Türk-Islam, Kürt-Sosyalizm Sentezi

Dünyadaki insanlarin büyük çogunlugu, olgulara ve olaylara siyah-beyaz açisindan bakarlar. Oysaki içinde yasadigimiz hayat, bir karmasa yumagidir. Bu yumak, içinde bir birleriyle uzlasan ve uzlasmayan yüzlerce çeliski barindirir.
Içinde yasanan zamana ve mekana göre bazi zitliklar, bir birlerine yaklasarak bir noktada bulusur. Bu bulusma sonucunda her iki tarafa ait bazi ögeler disari atilir, bazilari ise, iç içe geçerek, yepyeni bir olgu, bir sentez ortaya çikar. Bazi benzerlikler ise, aksine bir birlerini iterek ötelesir.
Böylece bazi düsmanlar dost, bazi dostlar ise düsman konumuna gelirler. Bu degisim ve dönüsümleri göremeyenlerin dünyayi, insani, tarihi ve sosyal olaylari anlamasi, yorumlamasi, sentezlere ulasmasi ve uygulanabilir projeler üretmesi mümkün degildir.
Bunun için dünyanin tüm egemen çevreleri, bu karmasayi daha da karistirarak, yönettikleri kitlelerin beynini yikamaya, bilincini köreltmeye, hedef sasirtmasi vermeye çalisirlar. Uzlasmaz çeliskileri uzlasirmis gibi yutturmaya kalkarlar ve toplumu yarattiklari bu kaosun içine çekerek aptallastirirlar.
Bu giristen sonra, Türkiye’de yapilmaya çalisilan Türk-Islam ve Kürt-sosyalizm sentezleri üzerine bir kaç sey söylemek istiyorum.
Malum, din birligi inanç, ulusal birlik ise kan bagi üzerine oturur. Bu durumda, Allah, Muhammet ve Kuran’a inanlarin tümü (Türk, Kürt, Rus, Bulgar, Yunan, zenci, Kizilderili) bir birinin kardesidir. Bu kutsal degerleri inkar eden öz kardesleri ise, onlarin düsmanidir.
Ulusal birlikte ise, ayni soydan ve kandan gelen insanlarin tümü (Hiristiyan, Budist, putperest, ateist farki gözetilmeden) bir birinin kardesidir. O soydan gelmeyenler ise ötekidir, karsi cephedendir, hatta düsmandir.
Bu durumda, ‘Elhamdulillah ben Müslümanim’ diyen birisinin Türk irkçisi ‘Ben Türk milliyetçisiyim’ diyen birisinin de Müslüman gibi düsünmesi ve yasamasi mümkün degildir.
Içine düsülen bu karmasayi birazcik da olsun düzeltmek isteyen insanlarin bir bölümü ‘Ben Türk’üm, sonra Müslümanim’ diger bölümü ise ‘Ben Müslümanim, sonra Türküm’ diyerek, sorunu daha da içinden çikilmaz bir hale getiriyorlar.
Bu iki sentezi ortaya atanlari, cahil veya bilgisiz olarak nitelemek dogru degildir. Bu adamlar, tam tersine analarinin gözü insanlardir. Bu anasinin gözü kimseler, yaptiklari akil ve bilim disi sentezler araciligiyla toplumun bilincini karartarak, hedef sasirtmasi vererek, kurulu düzeninin savunuculari ve destekçileri haline getiriyorlar. Günümüzde dindar emekçilerin ve dindar Kürtlerin içine düstükleri hazin durum, bunun çarpic biri örnegidir.
Simdide sözde Kürt önderlerinin topluma sunduklari Kürt-sosyalizm sentezine bakalim. Êêê ‘Ati atin yanina bagla, ya huyundan ya tüyünden’ demisler. Her sözünde keramet bulunan Kürt önderleri de, agababalarinin verdigi akilla, halkimiza Kürt-sosyalizm sentezini dayatiyorlar.
Onlar da çok iyi biliyorlar ki, kaderini tayin etmis bir halkin temel çeliskisi sinifsaldir, stratejik hedefi sosyalist devrimdir. Bu mücadelenini sahibi ve motoru isçi sinifidir. Türkler bu katagorinin içindedir.
Ama kaderini tayin edememis bir halkin temel çeliskisi ulusaldir. Stratejik hedefi, Milli Demokratik Devrim, yani ulusal devrimdir. Yani ülkesine topragina, bayragina, ulusal degerlerine ve zenginliklerine sahip olma ve kendini yönetme sorunudur. Bu mücadelenin sahibi ve motoru ulusal güçlerdir. Yani bu mücadelede ulusal hainler hariç, tüm yurtsever isçiler, köylüler, esnaf, kapitalist, esraf, aga, bey, seyh ve dedeler el eledir, gönül gönüledir. Kürtler de bu katagori içindedir.
Simdi kendimize soralim, bu iki ana dinamigi iç içe geçirerek bir senteze varmamiz mümkün mü? Böyle bir dayanismanin ve ortakligin yürümesi için, ya Türk isçi sinifi Kürt egemenlerinin kuyruguna, ya da Kürt ulusal güçleri Türk sosyalistlerinin kuyruguna takilmak zorundadir. Bunun üçüncü siki yoktur.
Bu durumda, acaba kim kimi kandirabilir, kim kimi kendine ihanet etmeye zorlayabilir dersiniz? Sakin bana, ‘Kürt yurtseverleri Türk sosyalistlerini kandirir’ demeyin. Bilindigi gibi, Bizans ve Osmanli Imparatorluklari, dünyanin en entrikaci iki devletidir. Türkler, bu entrika kültürünün varislerinden birisidir. Bu konuda hiç kimse onlarin eline su dökemez.
Kisacasi, bu güne kadar Türk Müslümanlari bazi Kürt Müslümanlarini nasil kandirmislarsa, Türk sosyalistleri de bazi Kürt sosyalistlerini öyle kadiriyorlar.
BDP ve HDP partilerinin proje, eylem ve söylemleri, bu gayr-i milli tezgahin nasil çalistiginin çarpici bir örnegidir. Kimse kimseyi kandirmasin, Kürt halkini aptal yerine koymasin. Türk-Islam ve Kürt-sosyalizm sentezleri, Kürtleri ulusal mücadeleden uzaklastiran, ulusal bilincini törpüleyen, yanlis hedeflere yönelten ve ihanete zorlayan sinsi iki tuzaktir.
Tüm Kürt yurtseverlerini, bu konuda tekrar tekrar düsünmeye ve gereken adimlari atmaya davet ediyorum.
Yilmaz Çamlibel