Bu yaziyi bir Kürt olarak yaziyorum
Doguda dogdum. 18 yasima kadar orada yasadim. Rahmetli babamin keyifli günlerinde o çok güzel sesiyle söyledigi Kürtçe türküler hâlâ kulagimda.
Fakat hayatimin hiç bir döneminde etnik bir aidiyet hissetmedim. Sanirim bunda inanç aidiyetimin kuvvetli olmasinin etkisi çok büyüktü. Çünkü inancin birlestirici olacagini düsünüyordum.
Bu yazi istisna
Anladim ki inanç da etnik köken kadar ayristirici bir isleve sahipmis. Çok sükür, inanci yegane birlik unsuru sayan anlayistan da kurtuldum.
Son bes yildir yasadiklarim, gördüklerim sunu anlamam sebep oldu: Inanç da, etnik köken gibi, toplumsal ve kisisel iliskilerde belirleyici bir fonksiyona sahip degil.
Asil mesele insan olabilmektir. Kürtlerle, Türklerle, Araplarla, Müslümanlarla degil, hangi dinden, hangi inançtan, hangi mezhepten, hangi ideolojiden olursa olsun iyi insanlarla bir arada yasamayi tercih ediyorum. Toplumsal iliskilerde liyakatin ve dürüstlügün belirleyici olmasini savunuyorum.
Bu nedenle yazilarimda kimligi öne çikaran, onu temel alan yorumlardan özenle kaçiniyorum.
Bu yazi istisna. Bugün size, bir Kürt olarak yaziyorum.
Ülkeyi onlara terk mi edecegiz?
Son dönemde kimi yazarlardan, gazetecilerden, aydinlardan siklikla söyle sözler duyuyorum: ‘Kürtler duygusal olarak ülkeden kopuyor.’
Ülke on yillardir kifayetsiz, çikarci, çatismadan ve kavgadan beslenen siyasetçiler tarafindan yönetiliyor. Toplumu birbirine düsman ederek iktidarlarini sürdürüyorlar.
Demokratik terbiyeden yoksun bu siyasetçiler insan gibi yasamamiza müsaade etmiyor. Huzurumuzu kaçiriyor. Iktidarlari için çocuklarimizi öldürüyor.
Ne yapacagiz böyle bir durumda? Ülkemizi, evimizi, dogup büyüdügümüz yuvamizi bu despotlara terk mi edecegiz?
Onlar bize huzur vermiyor diye ülkemizden mi kopacagiz? Onurumuzu kiriyorlar, çocuklarimizi öldürüyorlar diye ‘Lanet olsun, alin sizin olsun’ deyip ülkeyi onlara terk mi edecegiz?
Istanbul’da, Izmir’de, Mersin’de, Adana’da, Bursa’da yasayan milyonlarca Kürt var. Iktidarlar ve onlarin soytarisi olmus üç-bes kendini bilmez istedi diye evimizden mi çikacagiz?
Her millet bir özelligiyle ön plana çikar.
Mesela ‘Almanlar’ denildiginde akla disiplin gelir. ‘Ingilizler’ denildiginde akla ince espri gelir. ‘Kürtler’ denildiginde de akla onur, yigitlik gelir.
Hayati, onuru için mücadeleyle geçmis insanlar için böyle düsünmek, kendini bilmezliktir. Kürtler bu ülkenin her karis topraginda var. Bu ülkenin her noktasinda onlarin kani, onlarin emegi var.
Duygusal olarak kopan Kürtler degil
Duygusal olarak kopmasi gereken birileri varsa Kürtler degil, yillardir bu ülkede her dönem toplumun farkli bir kesimini düsman ilan eden devlet yöneticileridir. Bu ülkeyi çöplüge çevirip bizi bu sartlarda yasamaya mecbur edenlerdir. Buna çanak tutanlardir. Olup biteni görmezden gelen, mesleginin hakkini vermeyen gazeteciler, yazarlar, kanaat önderleridir. Isini yapmayan yargi mensuplaridir.
Eger duygusal kopus yasamasi gerekenler varsa onlar Kürtler degil, toplumun bütün kesimlerine haysiyetli bir yasam olanagi sunmayanlardir. Faili meçhul cinayetlerle, iskencelerle; insanlari köylerini, evlerini terke zorlayanlardir. Bu insanliktan uzak muameleye suskunluguyla ortak olanlardir. Beypazari’nda Trabzon’da, Rize’de, Istanbul’da, Ankara’da, Nevsehir’de ve daha birçok ilde hiçbir günahi, suçu olmayan garibanlara insanlik disi muamelede bulunanlardir. Kürtçe konusuyor diye o genci öldürenler ve bu cinayete insan gibi tepki vermeyenlerdir.
Eger duygusal olarak kopmasi gereken birileri varsa, onlarca yildir sirf iktidar hirsi için bu ülkenin evlatlarini birbirine kirdiranlardir.
Benim gördügüm duygusal olarak kopan Kürtler degil. Maddi durumu iyi olan herkes, kapagi Bati ülkelerine atma plani yapiyor.
Hastalikli kafalar
Mesele sadece bu degil.
Kimileri de PKK’nin cinayetlerinden bütün Kürtleri suçlu tutuyor. Fasizan duygularini her ortamda belli ediyorlar. Kimisi Beypazari’nda gariban esnafa saldirarak belli ediyor. Kimisi ögretim görevlisi olarak yaptigi konusmalarla bu fasizan ruha katki sagliyor. Kimi memurlar, mesai arkadaslarina psikolojik baski kuruyor.
Genel itibarla, PKK’nin yaptiklarina hiç bir katkisi olmayanlar suçlaniyor.
Üstelik o kadar akil fukaraligi içindeler ki böyle yaparak PKK’nin ekmegine yag sürdüklerini de anlamiyorlar.
Biliyoruz ki bu tür fasizan ruh tasiyanlarin sayisi bu toplumda çok degil. Gene de sesleri çok çikiyor.
Kaldi ki ülkenin içinde bulundugu siddet sarmalindan utanmasi gereken biri varsa onlar Kürtler degil, PKK’yi var eden iktidarlardir. Bu sorunun büyümesinin sorumlusu Kürtler degil, bu ülkenin çocuklarina onurlu, haysiyetli, özgür, esit bir hayat sunamayanlardir.
30 yildir ‘Mücadele ediyoruz’ diyerek, yaptiklariyla PKK’nin degirmenine su tasiyan, garibanlari zorla PKK’nin yanina iten hastalikli kafalardir.
Eger daga çikan çocuklar hainse, teröristse suç Kürtlerde degil, bu çocuklara iyi bir egitim, is, huzurlu bir yasam sunamayan kifayetsiz yöneticilerdedir. Tek bir gün kendi vatandasina ‘Senin derdin ne? Ne istiyorsun, niçin huzursuzsun?’ diye sormadan kaba kuvvetle, iskenceyle, öldürerek sorunu çözmeye çalisanlarindir. Hem egitimsiz, hem issiz birakip üstelik bir de onuruyla oynadigi insanlara üstünkörü ‘Silah birakin’ demekten baska hiç bir çözüm üretemeyen akilsizlarindir.
Metropol arastirma sirketinin son anket çalismasinda, ‘PKK silah birakmali’ diyen HDP’lilerin orani yüzde 84.2. Bu tabloya göre siyaset gelistiremeyenlerindir.
Kürtler degil, ülke elden gidiyor
Bu ülkeye eninde sonunda esitlik, özgürlük ve baris gelecek. Ve tüm bu belalara sebep olanlar bu ülkede yasamaya utanacaklar. Insanlarin içine çikacak yüz bulamayacaklar.
Inanmiyorsaniz dünya tarihine bir bakin.
Kendi halkina zulüm eden hangi iktidar, hangi zihniyet ilelebet varligini sürdürmüs ki bunlar da sürdürebilsin? Kendi halkinin özgürlügünü, en dogal insan haklarini elinden alip üstelik bir de onlarin üzerinde terör estiren hangi yönetici ayakta kalmis ki bunlar da kalsin? Bu ülkenin çocuklarinin canini iktidarinin malzemesi yapan hangi siyasetçi rezil olmadan gitmis ki bunlar da öyle gitmesin?
Ve bu siyasetçilerin insanlik disi politikalarina ortak olan, destekte bulunan kimler hayatlarini utanç içinde geçirmemisler ki günümüz iktidar yandaslari geçirmesin?
‘Kürtler duygusal olarak kopuyor’ diyenler sunu söyleyebilirim: Kürtler degil, ülke elden gidiyor. Ülke sadece Kürtler için degil hepimiz için yasanmaz hale getiriliyor.
Levent Gültekin