Makale

SILAHLARIN SUSMASINDAN KIMLER ENDISE EDIYOR?

Sürece iliskin 2. yazim:

SILAHLARIN SUSMASINDAN KIMLER ENDISE EDIYOR?

“Su günlerde yasananlar sürpriz degil” baslikli bir önceki yazimin altinda, ‘Çözüm ve Baris’ denen sürecin baslarinda yazdigim ‘Nasil bir süreç, baris ve çözüm mü?’ baslikli ilk yazimi vermistim. Simdi de 14 Mart 2013 tarihli ikinci yazimi veriyorum:

* * *

Silahlarin susmasi ve PKK’nin silah birakmasi hangi çevreleri tedirgin eder? Bunu anlamak zor degil. Gazetelerin köse yazarlarini okumak bile bu konuda yeterince fikir veriyor.

Ben okurlara yalnizca sevdikleri, görüslerini kendilerine yakin bulduklari yazarlari degil, ötekilerini de salik veririm. Hani çogu zaman dönüp bakmadiklarimiz… Soven, Ergenekoncu muhibbi, darbeci dostu, Kürt düsmani bildiklerimiz… Yazilarini sitelerimizde okurlara sunmadigimiz… Zaman zaman, örnegin su dönemde onlarin yazdiklarina da bakmakta yarar var.

Öcalan’la görüsülmesine, ortamin yumusamasina, PKK’nin elindeki tutsaklarin birakilmasina, PKK’nin silah birakmasina yönelik sürecin simdilik ciddi bir engele takilmadan ilerlemesine nasil da ates püskürüyorlar. Barisa açikça karsi çikamiyorlar, ‘Hayir ben savasin devamini istiyor, kan dökülmesinden zevk aliyor, yarar görüyorum’ diyemiyorlar tabi. Ama söyledikleri ayni kapiya variyor. Silahlarin susmasi gereginden, kanin durmasindan söz edenleri alaya aliyorlar. Bu görüsmeleri baslatan hükümeti, daha önceki benzer girisimlerde ve adimlarda oldugu gibi ihanetle suçluyorlar. Üstelik bu kez, yalnizca hükümeti degil, söz konusu sürece engel çikarmayan, uyum saglamis görünen BDP’yi de suçluyorlar. Oysa daha kisa süre öncesine kadar bunlar BDP ile ayni cephede görünüyorlardi. Darbecilerin isi kirik gittiginden bu yana PKK’nin ve KCK’nin eylemlerine umut baglamislardi…

Onlara göre AKP hükümeti ve ‘Kürtçüler, bölücüler’ el ele vermis… Türk milleti yok olmakla, vatan bölünmekle yüz yüze!

Evet, bu kesimin tutumu anlasilirdir. Bu kesim geçmisten beri, tek tip toplum yaratma adina ülkedeki farkli renkleri yok sayan, yok etmek isteyen, Kürt halkinin hakli taleplerini siddetle ezmeye çalisan, asimilasyoncu kesimdir. Ama tüm zulümlerine, katliamlarina, soykirimlarina ragmen basariya ulasamadilar ve gelinen noktada topragin altlarindan kaydigini görüyorlar. Bu nedenle statükoyu korumak için canhiras bir çaba içindeler. Ama bu asamadan sonra degisimi durdurmalarina imkan olmadigini görüyor ve bu duruma agit yakiyorlar. Evet, bunlarin derdine derman yoktur.

Salt bu kesimin tutumuna bakarak bile, silahlari susturmaya yönelik sürecin bu ülkenin, Kürt-Türk tüm insanlarimizin yararina oldugunu anlayabiliriz.

Öte yandan silahlarin susmasi konusunda ikircikli olan, hatta endise duyan baska kesimler de var. Bunlar hem Kürtler, hem de kendilerini Kürt dostu sayan Türkler arasinda var.

Kürt kesimindekiler ‘PKK silah birakirsa ne olacak, Türk devleti ne verecek?’ diye düsünenlerdir. Bunlar PKK’nin, BDP’nin tabaninda da var, disinda da. Böyle düsünenler bu örgütün ortaya çikis öyküsünü ve 35 yillik serüvenini iyi bilmeyen, kavramayanlardir. Bunlar söz konusu savasin ne getirip ne götürdügünü bir türlü bilemediler. Silahlari, hak talep etmek ve elde etmek için sigorta saniyorlar.

PKK’nin geçmisine, kuruldugu günden bu yana izledigi politikalara iliskin olarak çok sey söyledik, yazdik ve bunlarin tekrari gerekmez. Su kadarini söyleyelim ki PKK açisindan bugün gelinen durum hiç de sürpriz degil. Bugün olup bitenlere sasiranlara sunu sormak gerekir: Ne bekliyordunuz? Böyle olacagi daha basindan belli degil miydi?

Bu bir yana, savasin Kürtlere bedeli çok agir oldu. Bu asamadan sonra ise silah Kürt halkinin hakli mücadelesinin önünde tümüyle engeldir. Silahlar bir an önce susmali ki Kürt siyaseti normal kanallarina yönelsin.

‘Devletin ne verecegine’ gelince… Bu kaygiyi duyanlar öncelikle su altin kurali hatirlamali: Hak verilmez, alinir. Bunun yolu da ille silahli eylem, hele hele, yanlis bir elde, yanlis bir yolda yürütülen silahli mücadele degildir. Temel mücadele siyasaldir ve bunun için dogru bir program üzerinde el ele vermek, dogru yol ve yöntemler izlemek gerekir. Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye sinirlari içinde nüfusu 25 milyona ulasan Kürt halki, saglikli bir siyasal mücadele ile bunu basaracak güçtedir.

PKK’nin silah birakmasi konusunda endise duyan bir kesim de Kürt dostu olduklarini söyleyen bir bölüm Türk solcularidir. Bunlar da PKK-BDP kesiminin Öcalan’a uyup ‘demokratik özerklikten’, ‘anadilde egitimden’ bile vazgeçtigini söylüyorlar.

Ne var ki, eger bu kesimler hafizalarini yoklarlarsa, Öcalan’in daha 1999’da, yani yakalanip Imrali’ya kondugunda her seyden vazgeçtigini ‘demokratik cumhuriyet’ talebi adina Türk devletinin ve kendisinin sagligindan baska bir sey istemedigini, partisinin de onun dediklerine bir bir uydugunu hatirlayacaklardir. Sonradan ne olduysa, herhalde Kürtlere bir sey istiyormus görünümü vermek ve onlari oyalamak için ‘demokratik özerklik’ diye literatürde bile olmayan, içi bos bir sey ileri sürdüler ve anadilde egitimden söz eder oldular.

Bu sol çevreler ayrica, PKK’nin 1999’da silahlari tamamen susturdugunu, güçlerini sinir disina çektigini ve 4-5 yil süreyle tek kursun sikmadigini hatirlamali ve 2004 yilinda, yani darbe girisimlerinin sahne aldigi bir asamada, PKK’nin neden ve kimlerin itmesiyle yeniden savas konumuna girdigi üzerinde de düsünmelidirler.

Ne var ki PKK-BDP kesimi gibi, PKK muhibbi söz konusu solcular da bunun üzerinde düsünmeye bir türlü yanasmadilar. Çünkü onlar PKK’ye gönüllerindeki devrimci rolü verdiler. Kendileri kaybetmisti ve su büyülü silahli mücadele sonucu gelecek devrimin sövalyesi belki de PKK idi… ‘Kürt hareketi’ onlar için son dayanak, son barinakti.

Bu bos rüya da simdi çöküyor ve bu nedenle sevgili solcularimiz bir düs kirikligi yasiyorlar. Kraldan çok kralcilik yaparak PKK’ye akil veriyor, ‘silahlari ne karsiliginda birakacaksiniz?’ diyorlar.

Hayir hayir, kimsenin Kürtler adina endiselenmesine gerek yok. Silahlar sussun ve siddet batagi sona ersin artik. Halk çocuklari, her iki yanda da bos yere ölmesin, toplum aci çekmeye devam etmesin. Bu kirli savas dursun.

Bizim haklarimiz mi? Kürt halki Öcalan ve PKK olmadan önce de haklarinin bilincinde idi, hak ve özgürlüklerini elde etmek için mücadele ediyordu. O, PKK ve silahlari olmasa da bu mücadeleyi sürdürür. Özgürlüge ve demokrasiye ulasmak isteyen tüm Kürt yurtseverlerine düsen de yanlis aktörlerden çözüm beklemeye artik son verip dogru bir kanalda örgütlü mücadelenin saflarina katilmak, elini tasin altina koymaktir.

Özgürlügü hak etmek bilinç ve emek gerektirir.

——————————————————-

14 Mart, 2013

Not: Bundan sonraki 3. ve son yazim: 29 Mart 2013 tarihli, ‘Silah birakmanin yolu, yöntemi…’

Kemal Burkay

Back to top button