Makale

AB’nin AKP’si, AKP’nin AB’si

AB görünürde AKP’nin bugünlerde kalan son dostu. Dün yine AB-Türkiye mülteci toplantisi vardi.

Taraflar ahlâksiz bir münasebet içerisindeler, ama söz konusu çikarlar olunca o kadar olur.

Geçen yaz sonunda Avrupa mahfillerinde olusmus bir kanaat var: Suriye ve baska ülke uyruklu mülteci ve göçmenler Türkiye üzerinden AB’ye giriyor. AB ülkelerinde yönetilemez bir hâl alan bu devasa insan hareketlerini ancak Türkiye engelleyebilir. Bu hedef dogrultusunda hersey göze alinmalidir.

Nedir o hersey? Türkiye’ye para vermek; Türkiye’den dogrudan mülteci almak; Türkiye’ye daha fazla mülteci girmesini engellemek; ülkenin AB üyelik müzakerelerini isitiyormus gibi yapmak; Türkiye vatandaslarina günün birinde vize muafiyeti vaadetmek; Türkiye’de hizla artan hak ve özgürlük ihlallerini görmezden gelmek; rejime dolayli veya dogrudan destek vermek.

Ekim 2015’ten bu yana bu strateji uygulaniyor. Bugüne kadar verdigi sonuçlar söyle, sirayla gidelim.

3 milyar avroluk paketin 95 milyonu aktarildi.

2015’te hepi topu 7500 Suriyeli, Bulgaristan veya Yunanistan’a geçmeden, dogrudan buradan alinip AB ülkelerine yerlestirildi. Simdi Almanya, Belçika ve Hollanda ile bu operasyonun boyutlarini büyütülmeye çalisilacak.

Pazarligin ahlâksiz hususlarindan biri canini kurtarmaya çalisan Suriyelilerin ve diger hak ihlâli magdurlarinin Türkiye’ye iltica etmelerini zorlastirmak. Bunun için Türkiye’nin bilumum üçüncü ülke vatandaslarina vize koymasini dayatmak. Ne var ki mülteci vize dinlemez, daha zor girer ama girer.

Müzakere edilen 33 fasil üzerinden 15 fasil müzakereye açildi. En son açilan Ekonomik ve Parasal Politika adli faslin içerigi, Türkiye’nin öngörülebilir bir tarihte dâhil olmayacagi ortak para birimi avro ile ilgili. Açilacagi söylenen diger fasillar konusunda, basta Almanya’dan çok sert muhalefet var. Defalarca yazdigim gibi is fasillari müzakereye açmakla bitmiyor, Türkiye mevzuat uyumunda nal topluyor, müzakere baslasa ne olacak.

Vize muafiyeti ile mülteci pazarligi artik birlikte ele aliniyor. Ankara’nin yerine getirmesi gereken 72 kosul var. Bunlarin ne ölçüde yerine getirildigiyle ilgili ikinci izleme raporu geçen Cuma Brüksel’de çikti. Rapor her diplomatik dille yazilmis metin gibi yakin zamanda atilan adimlari memnuniyetle karsiliyor ancak kosullari yerine getirmenin önünde daha çook uzun bir yol oldugunu da ima ediyor. Vize muafiyeti isi, tekrar edelim, olmayacak duadir. Birakin 72 kosulu burali issizler, burali ISID’ciler ve Kürd veya Türk mülteciler vizenin sürmesi için yeterlidir.

http://ec.europa.eu/dgs/home-affairs/e-library/documents/policies/international-affairs/general/docs/turkey_second_progress_report_en.pdf

AB-Türkiye pazarliginin burayla ilgili temel ahlâksizligi, ayyuka çikmis bulunan hak ihlallerinin görmezden gelinmesi. Buna yakin zamandaki en veciz beyanAlman Içisleri Bakani Thomas de Maizières’in Zaman grubuna el koyulmasiyla ilgili bir soru üzerine gayet sinik bir sekilde ‘biz insan haklari konusunda hakem degiliz’ yollu cevabiydi.

Bütün bu olumsuzluklar alt alta koyuldugunda ilginç bir sekilde olumlu bir sonuç veriyor: AB’nin, Türkiye’yi AB üyesi yapmak için çalismaktan vazgeçmis olan AKP’ye tam da bu nedenden tam destegi!

AKP’nin AB’sine gelince, yakaridaki tuhaf ve umutsuz tabloya ragmen mülteci meselesi sayesinde AB iliskilerinin yeniden canlandigini iddia etmeyi seven bir takim yerli, yabanci resmî veya gönüllü propagandistler var.

Bunlar kafalarda soru isaretleri yaratan bir cevvaliyetle AB-Türkiye iliskisinin parlak geleceginden, vize muafiyetinden, üyelikten bahsediyor.

Birakalim insan haklari ihlallerini bir yana, kimse AB ile Çevre faslinin müzakere edildigi Türkiye’de çevre katliami yapildigini, çevrecilerin saldiriya ugradigini görmek istemiyor.

AB müktesebati ile AKP müktesebatinin taban tabana zit olmasi kimseyi rahatsiz etmiyor.

Oysa suna mim koymak lazim: AB’nin ‘dostlugu’, Türkiye’nin üyeligini öngörülebilir bir dönemde dikkate almiyor demek. Nitekim 1 Ocak 2016- 30 Haziran 2017 arasi 18 aylik is planindaki genisleme paragrafinda Türkiye’nin adi bile anilmiyor.

Ayni sekilde Ankara da, dünkü toplanti öncesi AB normlariyla alay edercesine Zaman’a el koyarak AB üyeliginden ne anlamadigini gayet güzel açikliyor dünya âleme.

Bugün üyelik ve ortaklik iliskisi ne kadar soyut ise Türkiye’nin bir üçüncü dünya ülkesi olarak algilandigi iliski o kadar somuttur.

—————————————

Haberdar- 9 Mart

Cengiz Aktar

Back to top button