ediyor.
Mücadelemizin istedigimiz yerde bulundugunu söyleyemeyiz. Bunun bizden kaynakli ve bizden bagimsiz nedenleri var. Basta da dedigim gibi, 30 yili kirli bir savasla geçen 40 yilda, Partimizin mücadele cizgisi inisli-çikislidir, ama süreklidir.
Bundan 40 yil önce, birkaç sosyalist Kürd aydininin yönetiminde yola düzülen özgürlük kervanina binlerce kisi katildi. Bu kisilerin bir kismi bazi nedenlerden dolayi bir müddet sonra kervani terkettiler, baska kervana katildilar, baska mevzilerde yer aldilar. Bazilari tamamiyle mücadeleden el etek çekti. Mücadelenin baska alanlarinda örnegin dil, kültür ve sivil toplum gibi alanlarinda yogunlasanlar oldu. Kervanilerin önemli bir kismi ise her türlü zorluga katlanarak ve büyük fedakarliklar göstererek kervanin yoluna devam etmesini sagliyorlar. Bir kisim yönetici ve yoldaslarimiz ise, zaferimizi görmeden aramizdan ebediyen ayrildilar. Ruhlari sad olsun.
Özgürlük kervani eger bugün tüm zorluklar ve engellere ragmen yoluna devam ediyorsa, bunda sonradan ayrilanlar da dahil, kervana katilan herkesin su veya bu oranda payi vardir.
Kurucu üyelerimiz basta olmak üzere, bizimle birlike yola çikan ve bir müddet de olsa yürüyen herkes katkilari oraninda tesekkürü hak ediyorlar.
25 Ara. 13
(*) Deng Dergisi sayi 94’den alinmistir.
Mesud Tek