HAK-PAR, PSK Kongreleri ve tartismalar üzerine
Son zamanlarda özellikle sosyal medyada PSK 10.Kongresi ile HAK-PAR 6.Kongresi üzerinden pek çok tartisma yapilmakta, farkli degerlendirmeler ve görüsler ileri sürülmektedir.
Bir dizi yanlisi, çarpitmayi da içeren bu görüslerin bir kisminin, sürecin içinde olmayan, meseleyi uzaktan izleyen pek çok yol arkadaslarimizi da etkileme amaçli, bilinçli bir manipülasyon oldugunu düsünüyor, bu nedenle kamuoyumuzu bilgilendirmek üzere kimi noktalara dikkat çekmek istiyorum.
Öncelikle PSK10. Kongresi’nin aldigi karari ve kimi kadrolara yöneltilen ‘Kongre kararlarina uymadi’ konusundaki manipülasyonu incelemekte yarar var.
Bilindigi gibi PSK 10.Kongresi yaklasik 20 yildir gündeminde olan bir konuda adim atti ve nihayet legallesme karari aldi.
Kongrede ilegalitenin devamini, o olmaz ise ‘uyuyan hücreler’ birakarak kismen legallesilmesi gibi önerileri savunanlar olsa da, Kongre bu görüsleri benimsemedi ve net bir biçimde legallesme karari aldi. 6.Kongre kararin özü PSK nin legallesmesidir.
Legallesmenin nasil gerçeklesecegi, hangi yolun izlenecegi konusunda da farkli görüsler ve öneriler ortaya kondu.
Kimi delegeler ülke içinde PSK ile özdeslesmis bir legal parti olan HAK-PAR’a zarar verilmemesi gerektigini, HAK-PAR ile bütünlesmenin esas alinmasini, PSK kurucusu Sayin Kemal Burkay’in basinda oldugu HAK-PAR ile bütünlesmenin kolay ve sorunsuz, firesiz ve bütünlüklü olarak legallesme için tarihi bir firsat oldugunu; PSK’nin Diyarbakir’a gelerek kitlesel bir açiklama yapmasini ‘artik ilegaliteyi sonlandirdigini, politik faaliyetlerini bundan sonra HAK-PAR da devam edecegini’ açiklamasini önerdiler.
Kimi delegeler ise özellikle genç arkadaslar PSK nin kendi adiyla legale çikmasi gerektigini savundular.
Etkili bir arkadas da israrla ‘Legallesme kisilere indirgenemez, Bizim için Kürdistani degerler kirmizi çizgidir. Legallesme Kurdistani degerler üzerine insa edilmelidir’ gibi bir görüs ileri sürdü.
Bu ‘Kürdistani degerler’ talebini isme indirgeyen karar komisyonu bu tartismalari özetle su sekilde formüle etti,
1-PSK legallesecek 2- Legallesme HAK-PAR’A ZARAR VERILMEDEN YAPILACAK 3-öncelikli olarak Hak-Par ile BÜTÜNLESME esas alinacak, 4- HAK-PAR’dan adini degistirmesi ve KÜRDISTAN kelimesini eklemesi istenecek. 5-Hak-Par’in adini degistirmeyi kabul etmemesi halinde PSK kendi adiyla legallesmeyi gerçeklestirecek.
Bu legallesme süreci kirmadan dökmeden BÜTÜNLÜKLÜ olarak gerçeklestirilecek
6- Bu süreç 2 yil içinde tamamlanacak.
Burada dikkat edilirse kongre öncelikle HAK-PAR ile bütünlesmeyi hedeflemekte, HAK-PAR’a zarar verilmeden ve BÜTÜNLÜKLÜ olarak legallesmenin gerçeklesmesine vurgu yapmaktadir.
HAK-PAR isim degisikligi önerisini, önce Baskanlik kurulunda, il örgütlerinde ve nihayet Parti Meclisinde tartisti ve bu degisikligin ‘simdilik’ uygun olmadigina, partiye zarar verecegine karar verdi. Tabanin ve Parti Meclisi’nin ezici çogunlugu gibi ben de bu görüsteydim.
PSK Merkez Komitesi’nin, PSK’nin legallesmesini sadece HAK-PAR’in ismine alel acele ‘Kürdistan’ kelimesinin eklenmesine indirgemesi, onda kilitlemesi yanlisti.
Kongre neden farkli seçenekli bir karar almisti? Eger Kongre sadece HAK-PAR’in isminin degistirilmesine kilitlenseydi, kararini da ona göre, tek seçenekli olarak alirdi
Mevcut Merkez Komite, legallesme kararini hayat geçirirken yurt içinde Genel Sekreter yardimciligi yapmis, birkaç dönem MK üyeligine seçilmis olanlar da dahil, pek çok kadroyu sürece dahil etmedi. Disladi.
Bu konudaki israrin, Legal Partiye degil zarar vermek, onu felç etmek anlamina gelecegini görmedi.
Kimi arkadaslar ‘HAK-PAR biterse bitsin, asil olan PSK’dir’ diyor, kongre kararlarina ters bir tutum içinde davraniyordu. Oysa Kongre HAK-PAR’a zarar verilmemesi gerektigini altini israrla çizmisti.
Programi, söylemleri, günlük politikalari; tüm bildiri, afis, vb. propaganda materyallerinde Kürtçeyi kullanmasi ile, kadrolari ile HAK-PAR zaten bir Kürdistani partidir.
Dost da düsman da bunu böyle bilmesine ragmen, partinin adini degistirmek ‘Kürdistan’ kelimesini eklemek hangi somut yararlari saglayacak?
Bugün Türkiye’de kitlelerle bulusmak, örgütlenebilmek açisindan HAK-PAR gibi bir partinin bile önünde sayisiz engel varken, adini degistirmek, KÜRDISTAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PARTISI yapmak demek onu siradan bir misyon partisine dönüstürmek demekti.
O durumda HAK-PAR, sadece Diyarbakir’da faaliyet yürütebilecek bir sivil toplum örgütüne dönüsürdü.
KÜRDISTAN ismi ile Diyarbakir, Van gibi birkaç il disinda hemen hiçbir ilde tabela asmak, sokaklarda bildiri dagitmak, afis asmak ve ya her hangi bir etkinlik yapmak olanaksizdi.
En azindan bugün için kosullar bu sekildedir.
HAK-PAR’in kitle gücü, bu türden büyük bir yükü kaldirmaya yetmez.
Kürdistan’in kuzey illerinde, Kürtlerin yogun olarak yasadigi ve örgütlenmeyi hedefledigimiz metrepollerde kendi ayagimiza ket vurur, irkçi soven kesimlerin saldirilarini gögüsleyemeyiz. Bugün var olan pek çok örgütü ve üyeyi de yitiririz.
Henüz kosullarimiz buna elverisli degildir.
Biz örgütlenme çalismalarimizi, eylem ve etkinliklerimizi çok ama çok zor, az bir katilimla gerçeklestiriyoruz. Insanlari il veya ilçe yönetimlerine ikna etmekte, eylemlerimize katilimlarini, seçimlerde aday olarak çikmalarini saglamakta olagan üstü zorluklarla bogusuyoruz.
Bütün bunlari görmeden bu ISIM degisikliginin getirecegi sikintilari hesaplamadan ‘ben karar aldim, hemen olacak!’ demek mantikli bir tutum olmadigi gibi, HAK-PAR’a ZARAR VERILMEMESI yönündeki Kongre kararina da ters bir durumdur.
13 yil boyunca çok çesitli sikintilari asarak gelen, SEÇIMLERE girme hakkini elde edebilmis, 2 Kürt partisinden biri olan HAK-PAR’i bu duruma sokmaya kimsenin hakki yoktur.
Bildiginiz gibi bir partinin seçime girme hakki elde edebilmesi için en az 42 ilde ve o illerin ilçe ve beldelerinin yarisinda örgütlü olmasi gerekir. Biz mevcut halimizle bir daha bu kosullari yaratamayiz.
Önünde en az iki yil olan MK isteseydi acele etmeyebilir, Kongre kararlarina uygun, kirmadan dökmeden, ayrismalara yol açmadan makul bir yol bulunabilirdi. Bu konuda pek çok kez önerilerimizde oldu. Ancak dinleyen olmadi.
Tartismalarda iddia edildigi gibi kimse Kongre kararlarina, yani LEGALLESMEYE karsi bir tutum içinde olmadi. ‘Hayir ben kongrenin legallesme kararina karsiyim, ilegaliteyi sürdürecegim’ diyen de olmadi.
Tartismalar bu kararin uygulanmasi sirasinda ortaya çikan önceliklerle, zamanlamayla ilgiliydi.
10.Kongre iki seçenek ortaya koymustu: HAK-PAR isim degisikligi yaparak bu yükün altina girmeyi göze alirsa PSK örgütsel varligina son verecek ve ‘Kürdistan Hak ve Özgürlükler Partisi’ adiyla yola devam edecekti. Aksi halde PSK kendi adiyla, kendi programiyla kurulacakti.
Merkez komite bu süreci yönetmekle, HAKPAR’a zarar vermeden, ‘kirmadan dökmeden, bütünlüklü olarak’ gerçeklestirmekle sorumluydu.
Bu konuda bir sikinti olusmussa, ki olustugu ortadadir; sorumlusu Merkez komitedir.
Biz HAK-PAR’a zarar verilmeden PSK nin kurulmasinin mümkün oldugunu düsünerek 10. Kongre kararinin hayata geçmesi için çok çabaladik.
Ortak bir yol bulmak için pek çok girisimde bulunduk. Yurt içindeki yetkili arkadaslar bizi disladi. Çagrilarimiza kulak tikadi, bir araya gelip makul bir çözüm üretme önerilerimize sirtini döndü. Yapilan yazili protokollere dahi uymadi.
Rahmetli Fehmi Demir ve Necati Bayram’i Mesud Tek ile görüsmeye Avrupa’ya gönderdik. Önerilerimiz özetle sunlardi;
1-PSK kongresini toplayarak bu soruna bir çözüm bulsun. Sayet bu olmayacaksa;
2- HAK-PAR ve tüm PSKlilerin katilacagi genis bir konferans toplansin. Burada çikacak sonuçlara herkes saygili olsun. Sayet bu da olmayacaksa
3- Sürece bizi, disladiklarinizi da dahil edin, HAK-PAR’a zarar vermeden PSK yi birlikte kuralim.
Mesut Tek bu önerileri ‘arkadaslara götürecegim’ dedi. Ancak bir yanit verilmedigi gibi, sonuç da çikmadi.
Bu toplantiya ve yapilan somut önerilere Beko, Sidar, M.Ali ve Düzgün de sahittir.
Mesut Tek’in ülkeye dönüsü konusunda da yine HAK-PAR sürece dahil edilmedi.
HAK-PAR Baskanlik Kurulu sirf Tek’in gelis nedeniyle Diyarbakir’da toplandi.
Onu karsilamaya havaalanina gittik. Uçaktan iner inmez Fehmi Demir ve Abdullah Çelebi kendisini çiçekle karsiladi Basin toplantisina istirak ettik. Tüm bunlara pek çok arkadas sahittir.
Ayni gece, degerli Rusipilerimizden PIRO’nun ve Sidar’in girisimi ve çabasiyla, çözüm konusunda son bir umutla yeniden bir araya geldik. Fehmi Demir baskanliginda HAK-PAR Baskanlik kurulu ile Mesud Tek baskaliginda PSK MK üyelerinin bir kaçi
Konusmanin özeti ve en önemli kismi ‘mealen’ söyleydi; Mesud TEK, Piro’ya hitaben ‘ne görüsecegiz Piro? Görüsecek ne var? Arkadaslarin yeni bir önerisi yok. Herkes pozisyonunu koruyor. Biz kongre kararimizin geregini yapmak için buradayiz. Kimse bizden Kongre kararlarimizi uygulamamamizi bekleyemez.’ Dedi.
Biz de ‘Yarin PSK toplantisi yapacaksiniz. Biliyoruz ki PSK’li olmayanlar da davetli. Ama yine BIZI DAVET ETMIYOR, DISLIYORSUNUZ! Bizim hakkimizda sorusturma açtiniz ama henüz bir karar vermediniz. En azindan bize teblig etmediniz. Biz hala PSKliyiz. hukukumuz devam ediyor Bu toplantiya bizi, simdi davet edin, BIZ DE KATILALIM, ortak bir yol bulalim. HAK-PAR’a zarar vermeden, 30-40 kisi ayirarak PSK yi birlikte kuralim, Gerekirse biz de dahil, uygun görülen arkadaslar da katilir. PSK tabelasini Diyarbakir’da asar, bir süre faaliyet yürütürüz. Sayet kitleler PSK’ye akarsa, HAK-PAR’i kapatir PSK de bütünlesiriz, yok kitlesellesemezse PSK kongresini yapar, HAK-PAR’da devam ederiz,’ dedik. Ne var ki, MK’deki arkadaslar ‘Biz istedigimizi toplantiya alir istemedigimizi almayiz. Sizi toplantiya almak zorunda degiliz. Almayacagiz!’ dediler. Biz de ayrildik. Bu konusmalara PIRO, SIDAR dahil, pek çok arkadas sahittir.
Özcesi mevcut MK israrla bizi disladi. Uzlasma, sorunlari diyalogla çözme ve ortak akil olusturma kanallarini tikadi.
Bilerek, tasarlayarak, taammüden örgütü böldü.
Kimi kadrolari suçlamak, ‘kongre kararlarina Ortadoksca bagliymis gibi’ propaganda yapmak, gerçek niyetlerini gizlemek için bir paravan sadece
Nitekim sorunun güya ‘kongre kararlarina uymayanlar’ olmadigi da ortada.
Peki, bu kaosun nedeni nedir?
Benim tespitim, tüm MK üyeleri degilse de ‘birkaç kisinin’ niyeti ve çabasi, kontrol edemeyeceklerini düsündükleri örgütle ve arkadaslarla yollarini ayirma çabalaridir.
Bu ayrisma isteginin altinda ilkesel ve düsünsel bir neden degil, dar görüslülükle, acemilikle beslenen sahsi hesaplar oldugunu düsünüyorum Bu nedenle dolambaçli bir yol izlemektedirler.
Bunu açikça, nedenlerini ortaya koyarak, projelerini sunarak yapmak yerine, PSK ismini, mevcut olanaklarini sahiplenerek, kontrol edemeyecekleri kadrolari dislayarak, Kemal Burkay’i da kenara iterek yapmak istemektedirler.
Nitekim yurt içinde yaptiklari ‘PSK ‘toplantilarina PSK’li olmayanlari almakta, ama kendileri gibi düsünmediklerini bildikleri PSK üyelerini davet etmemekte, ‘seçerek’ yapmaktadirlar.
Bu bir ‘hizip’ hareketidir ve PSK yi temsil etmemektedir.
Asil sorun; bu hizbin, Kemal Burkay’a karsi tutumudur. ‘Yeni paradigma’larinin önünde Burkay’i engel olarak görmeleridir.
Facebook gibi paylasim sitelerinde ‘yeni’ ‘deneysiz’, PSK kültüründen uzak, ‘çabuk yönlendirilmeye müsait’ gençler eliyle yürütülen çirkin kampanyanin hedefi de Burkay’dir.
PSK camiasini derinden üzen bu kampanya ile Sayin Burkay’a akil vermeye, nasil PSK’li olunmasi gerektigi konusunda yön vermeye kalkan bu akli evvellere üzülmemek elde degil.
Kemal Burkay’i kendi hedefleri önünde engel olarak gören bu hizbin, PSK gibi alabildigine bilinçli bir kitleyi maniple etme çabasi bos bir çabadir
Bizim çirpinmalarimizin tek nedeni, hepimizin ortak degeri olan PSK ve yarattigi kurumlarin erozyona ugratilmamsidir.
Biz Kemal Burkay’i itibarsizlastirma çabalarina her zaman karsi olacagiz.
Kürdistan Sosyalist Partisi’ne bagli olan, onun yarattigi degerleri önemseyenler, bugüne dek serefle, onur duyarak, basimiz dik, yoldasi oldugumuz için ögündügümüz, eserleriyle büyüdügümüz, çocuklarimiza adini verdigimiz, dostun da düsmanin da saygi duydugu, Parti kurucusu ve fikri önderi, emektari Kemal Burkay’a ukalaca, haddini bilmezce saldirmanin,onu ucundan kösesinden itibarsizlastirmaya çalismanin; PSK nin yurt içinde bin bir emekle ayakta tuttugu tek kurumu, HAK-PAR’i çökertmeye çalismanin ne anlama geldigini dönüp düsünmeleri gerekir.
Bunun PSK lilikle, Kongre kararlarina baglilikla, IYI NIYETLE bir ilgisi yoktur.
Elbet partilerde fikir ayriliklari olabilir, kimi arkadaslar farkli bir çizgiyle, yürüyüsle, yeni ittifaklarla yol almak isteyebilir. Bunun için Kemal Burkay ve onu gibi düsünen bizleri, kimi arkadaslarin ifadesiyle ‘müritleri’ engel olarak görebilir.
Bu gayet dogaldir.
Ancak bunun yolu manipülasyon, çarpitma ile yol almak degil, yüreklice, net olarak ortaya çikip fikrini söylemektir. Parti tabaninda veya kongresinde bu konulari tartismaktir.
Aksine, bu tutumu sürdürenler sadece kendilerini yipratirlar.
HAKPAR 6. Kongresi hakkinda birkaç söz;
HAK-PAR, PSK kadrolari ile farkli geleneklerden gelen kadrolarin bulustugu bir birlik projesi olarak 2002 de dogdu. Farkli geleneklerden gelen bu kadrolarin zaman içinde, aradaki yapay duvarlari kaldirarak, önyargilari yikarak, pratik mücadele içinde kaynasarak yeni bir HAK-PAR kimligi olusturacagi düsünüldü.13 yil içinde önemli mesafeler de alindi.
HAK-PAR kurulurken toplanan PSK merkez komitesi, HAK-PAR’in iç islerine kesinlikle müdahale etmeme tutumunu benimsedi.
PSK ile HAK-PAR politikalari zaten ayni idi. HAK-PAR üst yöneticilerin önemli bir kesimi de zaten PSK Merkez Komitesi üyeleriydi. Ülke içinde çalisan kadrolara talimatla müdahale etmenin yanlis olacagi ortadaydi.
Iç içe geçmis bu yapida, PSK li kadrolar legal partide tamamen kendi inisiyatifleriyle hareket ettiler.
PSK hiçbir zaman ‘sen surada il baskani olacaksin’, ‘sen merkezde görev alacaksin’, ‘sen genel baskan olacaksin’ diye bir karar almadi.
PSK, bu tutumunu iki kez bozdu. Iki müdahaleye de Bayram Bozyel’in genel baskanlik sürecinde ortaya çikardigi fiili durumlar neden oldu.Yani önce Bozyel aday oldugunu açikladi.PSK içinde tartismalar neden oldu sonra toplanan MK.tutum almak zorunda kaldi.
Ilkinde, Bayram Bozyel’in yakin çalisma arkadaslarinin ve MK’nin bilgisi disinda Genel baskan adayi oldugunu ilan etmesi ile ortaya çikan fiili durumdu.
Bu müdahale Sertaç Bucak’in seçilmesiyle ve parti içinde büyük bir depremin yasanmasiyla sonuçlandi.
MK ancak fiili durum olustuktan sonra PSK üyelerine müdahale etmek zorunda kalmisti.
Ikinci durumda da HAK-PAR’in 6. Kongresi’nde PSK Merkez Komitesinin toplanip ‘Bizim adayimiz Bozyel’dir’ diye karar aldigini sanmiyorum. O da tipki önceki gibi, henüz MK toplanmadan, Bozyel, Istanbul’da katildigi bir toplantida genel baskanlik için adayligini açiklamasindan sonra olusan fiili durumla gerçeklesmistir.
En azindan bize ulasan bilgiler bu yöndedir.
Elbette iki arkadasimizin da aday olmasi onlarin hakkidir.
Fehmi Demir’in adayligini açiklamasindan çok sonra Bozyel aday oldugunu ilan etmistir.
Fiili bir durum yaratan Bozyel, adaylik çalismasini ‘ben PSK’nin adayiyim’ diyerek, PSK MK’si ve Genel sekreterini de bu sürece dahil ederek sürdürmüstür.
Her parti kongresi, geçmisin muhasebesinin yapildigi, düsünce ve önerilerin kararlara dönüstügü, partinin bir sonraki kongreye kadar izleyecegi siyasetin genel çerçevesinin çizildigi ve yeni bir yönetimin olustugu süreçlerdir.
HAK-PAR’da bu güne dek 6.Kongre gerçeklestirdi.
Abdulmelik Firat, Sertaç Bucak, Bayram Bozyel, Kemal Burkay ve nihayet yakin zamanda yitirdigimiz Fehmi Demir genel baskanligi üstlendiler.
Partilerde üyeler önerilerini kongrelere tasir, tartistirir ve sonuçlandirir, sorunlarini kongrelerde çözümler. Istedigi olursa ne ala, olmaz ise küsüp kenara çekilmez, karsitlik yapmaz, zarar vermez; muhalefet eder, gelecek kongreye kadar hem görev ve sorumluluklarini yerine getirir, hem de düsünce ve önerilerinin hayat bulmasi için daha çok çalisir.
Önemli olan partide tartisma, muhalefet etme, düsüncelerini özgürce ifade etme, aday olma, seçme ve seçilme kanallarinin açik olmasidir.
HAK-PAR bu konuda rüstünü ispatlamis, demokratik bir partidir.
6.Kongrede yasanan kutuplasmanin ve ortaya çikan sorunlarin nedeni Kemal Burkay’in ‘müdahalesi’ degil, PSK Merkez Komitesi’nin HAK-PAR’a müdahale etmesidir.
Aday çikararak, Kongre kararini sadece isim degisikligine indirgeyerek HAK-PAR’a dikte etmeye kalkismasidir.
Kemal Burkay’in aday olmayacaginin netlesmesi üzerine, Fehmi Demir’i aday gösterdigi yönündeki propaganda ise tamamen bir çarpitmadir.
Yine, bir genel baskanin bir arkadasimizi aday gösterme hakki olsa bile, Burkay’in bunu yapmadigini pek kez yazdik, çesitli platformlarda dile getirdik.
Ancak Kürtçe atasözünde oldugu gibi ‘çiranin köre, davulun sagira faydasi yoktur.’
Burkay, son PM toplantisini bitirip odasina gittiginde odasina dolusan ve kendisinin aday olmasi konusunda israrci olanlari reddetti. ‘Ben aday degilim, olmayacagim. Içinizden birisi aday olsun ben arkasinda dururum, çalismalara yine destek olurum,’ dedi. O odada bulunan ve bulunmayan pek çok arkadasin ismini saydi.
Orada bulunanlarin bir kismi ‘Fehmi Demir aday olabilir’ dedi. Bir kismi baska arkadaslari önerdi.
O odada bulunanlar ‘Fehmi arkadas, sen de Sertaç gibi son anda aday oldugunu açiklamaya kalkma. Adaysan çik adayligini açikla, PM üyelerine ve Il baskanlarina aday oldugunu söyle, destek iste. Destek bulursan aday ol. Biz de seni destekleriz’ dedi.
Fehmi Demir’in adayligi bu sekilde olmustur.
Çok sonra Bayram Bozyel adayligini açiklamistir. PSK onu kendi adayi olarak lanse etmistir.
Daha sonra da ‘iki aday da çekilsin, benim adayligimda uzlasilsin’ diyerek Celal Baykara aday olmustur.
Birkaç arkadas da kongre ya birkaç saat kala ‘Kemal Burkay müdahale etsin, üç aday da çekilsin Alaattin abi olsun’diye kulis yapmistir.
Burkay “Ben hem sosyalist, hem demokrat bir adamim, diktatör degilim, bu parti de demokratik bir parti. Kimseye adayliktan çekil diyemem; yetkili olan kongredir, o kimi seçerse saygili oluruz, demokratik islerlik budur, ‘demistir.
Kendini ‘üst akil’ olarak görenlerin Genel baskan Kemal Burkay’a gidip ‘bir çözüm bulduk, uygulayin, ‘ demesi de ayri bir garip olaydir.
Kemal Burkay, Genel baskan olarak parti tabanindan, dostlarindan, yöneticilerinden gelen talepleri dinledi, il baskanlarini topladi, onlarin önerilerini aldi, aday olan 3 arkadas ile görüstü. Fehmi Demir ‘HAK-PAR gelenegi Genel baskanin PM listesini yapmasidir. Liste ortak olur, baskanlar yarisir. Yine öyle olmalidir’ dedi.
Bayram Bozyel ise ‘blok liste ile seçime gidelim, her aday uyumlu çalisacagi kisilerle seçime gitsin, bizim önerimiz budur. Ancak kongre çarsaf liste derse biz ona da variz. ‘dedi. Kongrede, üç adayin (Fehmi Demir, Bayram Bozyel ve Celal Baykara) ortak imzasiyla blok liste önerisi divana ulasmasindan sonra seçim hazirligi yapildi.
Bayram Bozyel ve MK üyelerinin kongreden önce, Evkuran Otel’de delegelerle görüserek kendi listesini hazirladigina taniklik edecek yüzlerce insan vardir.
Fehmi Demir’in listesini ise Kemal Burkay degil, Fehmi arkadasin talebi üzerine Kongrede ‘blok liste’ karari alindiktan sonra bir grup arkadasla ayaküstü kongre salonuna yakin bir Kafede biz yaptik.
Kemal Abi daha önce kendisi görevdeyken kimi dostlara, arkadaslara kongreye katilin, görev alin önerileri olmustu elbet.
Olumlu yanit veren birkaç kisiyi de not ettigini biliyoruz. Kongre öncesi daha güçlü bir Parti Meclisi olusturmak için çabalamak, uygun buldugu kisileri görev almaya ikna etmek, önermek her genel baskanin dogal görevidir.
Biz bu notlari kendisinden istedigimizde, ‘Yanimda size verebilecegim not yok; kendi listenizi kendiniz hazirlayin,’ dedi.
Biz de kafede listeyi hazirladik. Bu duruma da sahit olan onlarca arkadas var.
Kimi arkadaslarin bu konuda da Kemal Burkay’i suçlamasi tamamen bir manipülasyondur.
Kaldi ki bir genel baskanin, kendi partisi kongreye giderken liste hazirlamasi da yerden göge kadar hakkidir. Mesrudur.
Gerçegi ters yüz ederek, çarpitarak varilacak saglikli bir yer yoktur.
Sonuçta Kongrede tüm adaylar ve delegeler konustular, görüslerini, önerilerini, varsa elestirilerini dile getirdiler ve oy istediler. Celal Baykara’nin çekilmesinden sonra Bayram Bozyel ve Fehmi Demir yaristi.
Tamamen demokratik bir olgunluk içinde geçen kongreyi Fehmi Demir ve listesi kazandi.
Bu sonucu hazmedemeyenler, daha önce el altindan Kemal Burkay’a tavir alanlar, bu kez tümden HAKPAR ‘a karsi tutum aldilar. Oysa bu arkadaslarin en azindan bir kismi HAK-PAR’i yönetmeye adaydilar.
Ne oldu?
Kimi arkadaslar ‘Kemal Abi neden müdahale etmedi’ diye kiziyor,
Kimi ‘niye müdahale etti’ diye yalan yanlis bilgilerle ates püskürüyor.
Kimisi de onlarca öneriyi sabirla dinleyen Kemal Abi’ye sadece kendisinin ‘öneri ‘yaptigini sanarak ‘neden bizim dedigimizi yapmadi’ diye feveran ediyor.
Arkadaslar, HAK-PAR bir partidir. Kendi karar mekanizmalari var. Siz gönlünüzden geçeni, akliniza eseni söyler, öneri ve elestirilerinizi yaparsiniz, ama müsaade edin karari HAK-PAR versin.
Emin olun biz de sizin kadar olmasa da yeterince deneyli, birikimli, dogru olani yanlistan ayirt edebilme yetenegi olan, Parti’nin ve Kürt hareketinin çikralarini gözetebilen, yurt içindeki kosullari analiz edebilen, az çok zeki insanlariz.
Elbette hatalarimiz, yanlislarimiz da oluyor, olacak. Ama bunlar, bizi olgunlastiran, gelecekte daha dikkatli olmamizi, daha büyük hatalar yapmamizi engelleyen derslerdir.
Birakin her sey kendi dogalligi içinde yürüsün.
Siz bize öneriler yapin, dostça, yapici elestirilerde bulunun.
Fakat bin bir güçlükle yürüttügümüz özgürlük mücadelesinde moralimizi bozacak, kadrolarimizi, kurumlarimizi yipratacak tutumlardan kaçinin.
Henüz ortada paylasamayacagimiz bir rant yok.
Herkes ciddi riskler alarak, çoluk çocugunun rizkindan keserek, bu mücadeleyi büyütmeye, kenedince dogru bildigi bir rotada ilerlemesini saglamaya çalisiyor. Hal böyleyken birbirimizi hirpalamanin geregi var mi?
Degismesi gereken, legal, demokratik sürece alismasi gerekenlerdir.
Kemal Burkay, 20 yil önce PSK nin legallesmesini önerdi. Biz onun bu öngörüsünü ancak 20 yil sonra görebildik
O bize bu süreçte de çok iyi dersler verdi, ögretti.
Burkay 94 kongresinde ‘PSK Legale geçsin’ önerisinde bulundu. Biz kabul etmedik. ‘Örgüt hazir degil, Kosullar uygun degil’ dedik.
Peki, Burkay ne yapti? Kimi akli evvellerin iddia ettigi gibi örgüte tavir mi aldi? Hayir,
örgütün çogunlugunun aldigi karara uydu. Hatta israrlarimiz sonucunda Genel Sekreterligi yeniden üstlenip 2003 yilinda yapilan 7. kongreye kadar canla basla çalisti.
Bu kongrede görevini birakti ve Mesut TEK’e devretti. Mesut Tek ile Güney Kürdistan’da Kürt liderlerle görüsmelere katildi.
Üye olarak Partisine hizmete devam etti. Gazete ve dergilerinde yazdi, kitaplarini yayinladi, Avrupa’da sayisiz toplanti ve konferansta, etkinlikte yer aldi.
Bu süreçte Burkay’dan bir tek sefer bile PSK aleyhine bir yazi veya tutum görüldü mü?
Ders bir; arkadaslarin, yoldaslarin çogunlugu hazir degilse, sorumlu bir kisi, israr etmek, rest çekmek, ‘ya benim dedigimi yaparsiniz ya da çeker giderim, baska parti kurarim, baska partiye geçerim’ gibi tutumlara girmez, yikmaya çalismaz, sabreder. Kendinden emin, sürecin kazasiz belasiz, bütünlüklü bir sekilde ilerlemesi için çalisir.
Ders iki; Partinin basinda da olsaniz, düz bir üye de olsaniz ayni performansla ve samimiyetle çalismaniz gerekir.
Evet, bazi kisiler, Kemal Burkay’a ‘ Abimizdir, ona saygimiz sonsuzdur Bizi çagirsin, bu sürece müdahale etsin, agirligini koysun’ demektedirler.
Iyi niyetli olanlar bir yana, bazilari küçük akillariyla Kemal Abi’yi kendi amaçlari için kullanmaya çabaliyorlar. Olmaz ise kenara çekilip, oturmasini istiyorlar.
Samimilerse Kemal Abi’nin görüsleri belli, üstelik yazili, belgeli, sitede asili duruyor. Neden geregini yapmazlar?
Kemal Abi’ye, ‘HAKPAR var PSK’ye gerek yok’ diye düsündügü için de elestiri yöneltenler, kizanlar PSK 6. kongre kararlarini bir kez daha okusunlar.
Bu kararlarda diyor ki ‘ülkede legal parti(HAKPAR)var, Gidip ona sadece ve sadece adini degistir, ‘Kürdistan’ kelimesi ekle diyecegiz, eger kabul ederse tamam, Xerç bitti emele paydos!
Yani adi PSK olacak, amblemi kirmizi zemin üzerine günes olacak, programi degisip sosyalizm eklenecek veya baska her hangi bir sart sayilmis degil
Kimi arkadaslar 13 yil boyunca PSK liler basta olmak üzere pek çok yurtseverin emegi ile yaratilarak bu güne tasinan, az çok taninan, Türkiye’de var olan 100 parti arasindan ilk 8 partiden biri haline gelen HAK-PAR’a gerek yok PSK ile devam edelim diyorlar.
PSK sosyalist bir partidir.
Bu gün PSK’yi yöneten Merkez komite bile legal olarak kurnayi düsündükleri partiyi ‘sosyalist’ bir çizgi partisi olarak kurmayi düsünmüyor.
Tipatip HAK-PAR gibi, tüm Kürt yurtseverlerinin içinde olacagi bir yurtsever parti olarak tasarliyor.
MK’nin kimi kadrolari kendileri için ‘KÜRDISTAN’ kelimesinin olmazsa olmaz, kirmizi çizgi oldugunu ifade ediyorlar.
HAK-PAR isim degisikligini bugün için, uygun görmedi.
Bunca hir gürün nedeni bu ise, kurum isimleri bu kadar ‘kirmizi çizgi’ ise, neden tümüyle kendi kontrollerinde olan gazete dergi ve kültür merkezlerinin basina ‘Kürdistan’ adini dün eklemediler/ bugün eklemeyi düsünmüyorlar?
Örnegin neden ‘vakfin’ adini degistirmekle ise baslamiyorlar?
Bu dayatmanin kimseye yarari olmadiginin görülmesini, sagduyunun galip gelmesini umuyor ve ‘kararlari’ ‘Allahin emri’ gibi öne çikaranlari yeniden düsünmeye davet ediyorum.
PSK’ liler acaba aldiklari KONGRE ve ORGAN kararlarini ‘örgütümüz hazir’ degil, bu gün için’uygulanamaz’ oldugunu görüp hiç mi geri almadilar.
Bazen söz etkisiz kalir, Ben bu durumda ‘su akar yatagini bulur’ sözünü düsünürüm.
Bu saatten sonra yapilmasi gereken sogukkanli olmak, sabirli olmak, çalismak ve özgürlükçülere yarasir bir tutumla yola devam etmektir.
Arif Sevinç