1 Mayis, korku ve cesaret
Eger Türkiye’nin ‘normallesme’ düzeyini anlayacagimiz bazi kriter ve göstergeler varsa, onlardan en önemlilerinden birisi, hiç kuskusuz, 1 Mayis’tir.
1 Mayis ‘yasakli’ oldugu yillar boyunca ‘bayram’ olmaktan çok yasakçilar tarafindan kaygi ve endiseyle karsilanan bir gün hâline getirildi. 1 Mayis’in ülkemizde isçi ve emekçilerin birlik, mücadele, dayanisma günü olarak ifade ettigi anlam, 1 Mayis 1977 katliamiyla hafizalarda derin bir iz birakti. 12 Eylül fasizmini izleyen yillarda, 1 Mayis kutlamalarini Taksim’de yapmak için sokaklara çikan insanlar her defasinda kursunla, gazla, polis siddetiyle engellendi. Mehmet Akif Dalci adli genç bir emekçi, 1989 1 Mayis’inda polis kursunuyla hayatini kaybetti.
Devir devran degisti, dünya degisti, ama Türkiye’de 1 Mayis hâlâ bazilari için ‘korkulu’ bir gün olmaya devam ediyor ve böyle oldugu için de Istanbul’da sikiyönetim zamanlarini aratmayan önlemlerle ‘bayram’ herkesin burnundan getiriliyor…
Muammer Güler’in vali, Celalettin Cerrah’in Emniyet müdürü oldugu yillarda bu ikili her 1 Mayis’ta koca Istanbul’u tutsak eden uygulamalariyla ünlenmisler, ‘gazci kardesler’ diye anilir olmuslardi. 2009 yilinda, 2008’de ‘Emek ve Dayanisma Günü’ kabul edilen 1 Mayis’in ‘resmî tatil’ ilan edilmesiyle 1 Mayis’i önceleri kana sonraki yillarda da gaza bogan zihniyet gerçekten ve nihayet degisiyor diye umutlanmistik elbette.
Nitekim 2010, 2011 ve 2012 yillarinda 1 Mayis kutlamalari Taksim’de yapildi ve kaydadeger hiçbir olay yasanmadi, herkes rahat bir nefes aldi. Bizde de 1 Mayis pekâlâ ‘bayram’ olarak kutlanabiliyormus, bunu gördük…
Geçen yil Taksim ‘insaat’ hâlindeydi ve Istanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, bu durumu gerekçe göstererek kutlamalar için alanin uygun olmadigini açikladi. Gerekçe ciddiydi degildi çok tartisildi; ama Taksim Alani’nda sürmekte olan tadilat ve düzenlemeler oldugu bir gerçekti. O zaman ileri sürülen gerekçeyi ciddiye almak gerektigini düsünmüstüm. Hiç degilse 2014 1 Mayis’inda gerginlik olmadan kutlamalarin Taksim’de yapilabilmesini güvence altina almak için. DISK israrini sürdürdü, insanlari Taksim’e çagirdi ve güvenlik güçlerinin olaganüstü önlemlerini görünce israrindan ilk vazgeçen oldu, gençleri polisle karsi karsiya birakti. DISK ve bazi sol yapilarin tutumlariyla ilgili elestirilecek çok sey var; ama asil mesele, dün oldugu gibi bugün de ‘yasak’ zihniyetidir…
Bu yil fiziki sartlari itibariyla herhangi bir engel olmamasina ragmen Taksim’in kutlamalara kapatilmasi, uluslararasi sözlesmeler ve anayasa tarafindan güvence altina alinmis bir hakkin kullanilmasini önlemek anlamina gelmiyor sadece, ayni zamanda geçmis iktidarlar zamaninda yasanan korkunun ‘güncellenerek’ devam ettiginin göstergesi oluyor.
Bu korku, Gezi korkusudur. Taksim ve Gezi, bu iktidarin ‘korku’ sembolü hâline gelmistir. Taksim’de insanlarin toplanmasi, hele ki iktidar partisini elestirmek, protesto etmek için toplanmasi, Erdogan iktidarini korkutmaktadir. Yasagi gerekçelendirmek için dile getirilen iddialar bu korkuyu perdelemek içindir.
‘1 Mayis’i Taksim’de kutlamak zorundalar mi?’ diyenlere ise insanlarin anilarina, acilarina, degerlerine ‘biraz saygi’ demenin yarari var midir, bilmiyorum…
Böyle düsünenlerin bugünlerde Perinçek gibilerini de kapsayacak sekilde çesitlenmesi ayrica ibretlik bir manzara arz ediyor.
Korku ve cesaret ile sinanmayacagimiz, ister istemez biraz hüzün de karissa duygularimiza, alanlara ‘bayram’ diye çikacagimiz özgür 1 Mayis’lar umudumuzu kaybetmeden… 1 Mayis kutlu olsun. Yek Gulan pîroz be…
Twitter: @CaferSolgun
Cafer Solgun