Makale

Kürtlere Devlet Niçin Gerekli?

Insanlik tarihi yer yüzünde yasayan tüm varliklarda oldugu gibi, bir ayakta kalma mücadelesi ile baslar. Bunun için gerekli olan gida ve üst bas temini insanlari yaraticiliga sürüklemistir. Gida malzamelerini daha iyi bir sekilde temin edebilmek için, insanlar onlara daha iyi bir basariyi sagliyacak olan sosyal iliskilere girmislerdir. Ilk önce küçük köyler seklinde olusan kümeler, yüzyillar içerisinde kasabalari, sehirleri ve günümüzde metropolleri dogurmustur.

Mezopotamya’da Firat ve Dicle kiyilarinda insanlik tarimla tanistiktan sonra, Misir insanlari Nil etrafinda köy ve kasabalarda yasayan insanlara yeterli yiyecek üretimini garanti altina alabilmistir. Baslangiçta yilda tek hasilata bagimli olan insanlar, tüm yillik erzaklarini temin edebilmek için nehirlerin akisini kontrol altina alarak, bent ve setler olusturarak, suyun tarlalara akisini saglayarak, kendilerini doganin keyfiliginden, yani yagis bagimliligindan kurtarma çabasina girmis, artik binleri degil, onbinleri, yüzbinleri, milyonlari doyuracak dereceye gelmislerdir.

Insanlarin kültürü tarimla baslarken, artik tüm enerji ve zamanlarini gida teminine ayirmak gibi bir durumdan da kurtulmuslardir. Geriye kalan bos zaman içinde ise kendilerini baska alanlara verebilmislerdir. Böylece ekonomi, sanat, kültür, felsefe ve bilim gelisebilmistir.

Gida temininin organizasyonu eszamanzal olarak hiyerarsik yapinin dogmasina da ön ayak olmustur. Daha önce salt kendisi ve ailesi için yiyecek bulma çabasinda bulunan insan, sosyal iliski içinde olan köy ve kasabalarda tarimi organize etmek için bir yapilanmaya kaçinilmaz olarak girmistir. Tarlalarin sürülmesi, suyun tarlalara aktarilmasi, hasilatin biçilmesi ve islenmesi ve de korunmasi bir tertip isiydi.

Devlet denilen yapiya insanlik böyle adim attiktan sonra, hüküm alanlarini genisletmek için baska topraklari feth etmek için ordular kurmus, savaslar organize etmis, yeni cografyalar ele geçirmis ve yeni kültürlerle tanismislardir.

Insanlik tarihi ayni zamanda bir fetih ve savaslar tarihidir de.

Toplumsal yasami, ekonomik aktiviteyi, savas ve istilalari tertiplemek keza bir organizasyon isi, yani bir devlet isiydi. Devlet yapisi, Mezopotamya’da tek tek sehirlerde baslarken, daha sonra imparatorluklar olustu, sonra ulus devletler…

Dolayisiyla devletler insanlarin gereksinimlerine karsilik vermek için olustular. Dünyamizda devletsiz halklar çok az olmakla birlikte, kaderleri hep aynidir: Ezilmek, sömürülmek, asimile edilmek.

Kürtlerin halen modern anlamda bir ulus devlet olamayislarinin basta siyasi olmak üzere, sosyo-ekonomik nedenleri bulunmaktadir…

Herseyden önce, devletlesmeye giden yol bir ittifaklar ve firsatlar yoludur.

Ne gerekli iç itifaklar kurulabilmis, tarihsel firsatlar yeterince okunabilmis, ne de yeterince gelisebilmis ekonomik güçler bir devletin olusmasina hazir olabilmislerdir. Tabi buna Kürtlerin “iyi niyetli”, saf yapisi ve pragmatik siyasetten yoksun oluslari da eklenmelidir.

Kürtler tarihlerinde ulusal anlamda hernekadar devletlesme girisiminde bulunduysalar da, bir türlü ortak paydalar bulamadilar, güçlerini birlestiremediler. Maalesef bas aktör olarak görünen Kürdi unsurlar, ittifaklarin olusmamasi için gayet çaba sarf ediyor, bunda epeyce basarili olabiliyorlar.

Oysa bize devlet ekmek ve su gibi gereklidir!

Niye derseniz:

· Devlet ile içe ve disa karsi bir birlik gösterilir,

· Devlet ile toplumsal ve siyasal hayat koordine edilir,

· Devlet ile kendini yönetebilir, sömürgecilikten kurtulur, kaderini tayin edersin,

· Devlet ile ekonomiyi koordine eder, hukuk düzenini kurarsin,

· Devlet ile bilim ve sanat kurumlarini olusturur, bunlara kendi kimliginin mühürünü basarsin,

· Devlet ile baska devletlerle direk temasa girer, diplomasinin bir parçasi olursun,

· Devlet ile kendi çocuklarina ana dillerinde egitim verirsin,

· Devlet ile tüm kurumlarda Kürtçe konusulmasini saglarsin,

· Devlet ile tüm medya ve televizyon, radyo kurumlarinda sömürgeci devletlerin sansürü olmadan çalisir, gelisirsin,

· Devlet ile Kürtçe yayin hayatini zenginlestirirsin,

· Devlet ile spor dallarinda kendi insanlarini tesvik eder, disarda devletini temsil ettirirsin,

· Devlet ile müzik, folklor, tiyatro, resim gibi dallarda gelisebilir, bunlari disarda tanitir, dünya halk ve uluslar toplulugunda kendine yer edenirsin,

· Devlet ile Kürt ve Kürdistani filmler yapar, tesvik eder, bunlari halkina ve dünyaya tanitirsin,

· Devlet ile bilim insanlari yetistirir, ulusal kimlikleriyle dünyaya açilmalarini saglarsin,

· Devlet ile Kürt çocuklarina burs saglayarak, onlarin Kürdistan ve yurtdisinda kendilerini gelistirmelerine önayak olursun,

· Devlet ile Kürt bayraginin salt kendi ülkende degil, yurt disinda da tanitilmasini ve sallanmasini saglarsin,

· Devlet ile Birlesmis Milletlere üye olursun,

· Devlet ile bir ordu olusturur, disa karsi saldirilardan korunursun,

· Devlet ile dis ülkeleri resmi olarak ziyaret eder, onurluca ve resmi olarak karsilanirsin,

· Devlet ile “Made in Kurdistan” mallarinin dünyada satilabilmesini saglarsin,

· Devlet ile Kürdistan Petrolünü dünyaya satarken, gelirini Kürdistan’in gelisimi için harcarsin,

· Devlet ile herseyden önce Kürt insaninin özgüveninin gelismesini saglarsin. Pisirik, Kürt oldugundan utanan ve kimligini saklayan fertlerden arinir, baska halk ve uluslarla esit degerde oldugu bilincini verirsin.

Kisacasi Kürtlere sümürüsüz, acisiz, bagimsiz ve onurlu bir yasam için devlet lazim.

Devlet biçimi federatif de olabilir. Bu, yukarda siraladigim olgulari yadsimaz.

Ancak bizim sorunumuz, Kürt insanlarinin bir garip, garip oldugu kadar da karanlik bir geçmis ve stutükoya sahip olan bir “Serok” un pesinde gidisleridir. 30 yildir oyalandirildiktan sonra, Kürtler bugün “elhamdüllillah Türk ve Müslümaniz” çizgisine getirilmek istenmektedir. Serok’un senaryosunda Kürt devleti olmadigi gibi, Kürtlerin temel haklari da yoktur. Kürtler Serok ve destekçileri eliyle halen eritilmek istenmekteler.

Kürtlerin enerjisi ve sabri “Serok” ve onun legal ve illegal plandaki bir türlü temsilcileri tarafindan bilinçli bir sekilde heder ediliyor, taki insanlarimizin takatlari kalmayana kadar…

Avzem Çinar

Back to top button