Devletin içi de karisik
Aslinda persembenin gelisi çarsambadan belliydi. Demokratik çizgiden kayildikça kaos ortami da derinlesti.
Binlerce deneyimli polis, onlarca savci, ‘darbe,’ gibi soyut bir suçlamayla ya cezaevinde, ya sorusturma geçiriyor, ya da önceki günkü olayda oldugu gibi yurt disina kaçmak zorunda kaliyor. Çok sayida gazeteci, ülkenin birkaç yildir içinde bulundugu anti demokratik ortami yansitan haberleri yazarak gerçek duruma ayna tuttuklarindan dolayi ya cezaevindeler ya da sorusturma geçiriyorlar. 7 Haziran seçimlerinde, vatandasin tek basina hükümet kurma görevi vermedigi halde AKP, muhaliflere yönelik tüm baskici yöntemlerini devlet olanaklarini kullanarak devam ettiriyor. Simdi de ülkeyi saran siddet, adeta iç savasa zemin hazirlayan bir riski barindirmaya basladi. Halen yeni bir hükümet kurulabilmis degil.
CHP, ülkenin kan gölüne döndügü bir ortamda AKP ile her seye ragmen bir hükümet kurmak zorunda kalabilir, isi gerçekten zor ama omuzlarina çok ciddi bir sorumluluk da yüklenmis durumda.
Ülkenin hemen hemen her noktasinin terör örgütlerinin hedefi haline getirildigi bu siddet sarmalindan çikmak adina AKP ile koalisyon kurmasi halinde ise CHP, mevcut hukuksuzluklara dur diyemeyecekse, siddetin durulmasina da katkida bulunamaz. Zira hukuksuzluk siddete zemin hazirliyor.
Görevden almalar, adli takibatlar ile hallaç pamuguna çevrilmis devlet aygitinin, saglikli, dogru istihbarat üretme fonksiyonlarinin iyi çalismadigini, günde neredeyse 4-5 siddet olayindan birkaçini bile önleyemediginden anliyoruz.
Böylesi sorunlu bir arka planla, PKK, DHKP-C ve sinirli olarak ISID’e karsi ülke içinde baslatilan, yakinda Incirlik üssü üzerinden ülke disina tasacak terörle mücadelede Türkiye’nin nasil bir güvenlik politikasinin sekillenecegi, yanit bekleyen en kritik soru olarak karsimizda duruyor.
Haziran seçimlerinin üzerinden iki ay geçmis olmasina ragmen halen bir hükümet kurulamamis olmasi da iktidar boslugunun derinlesmesine yol açiyor, ülke yönetimine kimin hakim oldugu sorusunu akla getiriyor.
AKP’nin, haziran seçimleri sonrasi ugradigi göreceli güç kaybi, birbiriyle rakip olan gündemleri gün yüzüne çikardi.
Ulusalci kesimin, büyük olasilikla askerin destegiyle baris sürecini sabote ettigi, hükümet içindeki ISID karsiti çevrelerin de ön aldigi bir gelisme yasaniyor gibi. Incirlik üssünün, ISID’e hava saldirilari için açilmis olmasi, bu çevrelerin ön aldiginin bir isareti olabilir.
ISID, Kürt ve PKK karsiti kesimler, Suriyeli Kürtlerin, ISID terör örgütüne karsi bu ülkede elde ettikleri basarilarini -Türkiye siniri boyunca önemli alanda bu örgütün hakimiyetine son verdiler- bastirma arayisina girmis olabilirler.
Bu çevreler, Incirlik’in açilmasini saglayarak, ISID’e karsi mücadelede, ‘Kürtler degil de kendileri Bati’nin kurtaricisi rolüne soyunmak’ istemis olabilirler.
Ancak, ve ayni zamanda, yine, geçici de olsa yönetimi elinde bulunduran iktidar içindeki kimi çevrelerin, dolayli ya da dolaysiz ISID’e destegi sürüyor olabilir. CHP’nin hafta sonu açikladigi ISID raporu, bu destegin devam ettigini kanitlar nitelikte.
ISID yanlisi çevreler, Suriye Devlet Baskani Esed’i devirme planlarinin basarisiz kaldigini görmekle birlikte ülke içinde bu örgüte karsi önlemlerin en az düzeyde tutulmasini saglayacak yeterli bir nüfuza sahip olabilirler.
Nihayetinde, ne yazik ki, bu yüze göze bulastirilan iç ve dis politika meseleleri, Türkiye’de siddeti daha da tirmandirip, bir iç savas riskine yol açabilir.
————————————
Zaman-12 Agustos
Lale Kemal