Makale

AKP’nin yükselisi ve çöküsü

AKP’nin, etrafi tehlikelerle, tehditlerle, darbeci generallerle, darbe planlariyla, onu kapatmak isteyen tarafli bir yargiyla kusatilmisken neden ve nasil güçlendigini… Etrafinda hiç bir tehdit kalmadiginda, bütün devlet mekanizmasini ele geçirdiginde ise neden ve nasil ‘hayali düsmanlar’ uydurmak zorunda kalarak çöküse geçtigini anlamadan Türkiye’yi anlamak mümkün olamaz.

Bugün, ‘onlar zaten hiç bir zaman demokrasiyle uyusamayacak hoyrat Müslümanlardi, biz onlarin Türkiye’yi felakete götürecegini bastan söylemistik’ diyerek ‘siyasi analiz’ yapan Kemalistlerin ve onlarin nispi etkisindeki CHP’nin bir türlü siyasette ciddi bir ümide dönüsememesinin altinda sanirim bu ‘kolayci’ analiz yatiyor.

AKP’nin yükselisini ve çöküsünü iyi analiz edemeyen hiç bir siyasi partinin Türkiye’nin geleceginde kalici bir yeri olamaz çünkü bu gelismeyi anlamadan Türkiye’nin gerçek sorunlarini görmek mümkün degil.

xxxxxxxxxxxxxxx

AKP, Türkiye’nin ihtiyaci olan bir parti olarak siyaset sahnesinde belirdi… Sadece dindarlarin ihtiyaci olan bir parti olarak degil.

Kemalist ideoloji, devleti ve siyaseti ele geçirmisti ama iki hayati hamleyi yapamiyordu.

Büyük degisimlerden geçen toplumun ihtiyaçlarina cevap veremiyor, bu nedenle de toplum içinde örgütlenemiyordu ve milli geliri üç bin dolardan öteye tasiyacak ekonomik bir atilim gelistiremiyordu.

Siyasette ve ekonomide duvara dayanmisti, gidecegi yer kalmamisti ve toplumun önünü tikiyordu.

xxxxxxxxxxxxxxx

AKP, sadece ‘dindar’ kimligiyle degil ‘is bilen müteahhit’ anlayisiyla da Türkiye’nin dertlerine çare olabilecek bir parti olarak siyasette yerini aldi.

Bir yandan toplumun ‘hukuk reformlari’, ‘inanç ve ifade özgürlügü’, ezilenlerin toplum ve devlet içinde varliklarini gösterme haklari gibi ihtiyaçlarini karsilayan atilimlari yaparak toplum içinde örgütlendi… Bunun için AB kriterlerini benimsedi.

Bir yandan da Kemal Dervis’in reçetelerini uygulayarak ekonomide ciddi bir disiplin sagladi.

Küresel parasal bolluk da bu dönemde elini rahatlatti.

Bunlara ilave olarak da ülkenin topragini ve betonunu büyük müteahhitlik faaliyetleriyle gelire ve zenginlige çevirdi… Yollar, hastaneler, havaalanlari, metrolar, binalar yapti.
Siyasette askeri vesayet gerileterek topluma genis bir alan açildi, ekonomide ise topluma yayilan bir zenginlik saglandi.

Toplumun ve devletin ihtiyaç duydugu dönüsümü AKP sagladi.

Tarihi misyonu da buydu.

AKP’nin yükselmesinin ana nedeni, siyasette ve ekonomide toplumun o günkü ihtiyaçlarina cevap verecek bir yapida olmasiydi… Toplum aleyhine olan ‘devlet-toplum dengesini’ düzeltirken ülkeyi de zenginlestiriyordu.

xxxxxxxxxxxxxxx

Tarihin garip bir cilvesi olarak AKP’nin ulastigi zirveyi ve çökmeye basladigi noktayi ayni tarihte, 2011 seçimlerinde görüyoruz.

2011, Türkiye’nin 2002’de ihtiyaç duydugu ekonomik degisimlerin sona erdigi yil oldu…

Milli gelir 10 bin dolari biraz geçti ve daha ileriye gidemez hale geldi… Ekonominin patinaj yapmaya basladigini gördük.

Topraktan ve betondan ‘gelir’ yaratma imkânlarinin sonuna gelmisti Türkiye.

AKP, gerçeklestirdigi basarinin ‘ödülünü’ 2011’de aldi ama sanirim toplumdan o ölçüde alacagi son ödül de o oldu.

xxxxxxxxxxxxxxx

2002 ile 2011 arasinda zenginligi ‘toprak ve beton’ üzerinden artirirken birkaç büyük hata yapti AKP.

Türkiye’yi degistirip yenilerken kendisini yenileyip gelistiremedi.

Toprak ve betondan para kazanmanin bir siniri oldugunu düsünemedi.

Zenginlesmenin kendisine sagladigi siyasi gücü, Türkiye’nin üretim yapisini bir sonraki asamaya uygun biçimde degistirmek için kullanamadi.

Hukuki ve siyasi gelismeleri, ekonomiyle paralel götüremedi.

Bir noktada, müteahhitlikle saglanan zenginligin kendilerine ömür boyu bir siyasi gelir saglayacagina inandilar.

xxxxxxxxxxxxxxx

Üç bin dolarlik milli gelirden 10 bin dolarlik milli gelire, örgütlü ve iyi planlanmis müteahhitlik faaliyetleriyle çikabilirsiniz, AKP bunun gerçeklesebilecegini kanitladi zaten.

Ama ‘müteahhitlik’ sizi 10 bin dolarin üstüne tasiyamaz.

Toplumun nüfusu ve talepleri artarken, siz bu büyüme modeliyle o talepleri karsilayacak yeni zenginlikler yaratamazsiniz.

Bunun için yeni bir atilima, yeni teknolojik gelismeleri ülkeye getirmenize, müteahhitligin yerine ‘yaraticiligi’ koymaniza ihtiyaç var. Yaraticiligi besleyemeyen, yaratici kadrolar yetistiremeyen, bu yaraticiligin hayata katacagi yeniliklerle üretim tarzini degistiremeyen bir toplum 10 bin dolarin ötesine geçemez.

AKP’liler rakamlari iyi okuyor, onlar da muhtemelen bu gerçegi gördüler.

Ama gerekeni yapacak zihinsel hazirliklari, kadrolari, birikimleri yoktu.

Panik basladi.

xxxxxxxxxxxxxxx

Bu panigin, AKP’yi büyük çöküse götüren iki büyük yansimasini gördük.

Toplumu daha fazla zenginlestiremeyen, bu nedenle iktidari kaybedeceklerinden korkanlar, toplum yerine kendilerini zenginlestirme ve kendi kisisel geleceklerini güvence altina alma yoluna gittiler…

Iktidarin ellerinden gitmesinden ve bu hirsizliklarinin ortaya çikmasindan korktuklari için de hukuku kenara ittiler, yargi bagimsizligini yok ettiler ve bir baski rejimi kurdular.

xxxxxxxxxxxxxxx

Bugün Türkiye, yeni bir dönüm noktasinda, zenginlesmek için yaraticiliga, yaraticiligi besleyebilmek için de özgürlüge muhtaç.

AKP, bu iki ihtiyaci da karsilayabilecek durumda degil, gerçegi görse bile zihinsel birikimi ve kadrolari buna el vermiyor.

Dogal bir sekilde yönetimden tasfiye edilecegi, muhalefete geçecegi bir evreye ulasti.

Demokratik ülkelerde AKP türü bir parti iktidardan düser, muhalefete geçer, orada kendini yeniler ve yeniden iktidar olmak için mücadele eder.

Ama bu AKP için mümkün degil.

AKP, bugünkü kadrolariyla muhalefete geçemez, kendini muhalefette tazelemeyi göze alamaz.

Çünkü gayrimesru yöntemlerden güçlendirmeye çalistigi iktidarini biraktigi anda muhalefete degil dogrudan yargiya gitmek, sanik sandalyesine oturmak zorunda kalacak.

xxxxxxxxxxxxxxx

Bu da AKP’yi herkes için çok ürkütücü olan bir çikmazda birakiyor.

Ülkeyi zenginlestiremiyor, toplumun taleplerini karsilayamiyor, bir anlamda apandisit gibi islevsiz bir organa dönüsüyor ama iktidari birakamiyor.

Bugün AKP iktidarinin sasirtici biçimde ‘askeri vesayet’ döneminin muktedirlerine benzemesinin ana nedeni, askeri vesayetin son dönemindeki çikmazinin aynisini kendisinin yasamasi.

Iktidardan gitmesi gerekiyor, bunu görüyor ve gitmemek için baskiyi, algi operasyonlarini, yasaklari artiriyor, toplumu kutuplastirarak düsmanligi artiriyor.

xxxxxxxxxxxxxxx

Eger, AKP’yi ‘bunlar zaten hep böyleydi’ diyerek sadece ‘dindarlik ya da yobazlik’ üzerinden analiz ederseniz, sonuçta ‘dindar ya da yobaz’ olmamanin her sorunu çözecegi gibi budalaca bir fikre saplanmak zorunda kalirsiniz.

Bütün siyasetinizi ‘biz dindar degiliz, biz yobaz degiliz’ üstüne kurarsiniz.

Toplumun taleplerini, bu taleplerin nasil karsilanacagini, yeni zenginligin nasil yaratilacagini hiç düsünmez, topluma bu konuda tek kelime etmez ve tükenmis bir iktidar karsisinda bile iktidar olma sansini ele geçiremezsiniz.

Sanirim Kemalistlerin etkisindeki CHP’nin bir türlü yeterince hayatiyet kazanamamasi, AKP’nin yükselis ve çöküs nedenlerini iyi analiz edememesinden kaynaklaniyor.

xxxxxxxxxxxxxxx

AKP’nin tarihi misyonunu tamamladigi, daha öteye geçecek takatinin kalmadigi bu dönemde mevcut muhalefet partileri de gereken canliligi gösteremez, yeni asamaya geçecek siyaseti olusturamazlarsa…

Iki ihtimal çikar karsimiza:

Ya yeni bir olusum ortaya çikar, ya toplum çok büyük bir kirilma yasar.

Yeni bir olusum ihtiyacinin kuvvetle hissedildigi, yeni parti hazirliklarinin pitrak gibi çogalmasindan belli.

Toplum o kokuyu aliyor ama ‘yeni” olarak karsimiza çikan olusumlar henüz ‘yeni’ seyler söyleyemiyor, Türkiye’nin ihtiyaçlarini okuyamiyorlar.

xxxxxxxxxxxxxxx

Bu tikanma noktasindan siyasetle çikamazsak, ülke her türlü olumsuzluga açik hale gelir.

Darbe, iç savas, hatta savas ihtimalleri kuvvet kazanir.

Hiçbir toplum Türkiye’nin bugün sikistigi noktada uzun süre kalamaz, buradan geçilecek.

Hepimiz için cevabini henüz bulamadigimiz hayati soru su:
Türkiye, yeni bir yola girecek yetenege ve reflekse sahip mi yoksa ihtiyaç duydugu yenilige cevap verecek bir gücü içinden çikaramadigi için tehlikeli bir bunalima mi girecek?

xxxxxxxxxxxxxxx

Böyle sikisikliklari siyasetle asan toplumlar da gördük, bu sikisikliklari asamadigi için çesitli yollarla biçim degistiren, parçalanan ülkeler de gördük.

Türkiye’nin hangi tür ülke oldugunun ilk isaretini herhalde 2015 seçimlerinde görecegiz.

2015 seçimlerinin AKP’nin bir kitle partisi olarak girecegi son seçim olma ihtimali yüksek. Ondan ötesini ise bize hayat gösterecek.

Bu yazi gazete360.com’da yayimlanmistir

Mehmet Altan

Back to top button