Belirsizlik

Ülke yeniden 1990’larin karisik ve gerilimli ortamina döndü. Köklü bir sistem degisikligine olan gereksinim çesitli mazeretlerle önleniyor. Gerekçelerin basinda merkezi hükümetin hesap verir hale gelmesi ve hukuka uymasinin devletin gücünü zayiflatacagi kaygisi; bölünme korkusu, yabancilarin toplumu birbirine düsürecegi endisesi geliyor. Ama bu mazeretlerle geciktirilen yapisal dönüsüm ne siyasi istikrar, ne ekonomik kalkinma ne de daha nitelikli bir toplum insa etme olanagi sagliyor. Kendimizle ve dünya ile kavga edip duruyoruz.
Kaygilarimiz arttigi oranda milli ve dini kimligimize siginiyoruz. Onlari giderek radikallesen yorumlarla bir mücadele aracina dönüstürüyoruz. Hemen bu söyledigimin iki örnegini vereyim:
Milliyetçi Hareket Partisi, son seçimde kendisi kadar milletvekili çikaran Halklarin Demokrasi Partisi’ni kapatmak için girisimde bulunuyor. Bunu da ülkenin birligi ve dirligi adina yaptigini saniyor.
Es zamanli olarak Ankara’nin Hacibayram semtine 500 polisle baskin yapiliyor ve ISID üyesi araniyor. Bu semtin Irak ve Suriye’ye giden militanlarin devsirme, egitme ve sevk merkezlerinden biri oldugu ne zamandan beri yaziliyordu. Ama ISID’in cihadi ve sehitligi ibadetin bir parçasi, siddeti siyaset ve egemenlik araci olarak gören; Islam’in çiktigi dönem toplumunun yasam sartlarini yücelten, bilim, sanat ve demokrasiye bozulma olarak bakan bir Müslümanligi benimsedigi yeni anlasildi. Çaga uyumlu Müslümanligi bir sapma ve küfür olarak gördügü için Türkiye de bir kâfirler ülkesi.
Müslümanligi nedeniyle hos görülen bu Selefi anlayis, ancak Türkiye’yi hedef alinca üzerine gidildi. Birçok gözlemci ISID’le mücadelenin su nedenlerle güç olacagini dile getiriyor. Önce Suriye ve Irak’ta ele geçirdigi petrol kaynaklari sayesinde mücavir ülkelerde kurdugu ekonomik iliskilerden yararlananlar var. Onlar, hükümetleriyle yakin baglari var. Ikincisi, kültürel-inançsal yakinlik ve Bati karsitligi nedeniyle genis bir toplumsal tabana hitap ediyor ve buradan sempati ve üye devsiriyor. En vahimi de bu uygun ortamdan yaralanarak ülke içinde hücreler olusturarak örgütlenmis bulunuyor.
Hilafet makami onlari cihada çagirdiginda kendi ülkelerini atese vermekte tereddüt etmeyecekler. Kendilerini davalari ugruna göz kirpmadan uçuran insanlar, ülkelerini neden yakmasinlar ki? Kutsal her zaman dünyevi olana üstün tutulmus.
Eger MHP’nin girisimi AKP tarafindan da benimsenir ve bu parti kapatilmaya kalkarsa her bes kisiden birinin Kürt oldugu ülkemizde siyasal birligin korunmasi ne kadar mümkün olur?
Hele sinir ötesinde Türkiye’nin yeni katildigi ISID’le uluslararasi mücadele adina Suriye Kürtlerinin siyasal varligina müdahale edilirse durum daha da hassas hale gelmez mi?
Türk hükümeti, sinirimizin güneyinde hem iki milyona yakin göçmenin yerlestirilecegi hem de diger silahli güçlerden arindirilmis bir bölge istiyor. Sorun su: 1- Kendi bölgelerini yabanci saldirganlardan koruyan Kürt silahli unsurlari ISID karsiti Koalisyonunun bir parçasi. 2- ABD kara birligi göndermeyecek. Türk askeri bu bölgeyi korumaya kalkarsa her türlü silahli güçle çatisir durumda olmayacak mi? 3- Esed rejimi hâlâ Sam’da varligini sürdürüyor; simdilik kalici görünüyor. Ya Kürt silahli birimleri (HPG) ‘Biz Suriye ordusuna katiliyoruz’ derlerse, ABD ve AB’nin ehven-i ser gördügü, Bati’dan ayrilip ittifak kurmak istedigimizi söyledigimiz Iran ve Rusya’nin destekledigi Sam yönetimi, Türkiye’yi isgalci ilan ederse ne yapacagiz?
Dis politika o kadar kolay degil. Kisisellestirmeye, hayal ve ideolojik tercihlerle yürütülmeye hiç gelmiyor. Bunu yeni yeni anliyoruz.
————————————-
Bugün-30 Temmuz
Dogu Ergil