Makale

Siyaset ve esnaf zihniyeti

Türk Siyasal Hayati adli doktora dersi sirasinda ögrencilerime Türk siyasetinin bir tanimini yapmalarini istedim. Dersin sonunda siyasetten çok hâkim siyasetçi profili ortaya çikti. Tabii bu liste bir soyutlama; ekleme ve çikarma yapmak mümkün…

Genel kani su: Hâkim Türk siyasetçisi, daha çok bir esnaf gibi düsünüyor. Eh en genis ekonomik kesim esnaf (kendi isyerine sahip bagimsiz küçük-orta üretici ve sermayedar) olduguna göre siyasal kadrolari büyük ölçüde besleyen de bu sosyal kategori. Cumhurbaskani Sn. Erdogan’in “Türkiye bir anonim sirket gibi yönetilmeli” önermesi ögrencilerin tespitini dogrular nitelikte.

Esnaf gibi düsünen yeni Türkiye’nin siyasetçisi su özellikleriyle öne çikiyor:

1) Anlik düsünür.

2) Kisa süreli plan yapar.

3) Firsatçidir; ilkelere pek önem vermez.

4) Hesabinda/degerlendirmesinde baskasi yoktur.

5) Her seyi sahsilestirir ve itirazlari kisiligine saldiri olarak algilar.

6) Inandirici olmak için kutsal degerleri kullanir ama sahsi çikari ön planda gelir.

Kurtulusu dava olarak görüyorlar

7) Güvenli diye tanidik ve akrabalarini çalistirir.

8) Gizli tefecidir. Yaptiklari ve islemleri, kuralli ve açik degildir.

9) Diger esnafla, örgütlü emek ve büyük sermayeye karsi dayanisma içindedir. Onlarin örgütlü varligindan tedirginlik duyar. Eline firsat geçtiginde bu tedirginligi onlara karsi sergiler.

10- Dünyadaki gelismelerden çok isine ve sosyokültürel çevresine dönüktür.

Yurtdisinda is yapanlar kültürel alisveristen çok parasal iliskiye odaklidir. O nedenle disarida büyüyen is adamlarimiz çok az sayidadir.

11- Muhafazakârligi, dindarlik ve yerel topluluk (cemaat) degerlerine dayanir. O nedenle çogulculuk ve demokrasiye kuskuyla bakar ve degisimden ürker.

12- Tarihi bilmez. Birkaç ezber klise üzerinden sanli bir tarih algisina sahiptir. Gerçekle ilintisi olmayan bu tarih, onun geçmisten bugüne saglam fikri köprüler kurmasina izin vermez.

Tabii esnafin bu niteliklerini birebir siyasetçiye yansitmak mümkün degil ama ciddi yansimalar oldugu konusunda ögrenciler (ki hepsi meslek sahibi ve çalisan insanlar) emin görünüyorlar.

Ögrencilerin baska degerlendirmeleri de var: Bugünün pek çok siyasetçisi, geçmisinde magdur edildigine inandiklari kesimlerden geliyor. Bu magduriyetten kurtulusu bir dava olarak görüyorlar.

Vesayet sistemine dönüstü

Iktidar oluncaya kadar benlikleri kolektif bir dava havuzunda eriyordu. Dava ise ideolojik oldugu için yanilma sansi yoktu. Çiktiklari yol onlari kurtulusa, adalete ve kutsal bildiklerine yakin bir yere çikaracakti.

Sonra güç, çikar ve imkân ile karsilasip bunlarin önündeki hukuki, kurumsal ve siyasi engelleri kaldirinca siyaset onlar için tamamen dünyevilesti. Parti, dernek, cemaat çizgisindeki örgütlenme, güç ve servet devsirmenin ekseni oldu. Magduriyetten ürettikleri haklilik ahlaki ölçüleri siliklestirdi.

Belediye seviyesinde sergilenen digerkâmlik ve yardimlasma ulusal düzeyde demokratik paylasimciliga ve katilimciliga dönüsecegine tedarikçilik ve kayirmacilik üzerinden bir vesayet sistemine dönüstü.

Vasinin karar ve uygulamalarindan sual edilemeyecegi için esnafin isyerindeki patronaj sistemi, tüm siyasal sisteme egemen oldu. Itaat karsiliginda menfaat, ahlak ve hukukun üzerini örten kirli bir örtü gibi sistemi sardi. Halisane dindarlik, yeni düzeni mesrulastirmaya yönelik söylemsel dincilige dönüstü, araçsallasti.

Hakk’a hizmet ile kendine hizmet; vatan sevgisi ile bireysel servet hirsi iç içe geçti.
Bu dönüsümü yakindan veya içeriden izleyen ögrencilerimi dinlerken bir ara kendimi Mülkiye’de sandim. Ama bilim böyle bir sey, siyaset gibi otoritenin dümen suyundan gitmiyor!

—————————————–

Bugüün-26 Mart

Dogu Ergil

Back to top button