Kabul edin, çok yanlis yaptiniz!
Dünkü yazinin bir yerine ‘Baris umudu tasiyan bir toprakta, ruhumuza islemis savasin canavarca fiskirdigi günler’ yazmisim.
Yine yazarim.
Her yazinin içine.
Çünkü bir, bu topraklarin o tohuma, onun sulanmasina açligi var
Iki, bu topraklarin ve bir ötekinin kiymetini bilmeyenlerin ruhunun daarinmasina!
***
Ama bunlar insani seyler iste!
Devlet kadar somut degil.
Nefret kadar somut degil.
Siddet kadar somut degil.
‘Iç savas provasi’nda 15’inde sahneden yere düsen Süleyman, 16’sinda hayatini vahsetimizin altina seren Sevgi kadar somut degil.
‘Süleyman Sah Türbesi’ni kararlilikla koruma iradesi beyan eden devletin 15’inde Süleymanlar’i koruyamamasi
Içimizdeki nefretin Sevgi’yi bogmasi kadar somut degil!
***
2014’te bir Maras, bir Çorum, Bir Sivas, bir Basbaglar yeniden yeniden Diyarbakir’dan Antep’e hayatin yakasina yapismissa, iktidar artik ‘her seyi bilirmis’ yapmaktan vazgeçecek.
Sunu akilla, vicdanla, muhakemeyle kabul etmek gerek:
Yanlis yaptiniz!
Komsu bir ülkedeki etnik, dini, mezhepsel ayrimlar üzerine ‘yatirim’ yaparken, kendi ülkenizde benzer dokulara sahip insanlari daha da ayristiracaginiz, ‘baris’ dediginiz bir karisin avuç içini kanlar içinde birakacaginiz belliydi.
Suriye’yi bölelim derken, bir kez daha kendi ülkenizin ruhu bölündü.
***
Cumhurbaskani, Basbakan, iktidarin biraz akliselim mensuplari, onlara akil ve el verenler ‘yanlis’i görüp kabul etmedikçe ‘dogru’nun ne olabilecegine dair de en ufak umut vermiyorlar!
Öyle bir tarih akti ki su son iki yilda; sanki ‘baris umudu’ da yani basindaki ‘savas’ için sermaye yapilmis.
Burada çok sik yazdigim bir sey; ‘baris’ için ‘baris lisani’ gerekirdi.
O lisanla kurulacak bir baris hukuku.
Oysa Gezi, 17 Aralik derken, iktidar, hem de hep güçlü kaldigi halde, özellikle lideri vasitasiyla ‘siddet üslubu’ benimsedi.
Baskalarini ‘baris sürecine sabotaj’ ile suçlarken bile, iktidarin lisani herkese bomba atiyordu.
Vurulmus ölü çocuklari dahi suçlayip annelerini meydanlarda kitlelerin önüne atarak ve yuh linçine teslim ederek!
***
Yanlislari kabul etmeden, esasen baska bir ‘karakter’ olan Davutoglu da, bölgede atese benzin döken, yurt içinde bir anda kirk can alan, nefret duvarlarini tahkim edip siddet alevlerini körükleyen bir ‘tarih’in sorumlulugunu hep tasiyacak omzunda.
‘Esed’in katliamlarina tavir alip sinir ötesinde bir katliama tavirsiz kalmanin’
Özellikle de, içeride ‘Isid izdüsümü’ siddet milislerinin patlamasinin vebalini de.
Bir siyasi sorumluluk da elbet HDP’nin üzerinde.
Kitleleri siyasete, siyasi mücadeleye çagirmak; çocuklari hayatta tutmak, hayati sag kilmak, kör yagma ve siddetin önüne geçecek bir siyasi önderlik etmek gibi.
Çünkü demokratik hak ve özgürlüklerin tek gidasi artik baris umududur!
***
Tekrar tekrar Basbakan’a seslenmek lazim:
Yanlislarinizi kabul ediniz.
Kibri, sözde yanilmazligi, her seyi bilmisligi birakiniz.
Çünkü hiçbir sey olmasa, akilda kalmasa, Süleymanlar, Sevgiler tarafinizca unutulsa dahi
Bingöl’de iki polisin pusuya düsürüldügü bir günde bile, Istanbul’da polis okulu bina ve arazisinin AVM ranti için pisirilmesiyle hatirlanirsiniz!
Bunu kendi tabaniniz bile hatirlar.
Tarih çarpmasi denir buna!
——————————————–
HaberTürk-11 Ekim
Umur Talu