Kursunu beyinine sikmak

Insanlarin birbirleriyle uyumlu ve uyumsuz bir çok kimligi vardir. Bu kimlikler, sosyal, siyasal, ekonomik ve toplumsal durumumuzu belirleyen ana etmenlerdir.
Insanlar her seyden önce, kisisel çikarlari nedeniyle karsi karsiya gelirler. Tartisma ve çatisma içine girerler. Toplumsal iliskiler genisledikçe ve merkezilestikçe, toplumsal gruplar arasinda tartismalar çogalir, gerilim artar. Çelisme ve çatismalar büyür, bazen savaslar ortaya çikar.
Bu durum, hem ezen, hem de ezilenleri, daha güçlü, daha genis ve daha köklü örgütlenmelere dogru itmeye baslar. Bu gidis, sinifsal, sosyal, siyasal, ulusal, ekonomik ve cinsel kimligimizi ön pilana çikarir, bu kimliklerimizi kavganin ana nedeni haline getirir. Tartisma ve çatismalar, bireysellikten toplumsalliga dogru evrilir.
Bilindigi gibi, ortak dil, ortak vatan, ortak tarih ve ortak pazar anlayisi nedeniyle milyonlarca insan basi bosluktan kurtulup, toplumsal yeni bir kimlik kazanir, yani ulus haline gelir. Ve artik her türlü mücadele, bu yeni kimlik üzerinden yürütülür.
Içinde yasanan nesnel kosullara uygun proje yapanlar ve mevcut kimliklerini esgüdüm halinde mücadele alanina sürenler kazançli çikar, yapamayanlar ise zarar eder. Yani, o ulusun tarihi için, bir gelir-gider defteri tutulmaya baslanir.
Evet, siyaset de bir nevi ticarettir. Bu nedenle siyasetçiler bir adim atmadan önce, ‘Attigim bu yeni adim nedeniyle, ne kazanirim, ne kaybederim?’ diye kendini sorgulamasi gerekir. Ilk adimda kazançli çikmasi durumunda, ikinci adimi atmalidir. Kaybetmesi durumunda ise, içinde bulundugu maddi ortami yeniden yorumlamali, ona uygun yeni taktikler gelistirmelidir.
Gelin, son zamanlarda üzerinde çok konusulan su hendek kazma eylemi üzerinde beraberce düsünelim.
Hepimizin bildigi gibi, bu projeyi dogru bulanlar ve örgütleyenler söyle diyorlar. ‘Halkimizi uyandirmayalim mi, örgütlemeyelim mi, bozuk düzenin üstüne salmiyalim mi, eylem yapmayalim mi, hak talebinde bulunmayalim mi, zulüm düzenini yikmiyalim mi?’
Evet, bunlarin hepsini yapalim. ‘Ama hangi yol ve yöntemle yapalim ki kar hanemize yazilsin?’ Bu nedenle, her hangi bir konuda adim atmadan önce, bir hesap kitap yapmamiz gerekir. Yani ‘Atmaya karar verdigim bu adim sonucunda, ne kazanirim, ne kaybederim?’ diye kendimizi sorgulamamiz gerekir.
Yazimin basinda, bizi Kürt ulusu haline getiren ana kimliklerimizden birisinin vatan, digerinin ise dil oldugunu belirtmistim. Dikkat edersek eger, sömürgeciler en çok bu iki kimligimize saldiriyorlar. Sömürgecilerin bu iki kimligimize nasil vahsice saldirdigini ve onlari yok etmeye çalistigini hepimiz çok iyi biliyoruz. Yillardan beridir buna karsi mücadele ediyoruz.
Sömürgeciler, anavatanimizin ismini bile yasakliyor. Bizler de buna inat, her zaman ve her yerde, ‘Ülkemizin adi Kürdistan’dir diyoruz.
Onlar, bizi anavatanimzdan sürerek, ülkemizin demografik yapisini bozarak, bizi ülkemizden yalitarak, Kürdistan’i yok etmeye çalisiyorlar. Bizim de inadina topragimiza yapismamiz gerekmez mi? O zaman Kürtleri göçe zorlayan bu hendek kazmanin anlami ne? Bu, kursunu beynimize sikmak degil midir?
Türk devleti dilimizi yasakliyor. Anadilimizle egitim görmemize izin vermiyor. Kürtler de tipki Türkler gibi, devlete vergisini ödüyor, askere gidiyor, tüm vatandaslik görevlerini yerine getiriyorlar.
Buna karsilik devlet Türk çocuklari için, okul yapiyor, ögretmen yetistiriyor ve Türk çocuklari egitiyor. Sira Kürt çocuklara gelince de çamura yatiyor.
Bu ndenle kürtçe konusan, okuyup yazan Kürtlerin sayisi giderek azaliyor. Herkes sunu iyi bilsin ki, Kürt dili öldügünde, Kürt ulusu da ölmüs olacaktir.
Ortadogu’nun tarihi, bunun en çarpici örnegidir. Buraya onlarca kavim gelmis, devletler kurmus ve medeniyetler yaratmistir. Günümüzde, bunlarin sadece isimleri yasiyor, ama kendileri yasamiyorlar. Çünkü dilleri öldü, uluslari da öldü. Olay bu kadar net.
Gelin, Kürtlere hendek kazmayi önerecegimize, anadilde egitim talebiyle, onlari sokaklara, alanlara çikmaya çagirsak, protesto etkinlikleri düzenleyerak milyonlarca Kürdü mobilize etsek, ‘Anadildi egitim istiyoruz.’ diye köyümüzün kentimizin sokaklarina, okulumuzun camimizin duvarlarina, alnimiza, çeketimize, montumuzun arkasina sloganlar yazsak, daha etkileyici olmaz mi? Daha çok yandasimiz olmaz mi?
Hiç bir kimsenen itiraz edemiyecegi bu temel insani hak talebine milyonlarca Kürt, Türk ve yabanci insanlar destek vermez mi? Türk devleti daha çok sikismaz mi? Hele bir düsünün… Sivil iteatsizligin gücünü bir de siz düsünün…
Yilmaz Çamlibel