Ekonomide kirmizi alarm

Türkiye, 2003’ten sonra bir dönem çok hizli büyüdü. Milli gelir artti. Bu durum alim gücünü artirdi, hizmetlerin çesitlenmesi ve halka ulasmasi yoluyla yaygin bir memnuniyet yaratti. 2002 yilinda bu ülkede kisi basina gelir 3 bin 492 dolardi. 2014’te 10 bin 404 dolara yükseldi. Ancak büyüme, sürdürülebilir oldugu takdirde yarattigi olumlu etkileri artirip devam edebilir.
Ne yazik ki Türk ekonomisinin büyümesinin sürdürülebilirlik sartlari çok önemsenmedi. Ekonomik canlilik, iç talep körüklenerek ve insaat sektörüne dayanarak saglandi. Büyüme, 2010 ve 2011’deki yüzde 9’dan, 2014 yilinda yüzde 3’ün altina düstü. Türkiye’de milli gelir 2013 yilinda 822 milyar dolar, kisi basina gelir 10 bin 823 dolar düzeyindeydi. 2014 yilinda milli gelir 800,1 milyar dolara geriledi; kisi basina gelir de 10 bin 404 dolara düstü. 2015 verileri, milli gelirin 792 milyar dolara, kisi basi gelirin de 10 bin 153 dolara geriledigini gösteriyor. Türk Lirasi’nin Amerikan Dolari karsisinda erimesi dikkate alindiginda milli gelirin 700 milyar dolar civarina, kisi basi gelirin de 9 bin dolarin altina indigi görülüyor.
‘Orta gelir tuzagi’ndan çikamadigimiz gibi daha da asagiya kayiyoruz. Türk Lirasi, dolar karsisinda Mayis 2013’ten bu yana yüzde 40’in üzerinde deger kaybetti.
Bu, ekonomik büyüme beklentilerinin gerilemesi demek. Söz konusu kaybin nasil durdurulacagi konusunda hükümetin net bir görüsü yok. Yapilmasi gereken yapisal reformlar, tüm iç ve dis uyarilara ragmen yapilmadi. Ölçülen tüketici güven orani son 5 yilin en düsük seviyesine düserken, issizlik yüzde 11 ile son 5 yilin en yüksek düzeyine çikti. Büyüyemeyen ekonomide Türk Lirasi’nin serbest düsüsü durdurulamadigi takdirde Türkiye dünyanin en büyük ilk 20 ekonomisini kapsayan G20 ülkeleri arasinda kalamayacak.
Ekonomideki gerilemenin siyasal istikrari olumsuz etkilemedigi söylenemez. Buna ragmen siyasal çekismeler, güç oyunlari, iktidari birakmamak için yapilan zorlamalar ekonomiyi daha da kirilgan hale getiriyor. Saglayamadigimiz ulusal birlik, ekonomik belirsizlikle birlesince yitirilen 2015’e 2016’yi da ekleyecek gibi görünüyor.
Ekonomik büyüme için gerekli uluslararasi para kaynaklari (likidite) hâlâ bulunabiliyor. Ama Cumhurbaskani’nin önemsedigi ticaret ve insaat gibi sektörler likidite sikintisi çekmesin diye önledigi faiz artirimi nedeniyle bu paranin cezbedilmesi zorlasiyor. Petrol fiyatlarindaki düsüsten de yararlanilamiyor.
Uzmanlarin israrla vurguladigi ekonomik ve hukuki reformlarin yapilmasi ve katma degeri daha yüksek ürünleri üretecek sektörlerin gelistirilmesi savsaklandigi sürece Türkiye ekonomisi düze çikamayacak. Bu gerçegi hükümet ve hemen herkes görmesine ragmen gerekli ve giderek acillik kazanan adimlar atilmiyor.
Yönetimin, kolay paranin siyaset ve ekonomik getirilerine bel baglamasi, yarginin, ordunun hatta Meclis’in etkisini en aza indiren bir baskanlik sisteminin hayata geçirilmek istenmesi Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gelecegini tehdit ediyor.
Bu gerçekleri görmemeleri için gözlere, akillara ve vicdanlara ne oldu?
—————————————–
Bugün-23 Agustos
Dogu Ergil