Makale

Iyi Haller

12 Eylül davasi nihayet sonuçlandi. Evren ve Sahinkaya ölüm cezasi kaldirildigi için önce agirlastirilmis müebbet daha sonra da ‚iyi hallerinden’ ötürü ömür boyu hapis cezasina çarptirdi. Ve bu vesileyle mahkeme karari sayesinde anladik ki darbecilerin ‚iyi halleri’sadece güçten düsüp ölümü bekledikleri halleriymis.

Elbette bu mahkumiyet onlarin hayat sartlarinda önemli bir degisiklige yol açmayacak. Cezalarini yataklarinda ‚ömür boyu’ sürdürecekler. Ama bu kararla birlikte, hayata bir ordu komutani olarak degil, ülkesine, meslegine, ordusuna ihanet etmis ve bu yüzden rütbeleri sökülmüs biri olarak veda edecekler.

Adlari verilen caddeler, bulvarlar, meydanlarin isimleri bir bir degistirilecek. Ama haksizik etmeyelim. Adlarina yakisan yerler de var bu ülkede. Çikmaz sokaklar, sonu uçurumla kesisen teklikeli caddeler, karanlik dehlizlere giden dar yollar ve küçük, bakimsiz kasabalarin kenar semtlerinde yol boyunca, içerisinden pis sularin aktip gittigi dereler…

Hiç degilse Diyarbakir 5 Nolu’da agir iskencelerden geçtikten sonra yara-bere içerisinde bogazina kadar günlerce lagim çukurlarinda bekletilenlerin yasadiklarina saygi adina verilebilir bu isimler.

Ama Evren’e ‚fahri doktorluk’ ‚fahri rektörlük’ vermek için siraya giren o koca üniversitelerin, rütbeleri sökülmüs bir müebbet mahkumundan verdikleri ünvani ve cübbeyi geri almasini asla istemem! Aksine bu ünvanin ve nisanin belgelerinin üniversitenin girisinde sergilenmesini isterim. Bizzat kendi ordusu tarafindan isgal edilmis bir ülkenin bilim insanlari ve kurumlarinin düstükleri durumu göstermesi için.

Ama çok daha vahim olan bu ülkenin yasama, yürütme ve yargisinin, aradan geçen 34 yila ragmen yetkilerini, rütbeleri sökülmüs müebbet mahkumlarinin yaptiklari Anayasadan aliyor olmalari… Yasama, ya bir an önce bu Anayasayi degistirmeli ya da o Anayasayi yapanlarin heykelini Meclisin ve Anayasa Mahkemesi’nin önüne dikmelidir!

Hani hala da devam eden bir kampanya var ya, Diyarbakir Cezaevi’nin müze yapilmasi için… Bence Cezaevi olarak kalmali; en azindan bir bölümü… Hem de bütün ‚orjinalitesi’ ile birlikte. Darbe kiskirticilarini, saksakçilari ve bu amaçla islenen suçlarin faillerini bir süreligine de olsa ‚agirlamali’. Uygulamali demokrasi ve fasizm dersleri için bulunmaz bir mekan…

12 Eylül hakkinda söylenmedik, yazilmadik bir sey kaldi mi bilmiyorum. Ama sunu çok iyi biliyorum ki onlar sicak yataklarinda ölseler bile bu mahkumiyet peslerini birakmayacak. Mezarlari belki de bilinmeyen ya da herkesin giremedigi yerde olacak. Belki de bu yüzdendir ölüme bu kadar direniyor olmalari…

Zira onlar da çok iyi biliyorlar, mukadder olduklari isgal günlerinde, yasattiklarinin acisini tam 34 yil içlerinde biriktirip mezarlarina kusacak o kadar çok insan var ki…

Agiz aliskanligindan Evren Pasa diyecegim ama artik pasalik da yok! Er Evren’e baska kötü haberlerimiz de var. Müserref Akay’i artik kimse ekrana çikarmiyor. Türkiyem sarkisini da neredeyse unuttuk. Ama sabik pasamiz baska sarkilar dinleyebilir. Hüzzam makamindan örnegin. Günün anlam ve önemine de uygun:

Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgar
Bütün kuslar vefasiz mevsim artik sonbahar…

Ziya Laçin

Back to top button