Yeni bir sürgün yöntemi
Hendek savaslari devam ediyor.
Bundan PKK memnun. Yine kuru gürültüyle, Kürtler katlediliyor diye, halki pesine takiyor. Peslerine takilmak istemeyenler için ise iki yol var. Ya bu, Kürtlerin haklarini almakla bir alakasi olmayan savasta ölecek ya da göçüp bu diyarlardan gidecek.
Devlet bu isten memnun. Kürtler kendi yerini yurdunu birakip kaçiyor ve ülkenin demografisi degisiyor. Niye memnun olmasin ki? Ecevit hizmet götürmek zor diye köylere bosaltmaya kalkti, Çiller, teröristlerle savasiyorum diye binlerce köyü bosaltti. Bir kismi Kürt sehirlerine göç ederken, bir kismi bati illerinin yolunu tuttu.
Simdi de sehirleri bosaltmak için, hendek savaslarina baslandi.
Yani savasan iki kesim bu isten memnun, olan ise halka oluyor.
Son seneler de, Kürt halkina, ulusal anlamda bir hak verilmezse de, Oslo’da, Kandil’e, Imrali’da veya baska yerlerde baris ve çözüm görüsmeleri yapildi. Kürtler haklarina kavusacak diye Imrali, Ankara ve Kandil’in yolu asindirildi. Bundan bir sonuç çikmadi ama hiç olmazsa zavalli Kürt halki, hendek savaslari yüzünden yerinden yurdundan edilmedi. Kürt sorunu her yerde tartisilir oldu. Siddet ve savas yerini tartisma ve konusmaya birakti, ta ki hendek savaslari baslayincaya kadar.
Peki ne oldu da bu hendek savaslari basladi?
Hendek savaslari ile öz yönetim veya özerk Kürdistan kuracaklarini söylüyorlar. Peki özgürlük ve özerklik isteyenler, böyle mi mücadele eder?
Bir yandan 1000 kisilik bir kurultay toplayacaksin, bir deklarasyon yayinlayacaksin ve bunun içinde bir kelime Kürt ve Kürdistan geçmeyecek, Kürt halkinin ulusal haklari için bir madde bile koymayacaksin, lafta ise özerklik istedigini söyleyeceksin.
Bir yandan savasacak, öte yandan Türkiyelilestirme, yani Türklestirmek için çalisacaksin.
Bir yandan Kürtlerin birlesmesi gerek diye bagirip çigiracak, öte yandan Türk örgütlerini dost, Kürt örgütlerini düsman ilan edeceksin.
Açikça, Güney Kürdistan’in can damari olan sinir kapisinin açilmasina karsi çikacaksin, elinden gelse kapattiracaksin. Hele Güney’in bagimsizligi tartistigi bu günlerde, Kürt devletine, ayni sömürgeciler gibi karsi çikacaksin ve de utanmadan, çocuk kandirir gibi, milliyetçilik olarak, suçlayacaksin (ne yazik ki hala bu çocuk masali ile uyuyan, nice büyüklerimiz var). Yani açikçasi sen, Kürt görünüp, Kürtlerin devlet hakki yok diyemiyorsun ama asil istedigin o, ya da senden istenen o.
ISID saldirilari nedeniyle bosalan Bati Kürdistan’a geri dönüp, ülkesini savunmak isteyen Kürt halkinin evlatlarinin gelmesini engelleyecek ama Esad’in askerlerine hiçbir sey demeyeceksin (ya da onlar sana bir sey demiyorlar, çünkü onlarin istediklerini yapiyorsun). Senin yaptiginin sömürgecilerin yaptigindan farki ne?
Dünyanin hiçbir yerinde böyle bir sey gördünüz mü? Dünya’nin baska yerlerine bir bakin. Gücü olan halklar, mahalle mahalle ayaklanmiyor. Hatta günümüzde silaha da basvurmuyor. Varsa gücü, insanlari sokaga döküp, topyekûn bir ayaklanma baslatip, bir seçimle, halki temsil ettigini bütün dünyaya ilan ediyor.
Senin elinde bunca milletvekili ve belediye var, niye her yerde birden baslatma yerine, mahalle mahalle hendek savasi yapiyorsun?
Halkin sana verdigi bu destegi niye kullanmiyorsun? Bunca destekle siddete gerek kalmaz. Milyonlar, haklari için sokaga döküldügünde, tank ve top bir sey yapamaz.
Artik yeter. Artik yol ayrimini herkes görmeli. PKK kuruldugu günden beri Kürt halkinin özgürlük mücadelesine köstek oldu ve bunu herkesin görmesi lazim.
Buna ragmen bazi Kürt örgütleri, hala bunlari Kürt örgütü olarak kabul ediyor.
Bir önceki yazim da, Kuzey Kürdistan’da Kürtlerin bir türlü bir birlik kuramadiklarindan yakinmistim.
Bu günlerde yine kimi Kürt örgütleri birlik görüsmeleri yapiyor ve bu iyi bir sey. Eger gerçekten, kalici ve saglikli bir birlik kurabilirlerse.
Bence bir birligin olusabilmesi için, kafalarin berraklasmasi gerekiyor. Kürtlerin birligini engelleyen PKK’dir. Çünkü sömürgecilere bakis konusunda görüs farkliligi yok. PKK sömürgecilerle danisikli bir dögüs yapiyor ve Kürtler bunu görmeli ve birlik çabalarini da bu çerçeve oturtulmali.
Iste bu nedenle, son zamanlarda atilan bu birlik adimini kuskuyla karsiliyorum. Hele bu birlik çalismalari, ilk is olarak, Kabe yada Anitkabir’i ziyaret eder gibi, Kandil yoluna düserse.
Bunlar yayinladiklari bildiride, arabulucu degil, tarafiz, Kandil yolunda ilerleyen partiler degiliz diyorlar. Peki Kandil yolunda ilerleyen partiler degilseniz, niye o zaman Kandil yollarina düsüyorsunuz? Bir zamanlar Kandil, Ankara ve Imrali arasinda mekik dokuyanlardan ne farkiniz olacak?
Kandil on yillardir ayni görevi yapiyor, sizin ziyaretinizle mi simdiye kadar yaptigi bu ugursuz görevi birakacak?
Bu gün varilan asama, PKK’yi Kürt örgütü olarak görmeyenlerin, kendi aralarinda birlik çabasi göstermesidir. Bu olmadan yapilan birlikler, PKK’nin kuyruguna takilmaktan kurtulamazlar. Onun da Kürt halkina bir faydasi olmadigi gibi, zarari olur.
Eskiden insanlarimiz bir sorunlari oldugunda, ermislerin yattiklari ziyaretler denen yerlere gider ve bu ziyaretlerin basinda kurban keserek, bu ermislerden yardim dilerlerdi. Simdi, Kürt partileri de savasi durdurmak için, Kandil’i ziyaret edecek. Bir farklari, yanlarinda bir kurban götürmüyorlar.
Simdiye kadar kaç kisi, Kandil’i ziyaret etti? Neyi basardilar?
Arabulucu degil, taraf olacaksiniz, o zaman bu danisikli dögüsü halka anlatmaya çalisin. Ancak halk bu danisikli dögüsü gördügünde, özgürlügün yolu açilir. Yoksa Kandil yollarini asindirmakla degil.
Hadi diyelim, onlarla görüsmeden bir fayda umuyorsunuz. Peki Kandil’dekilerin Diyarbakir’da temsilcileri yok mu? Telefon, telsiz, internet, televizyon gibi iletisim araçlari da var ama buna ragmen ilk is olarak Kandil’in yolunu tutuyorsunuz. Niye?
Türklerin Anitkabir ziyaretlerinden simdiye kadar iyi bir sey çikmadi, sizin de Kandil’e gidisinizden bir sey çikmaz ama, yine de yolunuz açik olsun.
Hüseyin Kizilocak