Makale

Göstergeler sorular

Son kamuoyu yoklamalari AKP oylarinda bir miktar düsüs oldugunu gösteriyor. Bu, AKP’ye önceki seçimde baska partilerden kayan oylarin geri dönmesine baglaniyor. Örnegin AKP’den MHP’ye yüzde 4, HDP’ye yüzde 2,5 puanlik bir kayma saptaniyor. Ilginçtir bu hareketlilikte CHP, AKP’den uzaklasan seçmenin tercihleri arasinda bulunmuyor. Yani iki parti arasinda bir doku uyusmazligi, geçirimsizlik var.

Oy oraninda artis görünen iki partiye yönelisin nedenleri farkli. HDP’yi destekleyecegini söyleyenlerin ana gerekçesi AKP iktidarina karsi olmak. Ancak bu parti yüzde 10 barajini asarsa AKP’nin baskanlik sistemini getirecek çogunluga sahip olamayacagini, hatta diger partilerdeki artisla birlikte iktidarini kaybedecegine inaniliyor.

HDP’nin böylesine stratejik bir konum kazanmasi, ‘bölücü’ bir silahli örgütün siyasi temsilcisi olmaktan muhalefetin kilit tasi haline gelmesi, diger iki muhalefet partisine bakisla ilgili. Bu partilerin ne AKP’yi iktidardan edecek dinamizme ne de Türkiye’yi orta siklet bir ülke olmaktan kurtaracak vizyona sahip olduklari düsünülüyor. Yüceltilen bir geçmisi temsil ettiklerine inaniliyor.

HDP Türkiye partisi olabilecek mi?

Iyi de HDP, Kürt milliyetçilerine ek olarak sadece AKP karsitlarinin bu seçime mahsus olmak üzere verecegi taktik oylarla bir Türkiye partisi olabilecek mi? Soru önemli çünkü Türk(iye) demokrasisini AKP’nin sultasindan kurtarmak, bilinen muhalefet partilerinden degil de simdiye dek terörizmin sözcüsü olarak görülen bir partiden bekleniyor. Bu durum, Türkiye seçmeninin nasil bir açmaz içinde oldugunu gösteriyor.

Dikkatli gözlemciler HDP’nin, tüm Türkiyelilesme çagrilarina ragmen KCK sözlesmesi olarak adlandirilan alternatif devletlesme programina karsi olmadigini biliyorlar. Brüksel’de KCK’nin dis iliskilerini yürüten biriminden kidemli bir Yürütme Konseyi üyesi, ‘Harekette farkli baslar yok, farkli görevde bulunanlar var. Herkes baskan Apo’ya bagli olarak bir bütündür’ diyerek örgütün Türkiye politikasinin disinda bir Kürt özel gündemi oldugunu açikça bildiriyor.

Bu puslu havadan nem kapan seçmenlerin bir bölümü, ‘ülke bütünlügü ve bölünme’ endisesiyle MHP’ye meylediyor. Bunu anlayan Cumhurbaskani Erdogan, ‘Kürt sorunu yoktur’ söylemine geri dönerken hükümet, istikrarsizlik durumunda insanlarin güçlüye siginacagi varsayimiyla iki yildir ilk kez bir valisine (Agri’da) çatisma izni verdiriyor.

Bu tahlil dogru ise seçime kadar çatisma ve ölüm haberleri duyacagiz demektir. Insan kani üzerinden saglanan siyasal kazanç ahlaki degildir ama karsida silahli bir örgüt olunca toplumda mesruiyet algisi uyandirmak kolay.

Otoriter baskanlik kuskusu

Gelelim diger büyük yanlisa… Madem ülkenin en büyük sorunu demokrasi ve hukuki esitlik içinde çözülecek, neden iktidar tüm toplumu ilgilendiren meseleleri bir silahli örgütle pazarlik konusu ediyor?

Eger AKP demokrasiye sözde degil özde inaniyorsa seçmenin karsisina kimseyi suçlamadan, milleti birbirine düsürmeden AB veya baskanlik sistemi nedeniyle pek begendigi ABD sartlarinda bir demokrasinin iskeletini kurmali. Bunun için de kimseyle pazarlik etmesine neden yok. Iktidar olmasinin kendisine verdigi yetki ve sorumluluk yeter. Ama ise yüzde 10 baraji, degistirmek istemedigi vesayet kurumlari ve mevcut siyasal partiler yasasi ile baslarsa Anayasa’yi demokrasi dogrultusunda degil otoriter bir baskanlik dogrultusunda degistirmek istediginden kusku duyulur.

Demokrasi belirli kurumlar, kurallar ve seçimler gerektirir ama önce demokrat olmayi gerektirir. Demokrati kit bir ülkede yenilik teklifinin, demokrasi açigimizi kapatmasi konusunda fazla heyecan uyandirmamasina sasirmamak lazim.

———————————————

Bugün-16 Nisan

Dogu ERGIl

Back to top button