Yeni Kobani saldirisi ve süregelen yanlislar

Kemal Burkay
ISID denen vahsi güruhun Güney ve Bati Kürdistan’a yönelik saldirilari devam ediyor. Son birkaç günde Sengal yöresine, Haseki’ye ve Kobani’ye yeniden saldirdilar.
Özellikle Kobani saldirisi beklenmiyordu. Bir süre önce kent ve çevresindeki köyler onlardan temizlenmis, sivil halkin bir bölümü bu güvenle yöreye dönmüstü. Ardindan Akçakale karsisindaki Girê Sipî’nin de bu zebanilerden temizlenmesi moralleri daha da yükseltmisti.
Ne var ki ISID üç gün kadar önce Kobani’ye sürpriz bir saldiri yapti. Özgür Suriye Ordusu’nun Kobani savunmasina katkida bulunmus Burkan El Firat adli birliklerinin ve bizzat YPG’nin üniformalarina bürünmüs olan ISID’liler, böylece dost kiliginda ve bir bölümü araçlarla kente sizarak Kobani merkezine kadar geldiler, orada sivil halki taradilar, bomba yüklü araçlari patlattilar ve evlere girerek çocuk-kadin demeden katliam yaptilar. Bunun sonucu yüzlerce insanimiz daha hayatini yitirdi ve yüzlercesi de agir biçimde yaralandi.
Bu, Kürt halkinin yasadigi yeni bir trajedidir ve hakli olarak yogun tepkilere ve öfkeye yol açti.
Baslangiçta, ISID’in Kobani’ye Türkiye sinirindan, Mürsidpinar sinir kapisindan sizdigina dair söylenti ve haberler yayildi. Türk yetkililer bunu yalanladilar, aksine, saldirinin güneyden, Cerablus tarafindan yapildigini ileri sürdüler. Bu konuda gerçek henüz aydinlanmis degil.
Saldirinin, Türkiye Cumhurbaskani Erdogan’in bölgedeki gelismelere yönelik öfkeli söylemlerinin ve tehditlerinin ardindan gelmesi dikkat çekicidir.
Erdogan, ISID’in Girê Sipî’den atilmasinin ardindan rahatsizligini yüksek sesle dile getirmis, bunu Türkiye’nin güney sinirinda bir devlet kurma çabasi olarak nitelemis, PYD’yi bölgede etnik arindirma yapmakla suçlamis, DAIS’le PYD arasinda bir fark yoktur demis ve neye mal olursa olsun bunu kabul etmeyeceklerini söylemisti.
Bunlar çok açik sözler ve yalniz Kürtlere degil, ISID’e karsi onlara destek veren ABD’ye ve diger batili ülkelere de tam bir meydan okuma. Daha önce bölgedeki gelismelere yönelik söylenip yapilanlar, ISID dahil, cihatçi kesimin Türkiye sinirlarini kullanmasina, hatta barinmasina saglanan kolayliklar, Suriye’de cihatçilara gönderilen silah ve cephane dolu tirlar da hesaba katildigi zaman, Türk hükümetinin bölgeye yönelik gözü kara politikasi son derece netlesiyor.
Türkiye Suriye iç savasina bogazina kadar dalmakla kalmiyor, ayni zamanda bir kez daha Kürtlerin herhangi bir statü sahibi olmalarina siddetle karsi çikiyor.
Erdogan’in söz konusu talihsiz çikislarinin nedenini salt son seçimlerdeki kayba baglamak da kanimca dogru olmaz. O benzer çikislari çok daha önce de yapmisti.
Bu da gösteriyor ki asker ya da sivil, Kemalist ya da Islamci fark etmiyor; Türk devletinin Kürt karsiti tutumu sürmekte. Degisen bir sey yok.
Bu meselenin bir yani. Diger yanina gelince: Kobani ve çevresinden ve Girê Sipî’den çekilmis olsa bile ISID tehlikesi her bakimdan devam etmekte. ISID’in nasil ani baskinlar düzenledigi, partizan yöntemlerini ustalikla hayata geçirdigi ve ne denli acimasiz oldugu bir sir degildi.
Son Kobani olaylari gösterdi ki bölgedeki gelismelerde kendi rolünü çok abartan PKK-PYD kesimi, hiç de sivil halki korumak ve yörenin güvenligini saglamak için tedbirli ve uyanik degil. ISID’in kiyafet degistirerek araç konvoylariyla güvenlik noktalarini asip da kent merkezine gelmesine engel olamiyor, hatta onlari dost güçler saniyor!
Daha da önemlisi tüm olan bitenlere ragmen PKK-PYD kesiminin diger Kürt örgütlerine, ENKS’ye karsi tutumunun degismemis olmasi.
PKK-PYD kesimi yörede Özgür Suriye ordusu ile ve marjinal Türk solundan bazi unsurlarla pekala isbirligi yapiyor. Bunlar bölgedeler. (Elbet, Kürt halkina dostluk ve dayanisma gösterenler sag olsunlar.) Esad yönetimi ile iliskiler de bir güzel sürmekte. Rejimin asker ve sivil yöneticileri Güneybati Kürdistan’da iyi agirlaniyorlar. Son olarak Kamisli yöresine rejimin bir askeri birliginin konumlandigina dair haberler medyaya yansidi. Ama PKK-PYD’den çok önce, on yillar boyu bölgede Kürt halki arasinda örgütlü olup rejime karsi mücadele etmis, nice bedeller ödemis Kürt partilerinin hem siyasal çalismasina, hem de bu partilere yandas binlerce savasçinin bölgeye geçip silahli mücadeleye katilmasina izin verilmiyor.
Inatla sürdürülen bu tutum bölgede Kürt halkinin PKK-PYD’ye güven duymamasina ve direnisin zayif kalmasina yol açiyor.
PKK öte yandan, Baskan Barzani’nin ve Güney Kürdistan Hükümeti’nin tüm iyi niyetine, Güneybati Kürdistan’a sagladigi askeri ve diplomatik destege ragmen Güney’e ve Baskan Barzani’ye yönelik karalama kampanyalarina ara vermiyor.
PKK bir yandan da Dogu Kürdistan örgütlerine zorluklar çikariyor. Kisa süre önce KDP-Iran partizanlarina yönelik engelleme ve saldirisi buna örnektir.
Bunlar yurtsever bir örgütün izleyecegi politikalar degil. PKK bir yandan tüm Ortadogu’ya demokrasi getirme gibi gerçek disi, tümüyle hayal unsuru abartmalarla kendisini ve kitleleri oyalarken, diger yandan Kürt halkina ve diger Kürt örgütlerine karsi asgari demokratik tutumu ve hosgörüyü göstermiyor. Bu hiçbir çuvala sigmayacak yaman bir çeliskidir.
Kobani’de, Girê Sipî’de ve tüm öteki yerlerde Kürt halkinin degerli evlatlarinin yürekli ve cansiperane mücadelesi elbette Tüm Kürtlerin sevgi ve saygisini hak ediyor. Burada yitirilen canlar bizimdir. Ama PKK-PYD Kürt halkinin ve dostlarinin bu sevgi ve destegini, bu fedakarligini kötüye kullanmamali. Kürdistan’da tekel kurma adina yillardir izledigi bu despotça tutuma artik son vermeli.
Kürt halkinin Güneybati Kürdistan’daki mücadelesini basariyla sonlandirmasi ve tüm engel ve zorluklara ragmen hakki olan statüyü elde etmesi de buna baglidir.
29 Haziran 2015
Kemal Burkay