Konforlu sessizlik ve Suriye ile savas
Adem Yavuz ARSLAN
Türkiye koalisyon ve Suriye’ye askeri müdahale senaryolarini konusurken okyanusun bu tarafinda hararetli bir bayrak tartismasi var.
Mesele karmasik ve tarihsel boyutu derin ama kisa özeti söyle: 17 Haziran’da Dylann Roof isimli irkçi bir genç, Güney Carolina/Charleston’da kiliseyi basip 9 kisiyi öldürdü.
Kilise, Afro-Amerikalilar için tarihi öneme sahipti. Dogal olarak irkçilik tartismalari alevlendi.
Fakat tartisma irkçiligin ve beyaz üstünlügünün sembolü sayilan ‘Konfederasyon Bayragi’na indirgendi.
Sonunda bayrak indirildi, satisi yasaklandi.
Obama, Charleston’a gitti, kilisede, özellikle siyahilerin ruhuna dokunan bir konusma yapti, Afro-Amerikalilar için özel bir yeri olan ‘Amazing Grace’ ilahisini söyledi ve tansiyonu düsürdü.
Peki sorun çözüldü mü?
Tabii ki hayir ABD için irkçilik ve ayrimcilik hâlâ kapanmamis bir yara. Fakat Obama yönetimi bile sorunu konusmak yerine üzerini örtmeyi tercih etti.
Oysa ki kilisedeki meshur konusmasinda ‘konforlu sessizliklerimiz’ diyerek gözden kaçirilan soruna dogrudan isaret etmis ve ‘Konforlu sessizliklerimize dönersek ihanet etmis oluruz’ demisti.
Peki bütün bu hikayenin Türkiye ile ilgisi ne?
Aslinda biz de tam Obama’nin tarif ettigi seyi; ‘konforlu sessizligi’ tercih ediyoruz.
Köklü ve büyük sorunlari konusmak, çözmek yerine detaylarda bogulup esasa bakmiyoruz. Tipki Suriye’de oldugu gibi.
Hükümet medyasina bakarsaniz savasa haziriz. Harekat planlari mansetlerde!
Iste ‘konforlu sessizlik’ tam burada.
Çünkü Suriye ve bölgede yasanan gelismeleri okuyamayan hükümet, askeri Suriye’ye sokarak meselenin esasini gözden kaçiriyor.
Oysa ki sadece Amerikan medyasini bile izleseniz ABD’nin bölgedeki yeni müttefikinin Kürtler oldugunu görürsünüz.
Üstelik ISID’in ‘malzeme ve insan kaynaginin Türkiye üzerinden geçtigine’ inanan bir Washington var.
ABD, Türk askerinin Suriye’ye girmesine nasil bakar?
Nitekim Disisleri’nin en etkili isimlerinden Blinken, açikça ‘PYD’nin Tel Abyad’i almasiyla ISID’nin lojistik ve personel desteginin kesildigini’ söyledi.
Özetle Washington’da ‘Suriye’nin kuzeyinde olusan Kürt koridorunun Türkiye’nin ISID konusundaki hatalarindan kaynaklandigi’ seklinde bir kani var.
Peki ABD, Türk askerinin Suriye’ye girmesine nasil bakar?
Öncelikle sunu not etmekte fayda var; bugüne kadar Obama yönetimi israrla iki seyin altini çizdi. Birincisi ISID, ikincisi Suriye’nin toprak bütünlügü.
Bu açidan Türkiye’nin kendi inisiyatifiyle tampon bölge kurmasi ABD’nin öncelikleri arasinda yok. Ikincisi ‘Türk askeriyle PYD ya da ISID’in çatismaya baslamasi endisesi’ de göz ardi edilmemeli.
Erdogan iç politik gerekçelerle Suriye’ye asker sokmak istiyor ama uluslararasi dengeler ayni fikirde degil.
Gelinen noktada esas mesele Obama’nin dedigi ‘konforlu sessizlik’te dügümleniyor.
Hükümet, Suriye meselesinde stratejik bir hata yapti simdi onu taktik hamlelerle düzeltmeye çalisiyor.
Oysa ki bu sorunun çözümü Washington, Brüksel, Moskova ve Tahran’da diplomatik temaslarla mümkün.
Fakat gelin görün ki Türk Disisleri paralel evrende yasiyor.
Hafta içinde açiklanan ABD Insan Haklari Raporu’nda da görüldügü gibi karnesi kiriklarla dolu, anayasayi ve hukuku askiya almis bir Türkiye var.
Bölgemizde haritalar degisirken Erdogan ve ekibi yurtdisinda kapi kapi dolasip Cemaat’i sikayet etmekle mesgul.
Hal böyle olunca Suriye gibi ciddi konularda sizin fikrinizi soran da olmuyor.
Maalesef, Türkiye oyun kurucu olma sansini kaçirdigi gibi bu saatten sonra oyuna girmesi de kolay degil.
Bu asamada askeri Suriye’ye sokmak oyuna girmek degil atese atlamak olur ki o atesin tüm ülkeyi yakma ihtimali yüksek.
O yüzden muhalefetin ‘konforlu sessizligi’ birakip elini tasin altina koymasi ve bir an önce AKP ile koalisyonu kurmasi gerekiyor.
CHP ya da MHP, hükümeti kurmak ve AKP’nin ülkeyi savasa sokmasini engellemek zorunda.
Yoksa ‘konforlu sessizliklerin’ agir faturasi yillar boyunca telafi edilemiyor.
—————————————
Bugün-29 Haziran
Adem Yavuz Arslan