Makale

‘Devlet sirri’

‘Bunun adi casusluk degil,’ diyerek girelim söze.

Bir ‘casus’un, eristigi bir devlet sirrini YouTube’a koyarak dünyaya ilân etmesi duyulmus bir sey degil. O ‘casus’u çalistiran kurum, böyle bir olay olsa, yarim dakika kadar sürecek ilk saskinlik anindan sonra, ‘eleman’inin isine son verir.

Ama ‘bilgisayar icad olundu, mertlik bozuldu’. Bu yeni teknolojilerle donanmis dünyada daha önceleri hiç bilmedigimiz türlü türlü olaylar çikiyor karsimiza. Bu yeni âletler sayesinde bazi insanlar eskiden hayal edilemeyecek bilgilere ulasiyor, sonra da bu bilgileri yayimliyorlar.

‘Devlet sirri’, bu ülkede telaffuz edildiginde insanlarda ürpertiler uyandiran bir sözdür. ‘Yabanci’, ‘ecnebi’… Bunlarin karsisinda ‘biz’. O iliski içine girince ‘biz’ hemen bir kutsallik kazanir. Hiçbir konuda anlasmadigimiz biri, ‘yabanci’ karsisinda, can-i azizimiz olur. Simdi bu olayda da, bütün bu kadim çarklar çalismaya basladi. Vay, böyle bir konusma nasil yayimlanabilir? Hiyanet-i vataniye!

Böyle bir sey olabiliyorsa, bütün yasaklamalar hakli! Ilk söyledikleri bu. Ve tabii anlamsizlik da bu noktadan basliyor: neyi yasakliyorsun? Kime yasakliyorsun? Ne olmussa olmus, ‘bilgi’ kendisi ortaya çikmis, bütün dünya da aninda bundan haberdar olmus. Simdi Türkiye’de YouTube’u yasaklamakla bu bilgiyi yok etmis olmuyorsun. ‘Kime?’ denince, yalnizca Türkiye halkina yasaklamis oluyorsun. Ama bu olay, simdi, su konusma dolayimiyla olmus bir sey degil. Bu ülkenin tarihî gerçekligi bu. 1915 Ermeni Kiyimi basta olmak üzere, yakin tarihimizin dokusunu olusturan bütün olaylar karsisinda nedir Türkiye’nin ‘yetkili’ kadrolarinin benimsedigi tavir? Gerçegi gizlemektir. Kimden? Dünyadan gizlemeye güçleri yetmedigi için, yalnizca Türkiye halkindan…

Gizlerler, kendi hikâyelerini yazarlar. Sonra biri çikip ‘Hayir, öyle olmadi,’ dedi mi, ‘vatan haini’ diye üstüne çullanirlar. Hele isin içinde bir ‘dis dünya’ hesabi varsa, bu terimlerle yapilan bir suçlama da o kadar kullanislidir.

Aslinda, su anda –siyasî kavgalarindan ötürü– AKP’ye çullananlarin bir kismi, böyle Ermeni kiyimi gibi konular ortaya atildi mi, baska türlü davranmazlar. Hani, 6 Eylül de Menderes’i yargilamakta ‘kullanisli’ olabilir de, baska durumlarda fazlaca kurcalanmasina izin vermemek gerekir.

Bir kisim muhalif, ‘devlet sirri’ni koruyamadi diye, bu ‘beceriksizlik’ nedeniyle veristiriyor iktidara. Aylardir, yillardir ‘dinleme’ lafindan geçilmeyen bir toplumda, gerçekten de sasirtici bir tedbirsizlik! Ama her isi, bildik deyimle ‘nev’i sahsina münhasir’ olan Türkiye, bu çagin önemli bir kosulu olan ‘saydamlasma’ keyfiyetini ancak böyle gerçeklestirebiliyor anlasilan.

Dünyanin her yerinde ‘kirli isler’ döner, bunlarin bir kismi (her zaman ancak küçük bir kismi) ortaya çikar. Siyaset erbabi her yerde kumpas kurar. Bunlar ortaya çikti diye ‘Twitter’lar, ‘YouTube’lar yasaklanmaz. ‘Dünyanin ne dedigi umurumda degil’ diye konusacak derecede kahraman yöneticiler de yoktur oralarda. ‘Tedbir’ diye böyle seyler insanlarin aklina bile gelmez. Burada bunlar olagandir, yadirganmaz. Birlesmis Milletler’de üzerinde tartisma yapilip karar verilen konunun burada konusulmasini, bilinmesini yasaklamak gibi son kertede komik davranislari sonuna kadar savunacak kisiler bulmak da burada o kadar zor degildir.

Kutsal ‘devlet sirri’! Bu ürkütücü, ürpertici kavram. Simdi, bütün bu yasaklama çabalarina ragmen, azicik zahmete girince dinleyebildiginiz o konusma! Içler acisi bir kültürel siglik çarpiyor insani, su bu rütbelere yükselmis bu insanlari dinlerken.

Bu da hep böyleydi herhalde. Zamaninda bu teknolojik imkânlar olsaydi, birileri Bab-i âli’de bir yerlerde, Talât, Bahattin ve Nâzim’i dinleseydi; yillar sonra baska birileri Menderes’i ve birtakim yetkilileri Selanik’te bombanin nasil konulacagini konusurken dinleseydi…

Büyük bir ihtimalle tarihimizde 1915 rezaleti ve 6 Eylül fecaati olmazdi.

—————————————————–

Taraf-29 Mart

Murat Belge

Back to top button