Maceraperestlige hayir!
MEVCUT sartlarda, Türkiye’nin Suriye’ye karsi düzenleyebilecegi muhtemel bir askerî harekât gayr-i mesru nitelik tasiyacaktir!
Çünkü ortada herhangi bir saldiri durumu yok!
Yani yukaridaki mesruiyete az çok zemin sunacak bir müdafaa bahanesi uydurulamaz.
Dolayisiyla da, tasavvur edilen ‘tampon bölge’ operasyonu uluslararasi hukuk açisindan egemen bir devletin topraklarinin baska bir devlet tarafindan isgali anlamina gelir.
Nitekim de belki birkaç istisna hariç milletler camiasi tarafindan öyle algilanacaktir.
Ankara tamamen yalnizlasacaktir ve zaten iflas etmis Sam politikasinin bilançosuna da ondan çok daha vahim ve çok daha hayati boyut içeren bin bir yeni gaile eklenecektir.
Ve serüvencilik lâfi bile hafif kalacagindan bunun adi ancak ve ancak ‘maceraperestlik’ olacaktir!
***
ZIRA bir: Her türlü insaniyetini yitirmis olsa bile Esad rejimi hâlâ Suriye devletini temsil ediyor. Ülke sinirlari yukaridaki uluslararasi camia tarafindan garanti altina alinmistir.
Ama dogru, ihlal sayilsa bile toprak sathinda kalici bir isgal gerçeklesmedigi için hava ve deniz harekâtlari yerlesik kara operasyonlarina kiyasla daha tali addedilir.
Bunu da söyle tercüme etmemiz gerekiyor:
BM karari olmadan baskasinin hudutlari içinde ‘tampon bölge’ kurmak o tür hava ve deniz harekâtlarini da asan bir savas eylemidir ki, tabii saldirgan tarafi da Türkiye olusturur.
***
MAAZALLAH yukaridaki ihtimal gerçeklestigi takdirde bunun agir, çok agir, pek agir, sonsuz agir bedelinin Iran’dan Rusya’ya ve ABD’den AB’ye ‘yedi cihanla bozusmak’ pahasina ödenecek olmasi zaten bir yana
Fakat aslinda esas hedef Kürt kantonlarina yöneleceginden ayni Kürt sorununa iliskin ‘çözüm süreci’ tümüyle mezara tasinmis ve ruhuna mevlit okunmus olacaktir.
Bütün Türkiye’nin misilleme yanginlariyla yanmasi da kaçinilmazlik kazanacaktir.
‘Çerez’ kabilinden ISID’in devreye girmesi ise üçüncü belâ olarak ortaya çikacaktir.
***
HÂLBUKI durum ortada
Tel Abyad’in PYD denetimine geçmesinden sonra sözkonusu örgüt tabir caizse gayet ‘asagidan aldi’ ve aliyor. Bölgede etnik temizlik yapilmayacagina dair güvence veriyor.
Sözüne ve samimiyetine inanmamak için hiçbir gerekçe yok!
Arti, basta ABD olmak üzere o ‘temizlik’ iddialari zaten hiçbir sekilde dogrulamayan uluslararasi camia Türkiye’ye ‘sakin harekâta kalkisma’ diye kas göz isareti yapiyor.
Dolayisiyla da ayni Türkiye’nin Kuzey Suriye’de girdaba dalmasi hem yukaridaki mesruiyet açisindan hükümsüzlükle, hem de diplomatik açidan sorumsuzlukla bütünlesiyor.
***
AMA iste görüyoruz: Ebedi devlet refleksinden mi desem, yoksa aslina dönmekten mi desem bilemiyorum, önce Cumhurbaskani’nin, sonra da hükümetin Kürt paranoyasi depresti.
Üstelik muhtemelen her ikisi de bir yandan milliyetçiligi ve sovenizmi gidiklayacak, diger yandan ise ‘dünyaya meydan okumasini biliriz’ hamasetini körükleyecek bir askerî operasyonu dâhili planda siyasi getiriye tahvil edecekleri hesabini yapiyorlar.
Fakat tekrarliyorum ve asla ‘barisperest’ olmamama ragmen de israr ediyorum:
Cumhurbaskani, hükümet veya baskasi Yahut kolektif olarak hepsi
Her türlü ‘egemenler’ ezkaza tasavvuru fiiliyata geçirmeye kalkistiklari takdirde, yukarida dedigim gibi serüvencilik ne kelime, bütün bir ülkeyi kumar masasina yatirmis olacaklar ki, böyle bir maceraperestlige hayir, bin defa hayir, milyar defa hayir!
——————————————
Taraf-4 Temmuz
Hadi Uluengin