Makale

BITMEYEN FETIH

Senelerdir fetih müsameresi üzerine yazarim. Bu yil da kutlamalar, illallah dedirten o tarihdisi lümpen ezberle ama bu defa seçime odakli olarak cereyan edecek. II. Mehmed’in tirnagi olamayacak zevat 15. yüzyildan dem vurup kafa sisirecek. Yarin cumhurbaskanligi özel kutlama töreni bile var. Ama bahis bu degil. Bahis, Ayasofya oy ugruna Müslüman ibadetine açilacak mi? Geçen hafta Yeni Akit, daha önce bir imam ve cemaati, rüyasinda Bülent Arinç ve daha birçok kiskirtici eshas ‘açilaaa’ diye bagirip duruyor.AKP bunu da yapabilecek mi, bugün birazdan görecegiz.

SELEFÎLESEN ANKARA

Ankara, bölgesinde tamamen tecrit olmaktan kurtulmanin yolunu Suudî Arabistan hempaliginda ve yeni kralin temsil ettigi asiri riskli oyunda görüyor. Adasim Çandar’in birkaç kez ayrintisiyla dikkat çektigi Ankara-Riyad yakinlasmasi Iran karsitligi, Suriye ve ISID’in faal oldugu her ülkede isbirligi ve ABD (ve Bati) ile giderek açilan makas olarak cereyan ediyor. Türkiye sadece, o da simdilik, Yemen’de yok.

ISID-Türkiye isbirligi ise giderek artan dozda ‘eski müttefik’ Batili ülkelerin basininda yer aliyor. Geçenlerde New York Times’da çikan, bomba yapiminda kullanilan gübrenin Türkiye’den saglandigi haberi endise verici olmaliydi. Dogru dürüst haber bile olmadi burada. BM Güvenlik Konseyi’nin ISID’e yardim, yatakligin engellenmesini talep eden 2199 sayili kararinin izleme raporu Temmuz’da açiklanacak. Bati basininda çikan haberler raporun nereyi isaret edeceginin habercisi degil mi? (http://platform24.org/medya-izleme/810/medyanin-gozunden-kacan-kritik-karar )

Hizla selefîlesen Ankara’nin hariciyesi de sefillesiyor. Dili Ingilizce olan mühim ülke baskentlerindeIngilizceye hâkim olmayan sefirler oldugunu isitiyoruz. Basinda sefir olmayan sefaret çetelesini de hatirlatalim: Kahire, Sana, Sam, Tel Aviv, Trablusgarp, Vatikan, Viyana. Erivan’da hiç sefir olmadi, Lefkosa’da ise 1974’ten bu yana yok. ‘Sifir sefir politikasi’!

CIHAT YAZILARI

Fetih, selefîlik derken klasiklere müracaat edelim. Daima ufuk açicidir. Bugün Elias Canetti’nin çözümlemeleri. ‘Güçle iktidar arasindaki ayrim oldukça farkli bir baska alanda, bir dine çesitli düzeylerde tabi olmakta görülebilir. Tanri’ya inanan herkes sürekli O’nun iktidari altinda olduguna inanir ve bu iktidarla kendi tarzinda uzlasmistir. Ancak bunu yeterli bulmayan insanlar vardir. Bu insanlar, Tanri’nin kesin bir müdahalesini, tanrisal gücün tanrisalligini fark edip hissedecekleri dogrudan bir edimini beklerler. Tanri’nin verecegi emirlerin beklentisi içinde yasarlar. Onlara göre Tanri, yöneticinin özelliklerinin daha açik bir türüne sahiptir. Her özel vakada, O’nun etkin iradesi ve bu insanlarin etkin ve bariz tabiiyeti dinin özü haline gelir. Bu türden dinler kadercilik ögretisine yatkindir bu dinlere inananlar baslarina gelen her seyin Tanri’nin iradesinin dogrudan bir ifadesi oldugunu her zaman hissederler. Böylece bütün hayatlari boyunca boyun egmek için yeni vesileler bulurlar. Sanki az sonra ezilmek üzere çoktan Tanri’nin agzina girmis gibidirler. Ama bütün hayatlarini bu berbat yerde, cesaretlerini kaybetmeksizin ve hâlâ dogru olani yapmaya çabalayarak yasamak zorundadirlar. Islâmiyet ve Kalvenizm, bu egilimin en kuvvetli biçimde sergilendigi dinlerdir. Bu dinlere inananlar, Tanri’nin gücü için yanip tutusurlar, sadece O’nun gücü onlari tatmin etmeye yetmez. Çünkü Tanri’nin gücü çok uzaktadir ve onlari fazla serbest birakir. Küçük yaslarda kendilerini sonsuza degin teslim ettikleri emir beklentisi, onlarda derin izler birakir, ayrica diger insanlara karsi tutumlari üzerinde de ciddî bir etki yapar. Bu sürekli emir beklentisi, askerlerinkine benzeyen bir inanan türü, kendileri için hayatin en gerçek temsilcisi savas olan ve hayati savastan ibaret gördükleri için gerçek savaslardan korkmayan insanlar yaratir.’ Kitle ve Iktidar s.285

————————————

Taraf-29 Mayis

Cengiz Aktar

Back to top button