Ortadogu dügümleri

Basladigi zaman birçogumuz sevinmis, bazilarimiz da adini ‘Arap Bahari’ koymustu. Tarih bir kere daha bize ‘Acele etmeyin,’ demis oldu. Toplumun zamani tek tek insan bireylerinin zamanina benzemiyor. Her sey çok daha fazla vakit aliyor toplum çerçevesinde. O dalga geldi, ama çekildi. Simdi bu kaotik durumla karsi karsiyayiz. Dalganin tepkisi. Ortadogu’nun alti üstüne geldi.
Alti alta, üstü üstteyken de ‘mutlu’ ya da ‘sakin’ ya da ‘güvenilir’ bir yer degildi. Onun için bazi taslarin yerinden oynamis olmasi belki uzun vadede daha iyi. Çünkü hiç degilse bir degisime yol açiyor. Ayrica, birtakim sikintilar çekilmeden insanlar feraha varamiyor.
Bu yeni karisik ortamda Türkiye ne yapacak?
Simdiye kadar olanlar herhalde simdiden sonra olacaklar hakkinda fikir verir. Böyleyse eger, çekecegimiz var demektir, çünkü simdiye kadarki performansin basarili oldugunu söylemek mümkün degil.
Böyle derken, hükümetin Esad’a karsi tavir almis olmasini ya da Misir’daki darbeyi alkislayarak bagrina basmamasini elestirmek istemiyorum. Darbe desteklenemez; Esad da desteklenemez. Ama devletler arasi siyasette alinacak tavirlarin dereceleri, dozlari önemlidir. O zamanin Basbakani diplomatlari ‘monser’ diyerek asagilamaktan özel bir zevk duyuyordu. Ama Erdogan’in pek haberdar olmadigi diplomatik dili, ‘tact’ denen seyi onlar çok daha iyi bilirler.
‘Darbeye karsi çikmak’ta bence bir sakinca yok, ama Mursi’ye sahip çikmak biçimi baska bir keyfiyet. Mursi iktidar oldugunu düsündügü o kisa süre içinde olmayacak isler yapti. Evet, ‘bundan ötürü darbeyi hak etti’ denilemez; ama yanlisini da görmek ve –ilân emek gerekli degil– bir yere kaydetmek gerek. Ama Tayyip Erdogan Mursi’nin bir yaptigindan on tane yapmayan istekli oldugu için ve ayrica Müslüman Kardesler olgusuna diplomatik degil, ideolojik baktigi için, böyle bir mesafe alamadi. Suriye için de benzer bir durum var: Esad gözü kara bir diktatör, ama bizim destekledigimiz ‘muhalefet’ ne?
Suriye’deki durum Esad’i götürmeyip ISID’i de getirdigi için çok daha vahim sonuçlar dogurdu. Nereye varacagi da belirsiz. Türkiye’nin, hükümetin, iktidarin ISID karsisinda ne gibi tavir aldigi da bir ayri muamma.
Burada önemli gördügüm bir sey de bizim aldigimiz tavirlarin Amerika ve Avrupa ile ne kadar uyumlu oldugu sorunu. Pek bir uyum olmadigi ve iktidarin da bir uyum saglama derdi bulunmadigi izlenimini ediniyorum. Sözkonusu ülkelerin de ayni izlenimi edindikleri kanisindayim. Sonuçta Bati da ne yapacagini bilemez bir durumda. George Bush’un Irak seferinden sonra Obama’nin ileri derecede baglanmaktan ödü koptugu da belli. Ama bunlar Türkiye’nin Bati’dan kopuk –kendi kafasina göre– birtakim siyasî serüvenlere girmesini hakli gösterecek gerekçeler degil.
Çok kisi (ve gönüllerinde çok farkli seyler yatan çok kisi) sürmekte olan bu kargasanin sonuçlarinin Kürt halkini herkesten fazla etkileyecegini tahmin ediyor. Gene ayni kisiler, bu degisimin Kürtler açisindan olumlu olacagi görüsünde. Ben de böyle düsünenler arasindayim.
Ortadogu’da olacaklar ve olabilecekler çerçevesinde AKP’nin plani, öngörüsü nedir? ‘Nedir’ diye sormadan önce ‘Var midir’ diye sormak daha dogru. Yani, ‘Sünnicilik’ ya da ‘Osmanlicilik’ gibi, varolan ideolojik yapilanmanin ürünü hevesler disinda, ‘politika’ denebilecek bir politika var mi? Oldugunu sanmiyorum.
Simdiye kadar gözlemlediklerimiz, böyle bir birikim oldugu izlenimini vermiyor.
———————————————-
Taraf-23 Eylül
Murat Belge