Seçim arifesinde zihin karartmalara ve öcülesmelere karsi
Neden-sonuç iliskilerinin düsünülmesine izin verilmeden, insanca yasama hakki ve hukukun çöktügü algisi yaratilmis Kürt cografyasinda, seçim arifelerinin en önemli yani, insanin içindeki yaralarin depresip gücünün dirhem dirhem nasil azaltildiginin yansimasidir belki de. Hille ve desiselerin, hiçbir çekinceyle karsilasmadan bedensel ve zihinsel saldirilarini gün isigina çikariyor seçim arifeleri.
Öyle ki öcülesmeler adeta insanin üstüne üstüne geliyor.
Seçim arifeleri nedense öncelikle, çaresizligin dört yani kurt kapanlariyla, faklarla tuzaklanisini, 17 bin masum insan katlini arastirmanin korku bentleriyle kusatilip mazlumlarin nasil maglup edilisini canlandiriyor belleklerde. Sonra toprak talebinde bulunabilir telasiyla marabaliga bile layik görülmeyen milyonlarca yoksul köylünün damlarinin baslarina nasil yikilip kent varoslarina sürülüsünü hatirlatiyor.Yoksulluk ve çaresizligin, ergenekon-feodalizm ortakliginin bekasi adina derin bir düsünle rant zenginligiyle arasindaki uçurumun hergün biraz daha nasil derinlestigini de düsündürüyor hiç kuskusuz. Siyasetin güçlü kanatlari kendi ve türevlerinin selameti için alt edilmis hukukun umut olamayacagi algisi gelistirilmis olmasina ragmen, yine de seçim bu. Ya Türkiye’de militarizmi besleyen Kürt ergenekonuna karsi hukuk olup bu daisi yapilanmanin kafasina inecek cinih olsa? Her seçim arifesinde oldugu gibi umut ile umutsuzluk arasinada gidip gelen Kürt çogunlugu da hakla, hukukla tanistirilip insanca yasamin yapi taslarini dösese Umut, yoksulun ekmegi olmaya devam etsin de otuz yillik yikimdan ondurmaz darbeler yemis, hayata tutunmakta zorlanan insanlarin sefasi sürülürken, unutun tehditleriyle umutlarini yitirmesi istenen vurgun kurbanlarinin, gözyaslarini içlerine akitarak temiz hava vaadiyle kendilerini alkislamalari, desteklemeleri de isteniyor olabilir.
Ne de olsa hersey, Demokratik Cumhuriyet için.(Ne menem seyse.)
Yoksa
Reel objeleri tartismak, sanki ruhani güçlerce yasaklanmis. Genel ahlaka ve masum insanlara karsi islenmis cürümler hukukunun da faili meçhullerle çöküsünü tartismanin, öcülerle dans etmeye dönüstügü ortamda seçim arifeleri, seçmeni iki ara ile bir dere arasinda sikistira dursun, dedik ya seçim bu.Her hafta sayisal lotocu, günü birlik at yarisçi her ortamin alkisçisi çok bilen ara adamlar için kazanç kapisi olabilir mesela.
Talih kusunun kimin kafasina cilklayip kismetini açacagi pesin olarak bilinmezki.
Yoksulluk ile rant zenginligi arasindaki farkin uçurumlara dönüstügü, militarist denklemler ve yerli isbirlikçilerin, caydirici araçlariyla öncelikli hedefinin aydin bakisla biçimlenmis siyasi olusumlarin alanlarini nasil daraltip islevsiz birakilisini, toplumun alt katmanlarinca ayrimina varilmasi hiç de kolay degil. Çünkü bu katmanin gençligi özellikle okumaktan, arastirmaktan öyle alikonuluyor ki kültürel degerleri ögrenmek yerine, güçlü propaganda agi ile tüketim çilginliginin kucagina itiliyor. Bu çilginliga özenip yasayamayan kesim ise ulasilmasi kolay uyusturucu, hirsizlik ve kapkaçla beslenir hale gelecek ve insani, ahlaki nuanslarin yitimine araç olacak elbette. Bu çilginligin adi bireysel özgürlük mü oluyor ekolojik denge mi her neyse de yikimlarin acilarini yasayan aileler kendi içinden parçalanma telasi yasiyor bu kez. Zaman zaman belirttigimiz gibi bugün Diyarbakir’da uyusturucu kullanim yasinin onbire düstügünü istatistikler söylüyor.
Siyasetin bosluk kaldirmayacak kadar önemli oldugu bilinerek, otuz yillik kirimdan da psikolojisi korku piramitlerince kusatilmis ve alt edilmis, adeta körlesme yasatacak kadar kültürel imha dayatilmis olsa bile, Kürt çogunluk faili belli cinayetlerin utancini yasiyor yillardir. Buna ragmen her seçim arifesinde siyasetin güçlü kanatlarinin, insan onurunu toplumsal düzeyde rencide edildigine bakilmadan, mutlaka sorgulanmasi gereken silahli kabileligi partner olarak kabulü magdurlardan, mazlumlarda adeta Stokolm Sendromunu yasamasi beklendigi artik görünüyor ve kaygilar yasaniyor her seçim arifesinde. Önemlisi mazlumlar seçim öncesi öne çikarilan kirlilikleri, öcülesmeleri görüp yasadikça, ayni denklemlerin istencine göre hareket etmeyen IHD veya benzeri hukuki alan bulabilir miyim düsleri kuruyor yokluk burgacinda. Eminim bu süreçte ister iyiniyetle ister kerhen olsun, deklere edilen ‘Hakikatleri Arastirma Komisyonu’, çag ötesi ergenekon-feodalizm ortakligi ve suç bilesenleri oldugu düsünülen çetelesmis kimi korucu alanlari, hukuksuzca edinilmis genis toprak sahipligini, tapu kadastro kayitlarini alt üst edebilir telasiyla iskorpit çarpmisa döndermis. Bu komisyon da kusatilip kiliktan kiliga girebilen ruhaniye dönüsmüs siyasi bileskece islevsiz hale getirilmese bari diyesi geliyor insanin, ancak islevsiz hale gelecek.Ya Kürt ergenekonunun celladi boyutunu ortaya çikarirsa endisesine karsi, ergenekon sorusturmasinin tuzaklarla, paralelcilik hipnozuylu zavallicilik senaryolariyla sonlanmasi gibi.
Ama seçim bu
Hani duyulursa sayet yasananlar, silahlarin Kürtlerin vicdanindan çiktigi, siddetle desteklenip beklentilerin hayli yüksek oldugu sürecin, kirlilikleri örtme araci olmak yerine hakkaniyetli bir islev kazanmasi, kriminal kaygilarin giderilmesiyle mümkün oldugunu bar bar bagiriyor zaten.
Buna ragmen siyasetin güçlü kanatlari bu kaotik nizami kaygilari, tüccar mantikli üç maymuncu propaganda agini kullanarak bu nasil Türkiye’nin demokratiklesmesi veya Demokratik Çumhuriyetçilik oyunudur dedirtircesine, kabile kimlikli siyaset mantiginca aralarinda ülestirip seçmene karsi siddetin sopasi olarak kullanilirken, buna karsin negatif siyasetin kimi alanlarinin sandiktan kaçinmasini anlamak çok zor. Kaldi ki bu oy bereketli orta çag mantigina karsi güçlü propaganda kiskacinda görünme ve anlasilma zorlugu çeken siyaset anlayislarinin, Kürt çogunlukla ne kadar iletisimsiz oldugunu göstermekten baska anlam ifade etmeyecegi bilinmesine ragmen. Sandiktan kaçinmayi, kimi alanlarin baraji asip asmayacak olmasini Kürtlerin degil, gerçek solcularin, liberallerin, dindarlarin ret edip çukurun kenarina ittikleri kemalizmin sirça kösklerde yasayan kart elitleri düsünsün anlayisina siginmak da oy kullanmaktan kaçisa yeterli neden degil. Bu bakis açisi seçmen tarafindan sadece yasanan acilarin, acilari yasatanlar tarafindan nasil firsata devsirildigine paralel bir bakis olarak degerlendirilece ve seçim arifesi ise kaygilar yasatmaya devam edecek.
Tarafsiz bir bakisla önümüzdeki seçim degerlendirilecekse sayet, yeni, farkli ve kararli bir durusla ulusal, demokratik ve dogru politikalar sunan HAK-PAR seçime giriyor.Her oy, kemalist kumpasa karsi muhalefet serhine konacak yapi tasi olacagi gibi, derinlerde yasayan hattatlarin biçimlendirip sahane görüntüsü verilmis aklin ne Kürt, ne de emekçi Türk akli olmadigi, profili düzgün kinali keklik bakislilara aldanilmamasi gerektigi sandikta gösterilmeli.Bu da dogru yolda gidene destek olmayi görev saymakla mümkündür.
Haydi sandik basina.Üstelik ortak bir coskuyla.
ALI KIZILAY Emekli Ögretmen-YAZAR
Ali Kizilay