ISID ve Kürtler
Kürtler, Yüzyili askin bir süredir, sömürgeci devletler tarafindan, dört parçaya bölünmüs topraklari üzerinde, ulusal demokratik özgürlüklerinden yoksun bir halde yasamaktadirlar. Bu süreç boyunca, verdikleri mücadele ise onlari aydinliga çikarmaya yetmedi. Bunun çok yönlü, farkli nedenleri oldugu bir gerçek. Bu ön tespitten sonra, Bugün gelinen noktada, parçalardan biri, güney Kürdistan, iki binli yillarin basinda, ABD nin de Irak’i isgal etmesinden sonra, Saddam rejiminin yikilmasiyla önemli bir kazanim elde etti. Federal bir yönetime kavustu. Ekonomik avantajlar elde etti. Diger parçalardaki mücadelelerde kendi mecrasinda, yavas da olsa sürdü. Kürtlerin, ulusal demokratik haklarina kavusma mücadelesi, yani özgürlük, esitlik ve demokrasi mücadelesi; akil almaz engellerle doludur. Özgürlügün, aydinliga kavusmanin elbette bir bedeli var. Kürtler için bu bedel oldukça fazladir. Bedeli agirlastiran zorluklari sayarsak, bulunduklari cografya, yan yana yasadiklari halklarin gelismislik düzeyleri, yani her konuda bir geri kalmislik, bölgenin petrol ve hidrolik kaynaklar bakimindan zenginligi, din, mezhep, etnik farkliliklarin yüzyillardir süren çatismasi. Bölgenin, Emperyalizmin, sömürü ve baski alani olmasi baslicalari olarak sayabilirim. Tüm bu olumsuzluklara ragmen, asimilasyona karsi, red ve inkara karsi, sömürü ve baskiya karsi, aydinligin, esitligin, özgürlügün, barisin bedeli soykirim, katliam, idam, sürgün ve siddete maruz kalmak olsa da; Kürtlerin mücadelesini ve hedeflerini bu ana eksenden ayirmaya kimsenin gücü yetmedi. Bundan sonra da yetmeyecektir. Zikzaklar, ana arterden ayrilma girisimleri de olabilir. Ama bu gerçegi degistirmez. Dost düsman bunu böyle bilmeli.
Birinci paylasim savasindan bu yana emperyalizmin bölgeyi sekillendirme çabalari, kurdugu devletler araciliyla sürdü. Sözde güvenlik, baski ve sömürü, kukla devletlerin yönetimleri tarafindan kontrol altina alinmaya çalisildi. Darbeler, fasist diktatörlükler, gerici yönetimler, krizleri önlemeye yetmedi, son yüz yilin basinda ABD ve AB ülkelerinin öncülügünde, bölgeyi yeniden dizayn etme projesi uygulamaya sokuldu. Bunun asil amaci, üç kitada ekonomik sömürünün önündeki engelleri yok etmek olarak özetlenebilir. Enerji kaynaklarina ulasmak, enerji yollarini kontrol etmek için, öncelikle Ön Asya, Orta Dogu’nun, Kuzey Afrika’nin onlara göre düzene konulmasi, zararsiz hale getirilmesi gerekiyordu. Öncelikle, son 10 yildir olup bitenleri hep birlikte gördük, Libya, Misir, Irak, Suriye, Yemen, Afganistan, Pakistan’da olanlarin canli sahitleriyiz. Isgal, kaos yaratmak, çatismalar, operasyonlar yetmedi.
Emperyalizmin, Halklari birbirine düsürmek, etnisite, din ve mezhep farkliliklarini kullanarak onlari birbirine kirdirmasi yetmedi, bir de terörist örgütler kurarak veya devsirerek yeni canavarlar yaratip, eline son model silahlar verip, kan dökmeye basladilar. El kaide, El Nursa, Isid bunlarin basinda geliyor. Bu planlar, bosa çikacak süphesiz. Bu planlarin bir parçasi olanlar, bilmeli ki, bu silah geri teper, sahibine de döner. Kürtler, kirk milyon genç nufusuyla, dogal zenginlikleriyle, kültürü, dili ve edebiyatiyla, tarihi ve mücadeleci gelenekleriyle, kazanimlarini her türlü kusatmaya karsi koruyacaklardir. ISID kimin kuklasi olursa olsun, saldirilari karsiligini, daha sert bir biçimde bulacaktir. 22 mayis 2014 tarihinde Türkiye araciligiyla Kürt petrolünün, uluslararasi piyasalara tasinmasi, Güney Kürdistan’in bagimsizlik için referandum karari almasi, bunu içine sindiremeyenlerin, haziran 2014 basinda yani daha 20 gün geçmeden Musul’a saldirmasi tesadüf olmasa gerek. Ardindan Sengal ve Kobani’ye saldirmalari isin açikça amacini ortaya koydu. Bunun dogru okunmasi konusunda ihmal göstermenin bedeli oldukça agirdir. ISID, ciddiye alinmali, saldiri nedenleri iyi okunmalidir.
Güney ve Bati Kürdistan’da, durum bu derece hassasken, kuzeyde Türkiye, çözüm sürecini dogru sürdürülebilecek mi? Türkiye bölgede yeni olusacak büyük fotografi görüp dogru okuyabilecek mi? Gelecekte var olmanin adimlarini atabilecek mi? Bu sorular, umarim dogru cevaplari bulur. Oyuncu olmak, siyasette kolay is degildir. Yanlis eksik dis politikada israr etmek, Esat’in erken gidecegini var saymak, ö.s.o, el nusra, isid gibi örgütlerle yakin iliskiye girmek, ihvan, hamas gibi örgütlere arka çikmak, Suriye Kürtlerinin özerk bir yapiya kavusmasina bile riza göstermemek bastan beri yeni Türkiye’nin eski hatalarinda israr edecegini göstermektedir. Umut ederim ki piyon olmadigini ortaya koyar. Hem çözüm sürecini dogru bir platform da sürdürür. Güney Kürdistan ile iliskilerini daha ileri bir asamaya çikarir. Güneyde, basta Kürtler olmak üzere, Suriye halklarinin yaninda yerini alir.
Sengal ve Kobani baskinlari, bu politikalardan bagimsiz degildir. Kürt sorunun çözümü, bu zorluklardan, örgütlü birlik ve mücadelelerden dogacaktir. Halklarin barisa ve özgürlüge her zamankinden daha fazla ihtiyaci var. Buna itiraz etmek lüksü yok. Edenler olsa bile bunun bedelini ödemek zorundalar. Daha ne kadar kan ve göz yasini konusacagiz. Çevremizi, insanimizi, emegi umudu, ön planda tutan bir sistemde neden yasamayalim. bölgemiz, halklarin baris, özgürlük ve demokrasi adasi neden olmasin. Bunun disinda denenmeyen yol ve yöntem kaldi mi? 25.09.2014
Hasan Tuzcu