Makale

Benim basima geldi, sizinkine gelmesin!

Su MHP kongresi olayi tam bir komediye döndü. Yoksa trajediye mi demeliyim?

Yani dramdir; hem trajedi, hem komedi…

Önce muhalifler olaganüstü kongre istediler, Bahçeli reddetti.

Sonra muhalifler tüzüge uygun olarak kongre için yeter imza topladilar, Bahçeli yine reddetti.

Sonra isin içine yargi girdi, hani su Türk milleti adina ve sözde yasalara uygun olarak karar veren yargi, yani mahkemeler…

Bir icra mahkemesi Kongreyi yapmak üzere bir heyeti görevlendirdi… Bahçeli Yargitay’a itiraz etti.

Sonra bir baska mahkeme, Yargitay kararini filan da beklemeden yürütmeyi durdurdu.

Sonra bir baska mahkeme yürütmeyi durduran karari durdurdu!

Sonra bir baska mahkeme de onu durdurdu!

Derken ülkenin dört bir yanindan, Tosya’dan Gemerek’ten mahkemeler devreye girdi, her biri bir karar verdi. Hepsi de ‘Türk Milleti adina’ ve ‘yasalara uygun olarak’!…

MHP’liler de sasirdi, biz de sasirdik ‘Sayin seyirciler’ olarak!..

Ya bu ne istir arkadas, bu MHP Kongresi’nin akibeti ne olacak, dedik. Bu bize dert oldu!

Kimi yarin olacak diyor, kimi ebediyete kadar asla!

Eh adalet dedigin, hukuk dedigin, yargi dedigin demek böyle bir sey!..

Çiçegi burnunda herhangi bir sulh hukuk hakimi ülkenin herhangi bir kösesinden, Kesan’dan, ya da Çemisgezek’ten, Türk Milleti ve yasalar adina deyip, kafasina uygun, keyfine göre bir karar verirse, demek tüm Türk milleti ve bu arada mecburi olarak Türk milletinden sayilan biz Kürtler ve cümle mozaikler buna uymak zorunda kalacagiz…

Yargiç karari efendim!

Ya yargiç muzibin biri olursa, cümlemizle dalga geçmeye kalkarsa?..

Di gel isin içinden çik! Biz de yüzde 52 oyla seçilmis Erdogan’i baskomutan biliyorduk… Meger ne çok baskomutan varmis!

Örnegin bu yargiç bir karar alir da ‘Cemali, Türk Milleti adina senin karinla ayni yatakta yatmani yasakladim!’ derse?..

Hani yanlis anlamayin, karimi dövmüs, siddet uygulamis filan degilim; böyle bir sorun yok, karimin da benden bir sikayeti yok. Buna ragmen, hani yargiçtir, bana bir gicigi vardir, belki Memurlar Kulübü’nde okeyde onu yenmisimdir, falan filan… Aklina eserse böyle bir karar verir mi verir!

Bu durumda ne yapacagim? Karimi seviyorum üstelik… Bir üst mahkemeye yürütmeyi durdurmasi için basvuruda mi bulunacagim, yoksa Yargitay’a itiraz mi edecegim? Bir dizi masrafa girip avukat mi tutacagim?..

Bu yollara basvursam bile ne kadar sürecek; alti ay mi, bir yil mi, bes yil mi? Bu ülkede islerin nasil yürüdügü malum…

Bu süre zarfinda halimiz ne olacak?!.

Yoksa yargiç kararini çigneyecek miyim? Ya bu kez de polisler gece yarisi evime, yatak odama baskin düzenlerse?!.

Daha da kötüsü, ya yargiç, ‘Cemali, Türk milleti adina seni tuvalete gitmekten yasakladim!’ diye bir karar alirsa?!.

Alir mi alir efendim, yetkisine sinir mi var?

Diyelim ki bu karar yasalara uygun degil; ama ‘uymuyorum’ diyebilir miyim? Ben cumhurbaskani miyim, bu gücüm var mi?..

Böyle bir karar karsisinda ne yapabilirim? Yargitay’a itiraz, yürütmeyi durdurma, falan filan?..

Iyi ama tam da fena halde sikismisim, bütün bu yollara basvurmaya zamanim mi olur?..

Böyle bir durumda basima gelecekleri bir düsünün. Bu karari alan evimin tuvaletinin de mühürlenmesine karar verir elbet. Hani, ayiptir söylemesi, oturak filan kullanmayayim diye evin dört bir yanina kamera koydurtur!

Disarida bir umumi helaya kossam, oranin bekçisi önüme dikilip söyle diyebilir: ‘Kimligini göster bakim!’

‘Ne kimligi yahu! Bu is parasiyla degil mi? Eskiden kimlik mi sorardiniz?’

‘Simdi soruluyor, mahkeme karari!’

Bunun üzerine mecburen kimligimi çikarip uzatiyorum. Adam elindeki listeye göz gezdiriyor, sonra bana dönüp kaslarini çatarak:

‘Sen giremezsin hemserim, yasak!’ diyor.

‘Nedenmis o?’

‘Nedenini bilirsin, mahkeme karari!’

Fena halde de sikismisim, adama yalvariyorum:

‘Yahu arkadas, bunun bir yolu yok mu, yürütmeyi durduramaz misin?’

‘Olmaz!’

‘Yahu bes lira vereyim, idare ediver…’

‘Yüz lira versen de olmaz!’

‘500 lira?..’

Göz altindan 500’lügü süzüyor, hizla etrafa bir göz atarak parayi kaptigi gibi cebine indiriyor ve fisilti halinde: ‘Hadi geç bakalim, kimseler görmesin!’ diyor.

Bu seferlik savdik, ev kirasini hela bekçisine kaptirdik diyelim. Bununla basa mi çikilir; milyoner olsan kâr etmez!

Üstelik bu yasaklar bu ülkede bazen mahkeme karari olmadan bile oluyor. 12 Eylül döneminde Musa Abi’yi (Anter) gelenege uygun olarak gözaltina almislar. Ama polisler sirf gicik olsun diye tuvalete gitmesine uzun zaman izin vermemisler. Üstelik prostati var, sik sik tuvalete gitme ihtiyaci duyuyor…

Iste böyle sevgili okurlar, düsündükçe hafakanlar basiyor. Diyelim benim basima geldi, sizinkine gelmesin!

14 Mayis 2016

C E M A L Î

Back to top button