Makale

Yüzünde tebessüm eksik olmayan ‘çinar’

‘Artik anlasiliyor ki; ülkeme demokrasinin geldigini göremeden ayrilacagim bu dünyadan.’

Neydi 88 yasinda bir duayene, bunu hissettiren?

‘Hayal ettigim ülke bu degildi’ demisti, son yazilarinin birinde.

Demokrasi ve özgürlük hayal etmek… Istemek… Arzulamak…

Bizler için, çocuklarimiz için, torunlarimiz için, yarinlarimiz için…

Su siralar ne kadar da yabancisi oldugumuz iki kelime; ‘demokrasi, özgürlük’.

Bir ömür onun mücadelesini vermek. Adim adim o ‘yarali devi ayaklarinin üstüne koyabilmek için kusak kusak o devi sirtinda’ tasimak.

Tipki, yazisinda bahsettigi o dev gibi yaraliydi. ‘Torunlarimiza birakmayi hayal ettigimiz ülke bu degildi’ demisti.

Ülkenin çildirmis hâlini görüp, ‘Gene de bir hayal kirikligi yasamiyorum’ diyebilmisti. ‘Hayallerinizden, ümitlerinizden, mücadelenizden vazgeçmeyin’ cümlesini kurabilmisti.

Iyilesecegi umuduyla, inancini hiç kaybetmemisti. Nefes almanin bile zorlastigi bugünlerde, bu cümleleri kurabilecek, ‘dev’ bir ‘çinardi’ o.

‘Tebessümlerin çogalmasi da elbet bir gün kurtarir bu ülkeyi’ diyen Çetin Altan’di o.

O, ‘bizim kahramanimiz Ahmet Altan’in’ babasiydi. Hayata gözlerini yumarken bile ‘enseyi karartmamisti’.

Giden bir babanin, dedenin ardindan, arkada kalanlara, nasil bir teselli cümlesi kurulur, dogrusu bilemiyorum.

Ahmet Altan hatirlayacaktir: 2010’un ocak ayinda, henüz dünyaya gözlerini açmis oglum, hastanede yasama tutunma mücadelesi verirken beni teselli etmisti; ‘Hiç merak etme, üzülme Allah yardim edecek, ogluna bir sey olmayacak. Sen inançli birisin.’

Ne kadar da içimi rahatlatmisti bu cümle. ‘Inançsiz’ oldugunu söyleyen bir isimden duymus olsam bile…

Dedim ya, gidenin arkasindan kalanlara ne denir bilemiyorum. Aslinda yasadigim, teselli edeyim derken, üzerim korkusu.

Ama…

Ahmet abi ve ailesi bilmeli ki Çetin Altan, ötelerde ‘çogalttigi tebessümlerle’, onlari bekliyor olacak.

Yok olus degil bu. Rabbe yürüme, gerçek sevgiliye… Tebessümlerin eksik olmayacagi, ‘ebedi özgürlüge’ kanat çirpma…

Hayatima çok sonralari girdi Altan ailesi. Ahmet Abi, Mehmet Altan, Kerem, Ali Abaday, Sanem ve Ibrahim… Ailem kadar yakin hissettim onlari.

Ve her birini tanidikça, o ‘çinara’, Çetin Altan’a hayranligim bir kat daha artti.

Ahmet Abiden, babasinin darbeler sonrasi hapis hayatini, 1. Ordu anilarini dinledim. Kerem ve Ali’den ‘kahramanlari’ dedelerini… Ibrahim’den bir aileyi koca bir ‘çinar’ gibi nasil toparladigini.

Neden mi bu yazi?

Altanlar için degil.

Çetin Altan’i demokrasiyi göremeden, ‘yarali bir dev’ olarak aramizdan ayrilmak zorunda biraktik. Utandim… Sadece kendi adima degil, koca bir ‘Müslümanim, dindarim’ diyen kitle adina…

‘Dindardik’, hak yemeyecektik. Hz. Ömer’in adaletinin temsilcisiydik. Bir kurt, kenar-i Dicle’de aparsa bir koyunu, adli ilahinin bizden onun hesabini soracagini söylüyorduk. Bir lokma bir hirkaydi amacimiz. Peygamber yoluydu davamiz. Demokrasi, hak, özgürlük, adalet diyorduk. Büyük büyük laflar ediyorduk.

Dünümüz de bugünümüz de ortada. Iktidar, yasadigimiz, yasattiklarimiz, simdiki kirlenmis hâlimiz.

Rüsvet, hirsizlik, yolsuzluk, ayakkabi kutusuna sattigimiz ‘davamiz’. Baski, zulüm, hapse tikmalar… Kisacasi son yillarda yaptiklarimiz. Ülkeyi getirdigimiz durum.

Aglanacak ve utanilacak hâl bizimkisi. Bosa geçen koca 13 yil.

Çetin Altan, yine de büyüklük göstermis. Yarinlardan ümitle söz etmis. ‘Dindar ve Müslümanim’ diyenlerin kirlenmisligini görmesine ragmen. ‘Çaliyor ama çalisiyor’ diyen Müslümana ragmen…

Düsünüyorum da… Acaba kaç kisinin ‘inancina’, ‘inançsizligina’ neden olduk, bu kirlenmis hâlimizle. Ötede, Allah huzurunda isimiz gerçekten zor.

Çetin Altan, o yazisinda aslinda bizi bize anlatiyordu. Ayna tutuyordu. Tabii anlayana…

Güle güle koca çinar…

Rabbim kendisine rahmet ve merhamet etsin. Basiniz sagolsun Ahmet, Mehmet abi ve tüm Altan ailesi.

(Yüksek Güvenlikli Silivri Cezaevi)

[email protected]

——————————————

Taraf-8 Kasim

Mehmet Baransu

Back to top button