Beyler, gazaniz mübarak olsun!
Bakalim bu sefer ne kilif bulacaksiniz, ne türden edebiyat yapacaksiniz renksiz Apocular. Gerçi simdiden birçoklari rotalarini degistirdiler bile. Bahsettigim su an ”hendek”, ya da ”çukur” degil, tami tamamina bataklik. Yani BDP ve HDP evliligi. Ne mi çikar bu evlilikten? Tabi ki nur topu gibi bir çocuk çikacak degil, olsa olsa koskoca bir düsük çikar bu beraberlikten.
Apocularin destegini alan bir HDP, bu saatten sonra herhalde Toroslar’da, Bolu Besparmak ya da Karadeniz daglarinda kamp kurup, silahli mücadele verecek degil. Amaç bir yandan Kemalist ve yeni cüppeci Apoculari daha da TC’ye entegre etmektir.
Oyun Kürtler açisindan, her zamankinden daha tehlikeli bir boyut kazanmaktadir. Devlet salt 30 yil içerisinde Apocularin silahli eylemleriyle 3 milyom Kürdü metropollere sürgün etti. Arada geçen zaman dilimi içerisinde metropollerdeki sürgün Kürtler çogalarak bu sayiyi üç katina çikardilar. Geçen 30 yil içerisinde metropollerde yeni bir kayip nesil dünyaya geldi. Bu neslin Kürt ulusal mücadelesine bakis açisi ve ilgisi yüzde 3 bile degildir. Devletin dayatma ve eritme politikalari sonucu Kürt kökenli kayip Metropol nesilleri olusmustur. Bunlarin bir kismi az da olsa ‘kapkaççi’ ve sokak çocuklaridir. Kabul etsek de etmesek de, bu kitle, egitimi, durus, davranis, aliskanliklariyla kendi kökenine yabanci ve tepkisel bir durum sergilemektedir. BDP’nin Türkiyelilesmesi bu durumu daha da karmasik bir hale getirecek, arada var olan kismi buzlarin bir an evvel erimesinin önünü açacaktir. Al sana mükemmel renksiz ve bir o kadar da Türkçü yeni bir Jenerasyon.
Türkler 1923’lerde TC’yi olusturduklarinda bu kadar Türk piyasada yoktu. TC devleti böylece Tasnak, Bosnak, Arnavut, Çerkez, Kürt, Arap ve Rumu devsirerek bir devlet kurdu, adi da Türkiye Cumhuriyeti oldu. Modern anlamda Apocu hareket, bu sisteme Misaki Milli sinirlari içerisinde kan tasiyarak, Kürtlerin bir kismini ne yazik ki entegre etmistir. Bu anlamda ne yeni yatili bölge okullarina ne de Takriki Sükünlere gerek var. Düsmana ne hacet, Kürt maskeli Apocu hareket dururken. Buzlar gittikçe çözülüyor ve kaf daginin arkasi net çizgilerle belirleniyor. Bir yandan sol Kemalist Apocu politikalar, diger yandan ise Apocu Türk islam sentezi bu iste anahtar rol oynayarak, son öldürücü zehirlerini Kürt benligine bosaltmak istemektedirler. Oyun AÇIK ve bir okadar da TEHLIKELIDIR.
Bu arada Kürt aydin çevreleri, bu oynanan oyun karsisinda sapkalarini bin defa önlerine koyarak vicdan muhasebesi yapmak zorundadirlar. Sorun sirf kan ve sehit edebiyati olmamalidir. Saflik kisiyi duygusalliga, mantik ise kisiyi zafere tasir. Kürt olup da yanlis saflarda savasan ve TC’ye dolayli yollardan kan tasiyan bugün bile milyonlarca kisi mevcuttur. Bunun en açik örnegi su anda, AKP, CHP ve MHP’siyle Kürdistan’da yer etmis sistem partileridir. Kürtlerin islami duygulari ve egilimleri minciklandiginda bu tehlikeli süreç daha da bir ivme kazanacak. Umud ve hayallerini yitirmis bu kesimler, Cennetin kapisini aralamak için kalan enerjilerini de böylelikle heba edeceklerdir. Oyun karmasik degil, bilakis tehlikelidir.
Bu oyunun bas aktörleri ise sagda, solda demeç veren ve bu asi pisirenlerdir. Bu oyunun hem Türk, hem de sözde Kürt ayagi vardir. Kürt ayagini olusturanlar devlet baglantili ve Kürtleri sisteme entegre etmeye çalisanlardir. Bu pazarlikta ne Kürdistan için sehit olmus gerillalar, ne de onlarin aileleri söz konusudur. Bu evlilige kaç namuslu Kürt evet der ve onaylar? Bu baska bir konu, fakat bu programi % 75 onaylayan kayip yakinlari mutlaka olacaktir. Uzaklara gitmeye gerek var mi bilmem. Ne demisler, ‘görünen köy kilavuz istemez’ diye. Seroklarina bu kadar fanatikçe bagli olan bu kesimden, baska bir sey beklemek de, bu saatten sonra zaten olmaz. Bu kesim için Alamut (Imranli) Kalesinde yasayan Hasan Sabah (Apo) ve Seroklarina bagli mürit bir kesim bosuna bugünler için yetistirilmedi. Ne demislerdi, ‘ne ekersen onu biçersin’ diye. Bu Müritlerin HDP evliligine karsi çikacaklarina ben sahsen inanmiyorum. Bir yandan Apo fanatizmi, diger yandan ise TC’nin Osmanlilardan devralma oyunlari, bu is için biçilmis birer kaftandirlar. Sistem 90 yil CHP üzerinde bu oyunu Kürtlere karsi oynayarak bir sonuca ulasamayinca HDP evliligiyle bu sonuca ulasmak istiyor. Bir yandan CHP ve Kemalist ayni zamanda ‘solcu’ Türk Islam, diger yandan ise Kürt Kemalist Apo sentezi, bu isin son halkasini olusturuyorlar. Bence Osmanlilardan kalma gelenekçi Türk sistemi, son tangosunu bu vesile ile oynamak istemektedir: ‘Okulda, çarsida, camide, dilde ve dinde birlestik, ne mutlu hepimiz hem Türk, hem de müslümaniz!’ Sahi bu duruma kaç Ertugrul Kürkçü, Sirri Süreyya Önder, kaç Apo, G. Kisanak, P. Buldan, Sirri Sakik, Duran Kalkan, M. Karasu, S. Demirtas, A. Birdal ve digerleri karsi çikacaklardir? Bence hiç biri. Kürtlerin Hasan Sabahlari hariç, hiç biri. ‘Biji Serok Apo’ ‘ya da ‘bi xwîn, bi rih û can, em bi tere ne ey Serok!” demeyeceklerdir. Buna ne Ermeni, Keldani, Süryani, Ezdi ne de gerçek anlamda Kizilbas, safi ve sünni Kürdü onay vermeyeceklerdir. Çünkü bunlarin hiç biri gerçek anlamda ne Türk Islam, ne de yeni versiyonu ile Kürt Apocu sahte politikalara alet olmayacaklardir. HDP eksenli yeni projede, ister giyim kusam, ister gelenek, silogan, görenek ve de kimlikten dolayi Kürtlere hiç yer yoktur. Bu CHP’nin 80 yilda halledemedigi, modern anlamda Kemalist ve ‘solcu’, yeni versiyonuyla da Türk Islamci yeni bir Apocu PROJE dir. Bu gerçek anlamda batak ve intihardir. Ne demisler: ‘Gölge etme baska ihsan istemem’ diye.
Kimi agabeylerimiz son bir haftada Türkiye’ye döndüler. Bunlar kimin projesidir diye bir yorumda bulunmak benim haddime degil. Ben ne tabut ne de tekerlekli sandalye edebiyati yapanlardan degilim. Dönebilen ve dönebilecek her insana sonsuz saygim ve hürmetim vardir. Ben kisi olarak sirf kültürel ve kimlik çalismalarimdan dolayi 17 sene dogdugum topraklara, yanlarinda yetistigim büyüklerime gidemedim. Ben sürgün, siginti gibi yaban, gurbet ellerde yasamak nedir bilirim. Bu yüzden baskalarina dil uzatmak ve de saygisizlik yapmak benim sinirlarimi asar. Bazen gök yüzünde parlayan berrak bir yildiza, su ve kuzu sesine, bir nergiz kokusuna hasret kalmak bile bir travmadir. Bu duygulari tasimayan kisilerin, insanliklarindan da süphe ederim.
Hüseyin Sahin