Kaybetme Korkusu

Elestiri, yüze tutulan bir ayna gibidir. Insanlar ve toplumlar ancak elestiri ile kendilerini taniyabilir.
Bireyler elestiriye kapatilirlarsa, baska bir gözle kendilerinin eylemlerini degerlendiremez. Dolayisiyla da ne hayatlarini düzeltebilir ne de gelisebilirler. Kisi ve toplumlar elestiri aynasindaki görüntülerini sevmeyip aynayi kirarlarsa ne hatalarini düzeltebilir ne de daha iyi olabilirler. O yüzden elestiri ve muhalefet; bireylerin, toplumlarin ve rejimin olmazsa olmazidir. Simdi eger bir otorite, elestiriyi ve muhalefeti engellemeye çalisiyorsa iki seyi yapiyor demektir. Birincisi kendi varligina yönelik her türlü ihtar ve düzeltme imkânini yok ediyordur ki bu kendisini mutlaklastirmak, elestiriye kapatmak ve ayni zamanda degismez kilmak çabasidir. Demokrasinin ruhu ve lafziyla hiç uymayan bir seydir. Yapilmis olan bir sürü haksizlik, usulsüzlük ve yolsuzlugun üstü örtülmeye çalisiliyor demektir. Neresinden bakarsaniz bakin çok sakincali ve sistemin sürdürülebilirligini engelleyen bir durumdur. Sistem kendini bu sekilde sürdüremez. Gelinen noktada kendini gelistiremeyen ve dönüstüremeyen tüm sistemler çöker ve biriken öfke seli büyüyerek etrafi tahrip eder. Simdi bunu görmeyen ve mutlak iktidar arayan bütün güçler ve gruplar eninde sonunda bu öfke selinin altinda kalacaktir. Bugün iktidar çevrelerinde degismezlik ve elestirilmezlik konusundaki israr pervasizlik boyutuna varmistir. Güç ve iktidari kaybetme korkusundan kaynaklanmaktadir bu. Demokrasinin ilkelerini çigneyerek; elestirinin önü kapatilip, muhalefet susturulmaya çalisiliyor.
Bugün basin gruplarina da sürekli baski yapiliyor. Is dünyasindan sanat dünyasina kadar her alanda hakim bu yildirma çabalari. Insanlarin isten çikarilmasi bunun bir göstergesi. Is dünyasi da böyle. Türkiye’de is dünyasi sürekli devlet ile is yaparak palazlandigi ve varligini bu yolla sürdürdügü için koca koca holdinglerin gelecegi bir kisinin iki dudaginin arasinda.
AK Parti son seçimde tek basina iktidar olma sansini kaçirdi. Bunu tekrar yakalayabilmek için HDP’yi baraj altinda birakmaya çalisti. Siddetin yeniden baslatilip, tirmandirilmasi yöntemi sinandi. Hatta bu yöntemin tutmasindan hayli endise ettik. Fakat çok ilginçtir ki tutmadi. Anket sirketlerinin yapmis oldugu arastirmalar sonucunda vatandas yüzde 10 gibi bir farkla Erdogan, Davutoglu ve AK Parti üçlüsünün siddetin baslatilip tirmandirilmasinda Demirtas, HDP ve PKK üçlüsünden daha fazla sorumlu oldugunu söylüyor. Toplum bunu anladi ve AK Parti taktik degistirdi. Bu sefer AK Parti, MHP’nin oylarindan yontarak seçimde tek basina iktidar olmasina yetecek kadar oy cezbetmeye çalisiyor. Yani simdiki taktik MHP’nin yontulmasi. Ama dikkat ederseniz bu stratejide AK Parti’nin hatalarindan arinmasi, yapilmis olan bir takim yolsuzluklarin ve usulsüzlüklerin giderilmesi, liyakate dayanan kadrolarin is basina getirilmesi türünde bir çaba yok. Bu nedenle seçimde istedigini elde edemezse, seçimin sartlarini degistirme ya da erteleme yoluna gidilebilir. Bir baska kompozisyonda AK Parti agirlikli bir hükümetle devam da düsünülebilir. AK Parti’nin seçimde aradigini bulamayacagina yönelik bir izlenim daha yogun. Toplumumuz buna kanmayacaktir. Kendisini AK Partili hisseden ve hiçbir elestiriyi kabul etmeyen çekirdek kadro ne olursa olsun etkilenmiyor ve o kesin AK Parti’den kopma mümkündür. Ne yazik ki bugün AK Parti’nin seçim gündemi Türkiye’nin gerçek gündemi ile örtüsmemektedir.
———————————–
Zaman-2 Eylül
Dogu Ergil