Makale

8 Haziran, OtuzYasindaki ‘MAZLUM ZAMAN’in Konusacagi Milad Olmali

ALI KIZILAY
(Emekli ögretmen-YAZAR)

Herseyi zaman söyleyecek söylemi,zamanin her evresinde sikça kullanilan bir deyim. Ancak totaliter bir hiyerarsiyle toplumun çogunlugunun ahlaki,insani ve demokratik degerlere layik görülmedigi alanlarda,zamanin nasil konusacagi akillara gelmiyor.Yine de suskunluguyla mazlumlari hayal kirikligina ugratici azaba dönüstükçe,kan-revanla doymak bilmeyenlere karsi maglup olmayi kabullenmis,dünyadan el çekenler,yasadiklari acilari zamana yüklemeye devam ediyor.
Kör olasi zaman da otuz yildir sadece susuyor.
Sermaye gruplari arasindaki rekabetin biçimlendirdigi medyanin olanaklarni kullanarak’bakin,kral çiplak,’ bagirisinin costurdugu kitlenin biçimlendirisini hatirlatan karmasaya dönüsmüs seçim sonuçlarindan çok,seçim arifesinde otuz yillik kirimin yükünü omuzunda tasiyan zamana konusma firsatinin taninip taninmayacagini anlamlandiran bazi kesitler üstünde durulmali.Bu kesitlerden en önemlisi,Kürt siyaset etiginin söz etmeye firsat bulamadigi veya degersiz gördügü için kulak ardi ettigi,ancak,baris sürecinin imajini güçlendirip ivme kazandiracak ‘Adalet sistemimde degisim ve dönüsüm’ün öneminin dillendirilmesidir.Bu hayati vurgunun,siyasetin sirça kösklerde yasayan aktörlerince kerhen bile olsa meydanlarda dile getirilmesi,otuz yillik kirim zamaninin,toplumda yarattigi tahribatin onmasi bakimindan son derece önemlidir.Özellikle faili meçhullerin aydinlatilmasinin önünü tikamak amaçli hukuku elimine edici zaman asimina birakma araci olmakla,müdahaleci siyasetle toplumsal ve ahlaki anlamda insanin yasama hakkini gözetecek cezalandirici ve onarici adalet sisteminin yasam bulmasi arasindaki farki algilamak bakimindan anlamlidir.
Bu bakis farki, Kürtlere karsi islenmis 17 bin masum insan katli hala hukukun ihlali dahi görülmüyor,derin bir düsünle zaman asimina ugramaya terk ediliyorsa bunun nedeninin,Kürt sorununun önceligini arz eden mazlumiyeti merkeze alacak sekilde adaleti geçmisle yüzlesmeye zorlayacak siyaset yoksunlugunda aramayi gerektirdigini söylüyor.
Yikim,talan ve yagmayi,binlerce cinayetin rahatça ve hoyratça islendigi,derin çeteciligin masum insanlarimiza gazap oldugu yillarin derin acilari ve acilari yasatanlarin ayak izlerinin günümüzde de yürekleri daglamaya devam ediyor olmasi,Kürtlerin otuz yildir kendisine yapilanlar karsisinda siyaseten ne kadar yoksul birakildiklarini gösteriyor.Kürtleri içi bosaltilmis demokratik siyaset adi ile siyaset yoksulu birakmak bile yalniz basina 8 haziran itibarinin,artik ‘MAZLUM ZAMAN’in konusacagi milad olmasini zorunlu kiliyor.
Seçim arifesinde ortaya çikan en düsündürücü tablolardan biri de medyanin düsündürücü olanaklariyla yaratilan algi operasyonlarinin ne kadar derin hesaplar içerdigidir Bunun en çarpici örnegi milyonlarca insana dayatilan tufanla göçe zorlamalar,onbinlerle ifade edilir mazlum aileye gazap olunus düsünülmeden,hala neye hizmet ettigi, kime karsi ne zaman operasyonel güç olarak kullanildigi veya kullanilacagi muammaya dönüsmüs koruculuk denilen saibenin varligini sürdürüyor olmasinin siyaseten önemsenmeyisidir.Kaldiki bu saibe lagvedilip yagmaya,talana,hirsizliga,menfaat karsiligi tetikçilige bulasanlar ayiklanarak hak ettikleri gibi cezalandirilmasini,suça bulasmayanlarin da aklanarak topluma entegre edilmelerini saglamak yerine,bir avuç oy ugruna bu yapilanmayi diri tutarak siyasi erkçe ihsanda bulunmalarin siyaset sayilmasi,Kürt siyasetinin nasil bir döngüde oldugunun sorgulanmayisi baska türlü bir vebaldir.Kimin Sakir kimin saki oldugunun önemsenmedigi bu yaklasim bile yalniz basina yasanan acilari firsata çevren yapilanmalarla,acilari yasatanlara ikram ve ihsanda bulunmalar arasinda derin hesaplar oldugunu düsündürmektedir. Yasananlar böyle bir yapilanmadan,önceligi mazlumu merkeze alip zamani konusturarak cezalandirici ve onarici adeleti yasama geçirecek müdahaleci siyaset olmayi beklemenin artik anlami kalmadigini kanitliyor.
Yasanan provakatif eylemler disinda Kürt çogunlugun saka gibi algiladigi seçim arifesinde,baris sürecinin ivme kazanip ahlaki ve hukuki zemine oturtucu vurgulara,sifrelere zaten rastlanmadi.Kürt siyaset etigi,kendileriyle toplum arasinda çatirdayan hassasiyetleri,siddet rüzgarini arkasina alarak sahin bir durusla yüksek sesle dinlendirdigi ‘kral çiplak’üzerine kurgulayarak onmaya çalisti.Bunu yaparken garip medyanin olanaklarini kullanarak kitleleri korku burgacinda tutmayi iyi basardi.Kürt çogunlugu despot azinliga karsi elimine edilisin, korucu sakiligiyle ayakta duran ergenekon-feodalizm ortakliginin arkasinda durmak oldugu belleklerden uzak tutuldu.Toplumun hassasiyetleri önemsenmeden,Türk elitin bile çukurun kenarina ittigi kemalizmi derin bir hazla diriltme düsü kuran derinler merkez alinarak sirin mi sirin kemalistler sovunu oynadi.
Kürtlere dayatilan otuz yillik travmanin yarattigi fiziki ve ruhi sarsilmalari tekrar alt-üst eden provakatif eylemleri lanetleyen kesimce kerhen desteklenmesine ragmen,sokaklarin tabiriyle ‘Halklara kardeslik ve demokrasi,Kürtlere karbon monoksit’tipi siyaset modelinin,ortaya çikan tablodan okundugu gibi ne zaman çatirdayacagi ise Kürtlerin degil Kemalist elitin önceligi.Kürtler,8 haziran itibarinin,zamanin konusacagi milad olmasini saglayacak evrensel hukuk alanlarinda ve AIHM mahkemelerinde cezalandirici ve onarici hukuk talebiyle açilacak davalara odaklanmali.Kuskusuz Sakir ile saki arasindaki fark ortaya çiktikça,hüdhüdk kusu gibi pirpiriklenmeler yasanacak.
Bekleyip görecegiz.

Ali Kizilay

Back to top button