Makale

Düsman psikolojisi yeniden diriltilirken

Cumhurbaskani Erdogan’in, Katar’dan Türkiye’ye dönüs yolunda gazetecilerle sohbetinde, ‘Güçlü bir durus sergileyemezsek bizi bu cografyada bir gün bile barindirmazlar. Üç tarafi denizlerle, dört tarafi düsmanlarla çevrili bir ülkeyiz’ yolundaki sözlerini okuyunca, ‘Yine basa döndük’ demekten kendimi alamadim.

Onlarca yil, ülke siyasetine darbelerle hükmedenler, ‘Her tarafimiz düsmanla kapli, Türk’ün Türk’ten baska dostu yok’ tekerlemesiyle bu toplumu cendere altina almamislar miydi, sirf sorgulanamaz statülerini koruyabilmek adina? AKP degil miydi ilk iktidar döneminde, ‘Türk’ün Türk’ten baska dostu yok’ kandirmacasini kirip, Türkiye’nin istenirse, bize düsman gibi algilatilan komsulari nasil dosta çevirebilecegini gösteren?

Demokratik reform politikalariyla, ilave AB’ye tam üyelik görüsmelerini baslatarak Türkiye’de çok uzun yillar sonra ilk kez gerçek istikrari yakalatan AKP degil miydi? Ne acidir ki artik o günler çoktan mazide kaldi. Bugün ayni iktidar, Türkiye’yi zamaninda uçuran demokratik hamlelerini bir bir kendi elleriyle yikiyor, artik çoktandir yerini aldigi vesayetçi anlayisla hem içte hem dista düsmanlarimiz oldugu algisini yeniden hortlatiyor.

Cumhuriyet tarihinin en degerli demokrasi projesi olan Kürtlerle silahsiz çözüm politikasi çöpe atildi, 30 yillik yikim ortami, hiç ders alinmamisçasina yeniden hortlatildi.

Diyarbakir Baro Baskani Tahir Elçi gibi baristan yana olanlarin öldürülmesi gibi olaylarla eski karanlik günlere yeniden döndük. Faili meçhul dosyalarinin kapatilmasi zaten bu karanlik günlerin habercisi degil miydi?

Kim derdi ki bugün, ailesi ve avukatlarinin, eylemi karartacaklarindan süphe ettiklerinden dolayi polis yerine bir zamanlarin çok korkulan jandarmasinin, Elçi’nin öldürülmesi olayini sorusturmasini isteyecegi?

Temelinde rant ekonomisine tepki olan Gezi protestolarina karsi, iktidarin, dis güçler ve isbirlikçileri dedigi kimi Türk vatandaslarini, ‘düsman, vatan haini, darbeciler’ diye yaftaladigi günleri hatirlayin. Polisi, protestoculara asiri güç kullanmasindan dolayi, ‘Destan yazdilar’ diyerek, kutsamis olan bir zihniyet, aslinda, ülkeyi yönetim biçiminin otoriterleseceginin ipuçlarini açikça vermeye baslamisti.

‘Nasil oldu da, demokrasi çitasini bir dönem yükseltme iradesi gösteren bir iktidar, bugün büyük U dönüsü yapip, otoriterlesebilir?’ diye inanilmaz biçimde kendimize iyi niyetle sormadan edemiyoruz.

Gezi sonrasinda, yolsuzluk sorusturmalarinin kapatilmasiyla birlikte, baskilara, hak ihlallerine tepki veren muhaliflere cadi avi hiz kazandi. Bu ortamdan yararlanan gerçek suçlular ise böylece paçayi kurtariyor.

Dis politikada da, tipki eski günlerdeki gibi düsman yaratma stratejisi can simidi olmus gibi.

Rus uçaginin düsürülmesi olayi, gelinen noktada artik kim hakli kim haksizin ötesine giden, Türkiye’nin iyice kontrolü kaybetmekte oldugunun önemli bir göstergesi oldu.

Suriye politikasinda, Türkiye’ye ters düsen kimi ülkeleri bir kenara koyun müttefik ülkeler nezdinde bile Ankara’nin agirliginin kalmadigi çokça tartisiliyor.

Disaridan ve içeriden bakildiginda Türkiye’nin görünümünün ne denli kötü oldugunu, ne tuhaftir ki bir tek iktidar göremiyor ya da görmek istemiyor.

Hükümet reform paketi mi açiklayacak demistiniz? Mevcut kötü gidisati yok sayan, demokratik ilkelerden hizla uzaklasmakta olan iktidarin, artik reform yapmasi mucizelere kalmis bulunuyor.

‘Türkiye, dört tarafi düsmanlarla çevrili’ söylemi arka planiyla nasil bir reformdan söz ediliyor, anlamak mümkün degil.

—————————————————

Zaman-5 Aralik

Lale Kemal

Back to top button