Makale

Demirtas: Yükselis ve düsüs

Ümit Firat:

7 Haziran seçimlerine gidilirken, akliselim sahibi her insan, yüzde 10 seçim baraji gibi adil olmayan mevcut seçim sistemi nedeniyle HDP’nin baraja takilmasinin geriye dönüsü kolay olmayacak bir siyasi kopusa ve ciddi bir kaosa yol açabilecegi endisesi içindeydi.
Böylesi bir demokrasi ve temsil disi uygulama karsisinda, HDP ve Demirtas’in seçim kampanyasi da, bir yandan demokrasi ve baris umutlarini güçlendirmis, diger taraftan hakli ve mesru bir zemine sahip olmustu.
Selahattin Demirtas, 26 Subat 2015’te CNN TÜRK’te Ahmet Hakan’a,
‘..PKK’ye silah biraktiracak olan AKP degil, biziz. Eger biz baraji asarsak, demokratik siyaset güç kazanirsa, PKK de buna göre adimlar atacaktir… Bizden daha Türkiyeli bir parti yoktur. Bizim yönetimimiz tek bir kimlikten olusmuyor. Basörtülü de, Alevi de, solcu sosyalist de, kadinlar da, Süryani, Arap, Türk, Kürt de kendini temsil ediyor… Hiç kimse azinlik muamelesi görmemeli.’dedi ve seçim kampanyasinda bu temalara agirlik verdi.
Seçimlerde; basta Kürtler olmak üzere, kimileri kan dökülmesin, ülkeye baris, demokrasi ve özgürlük gelsin diye, kimileri baraj altinda kalirsa olusabilecek siyasi tabloyu önlemek için, kimileri nefret ettikleri Tayyip Erdogan baskan olmasin diye, kimileri de devrimci bir pozisyon olarak HDP’yi destekledi.
7 Haziran aksami yapilan yanlislar
7 Haziran aksami seçim sonuçlari açiklandiginda, baraj asilmisti ve muhtemel bir kaos degil, umut baskin çikmisti.
Artik HDP ve Selahattin Demirtas’in daha fazla inisiyatif sahibi olmasinin imkânlarinin olustugu ve PKK/KCK yapilanmasinin asilarak yeni bir siyasi sayfa açilabilecegi varsayimlari konusulmaya baslanmisti. Demirtas ve HDP’nin PKK/KCK’ye çagri yaparak, artik silahli mücadele gerekçesinin tamamen ortadan kalktigi, bundan böyle sivil siyasetin önünü açmak gerektigine ikna etmesi isteniyordu.
7 Haziran’dan bir yil önceki Cumhurbaskanligi adayligi kampanyasindaki performansiyla yildizi parlamaya baslayan Selahattin Demirtas’in, HDP’nin aldigi yüzde 13,12 oranindaki 6 milyon 56 bin oyluk basarisiyla birlikte, artik liderligini pekistirmesi ve politik bir misyon üstlenmesi bekleniyordu.
Ama hiç de öyle olmadi. Henüz seçim sonuçlari açiklanmaya devam ederken, Demirtas’in ilk sözleri’Artik HDP gerçek bir Türkiye partisidir. HDP Türkiye’dir, Türkiye HDP’dir. Ne içerde ve ne de disarida AK Parti ile isbirligi yapmayacagiz.’ oldu. Bu sözlerin toplumun bir kesiminde karsiligi vardi. Ne var ki, henüz resmen bittigi açiklanmamis ve kendilerinin de içerisinde yer aldigi bir ‘çözüm süreci’ devam ediyordu ve o geceki psikolojik zafer ortaminda söylenecekler elbette bunlar olmamaliydi.
Nitekim Demirtas’in bu açiklamalarindan sonra Murat Karayilan da, ‘Ben filan kesimle koalisyona girmem türünden açiklama ve tutumlarda bana göre duygusallik vardir ve bu tutum siyaseten pek dogru da degildir’ diyerek, seçim öncesine takilip kalmamak gerektigini belirterek, Demirtas’a bir tür uyarida bulunmustu.
Bunun üzerine Demirtas ‘AKP ile CHP bizim ilkelerimizi içerecek sekilde koalisyon kurarsa islerini kolaylastiririz, destek veririz’ açiklamasi ile güya daha ilimli bir dil kullandi. Ama bu kez de, kendilerini muhtemel bir siyasi olusumdan dislayarak büyük bir hata daha yapti. Eger bir AKP-CHP koalisyonu kurulabilseydi, bunda, parti olarak HDP’nin destegine ihtiyaç duyulmayacagi kesindi. Üstelik parti tabanlari açisindan bir karsilastirma yapildiginda, AKP ile CHP tabaninin degil, ama HDP tabaninin birbirlerine daha yakin kitlelerden olustugu asikârdi.
AKP disinda kalan ve elmalarla armutlarin toplami kabilinden degerlendirilebilecek yüzde 50 oy oraninin bir ittifak için mümkün olabilecegini düsünen HDP, Meclis Baskanligi seçimlerinde de, ciddi bir hata daha yaparak Deniz Baykal’i destekledi ve MHP’nin kendileriyle birlikte davranmamasina tepki bile gösterdi.
Seçimlerin yenilendigi 1 Kasim tarihine kadar HDP içerisinde giderek agirlik kazanan, ama toplum içerisinde bir bildiri dagitmakta bile zorlanan bazi radikal sol gruplardan gelme milletvekili ve yöneticilerin partideki agirligi artti. Kürtlerin demokrasi ve hak taleplerinden ziyade, yogun bir AKP/Tayyip Erdogan nefreti öne çikti. Genellikle masayi kimin devirdigi, Dolmabahçe Mutabakati vb. konular üzerinden suçlamalar yapilirken, bir yandan da masanin yeniden kurulmasi ve müzakerelerin yeniden baslamasi çagrilari yapildi.
7 Haziran’in PKK/KCK cephesine yansimalari
PKK/KCK cephesindeki gelismelere göz attigimizda ise; Demirtas ve HDP’nin 7 Haziran seçim basarisi, her ne kadar Kürtler açisindan yeni bir umut yaratmis olsa da, Kandil ve iliskide oldugu bölgesel güçler açisindan da bir tehdit olusturmustu.
Zira sivil siyasetin Kürt dünyasinda tek seçenek haline dönüsmesi demek, Kandil’in ve müttefiklerinin devre disi kalmasi demekti. Bu itibarla, Demirtas’in ve HDP’nin etkisizlestirilerek vesayet altinda tutulmaya devami için çatisma ortamina geri dönmek uygun olacakti. Böylece 11 Temmuz’da KCK bir bildiri ile ateskesi bitirdigini açikladi.
KCK Esbaskani Besé Hozat 15 Temmuz’da Özgür Gündem gazetesinde yayimlanan yazisinda, ‘Yeni süreç devrimci halk savasi sürecidir’ derken, diger esbaskan Cemil Bayik da 19 Temmuz’da halka silahlanma çagrisi yapti.
20 Temmuz’da Suruç’taki patlamada 32 insan hayatini kaybetti ve Besé Hozat saldiridan AKP’yi sorumlu tuttu. 22 Temmuz’da Ceylanpinar’da iki polis evlerinde öldürüldü ve PKK/HPG Suruç katliamina misillemedir diyerek eylemi üstlendi.
Takip eden günlerde ise toplu ölümlere yol açan canli bomba eylemleri, tuzakli patlamalar, hendek savaslari, yikimlar, operasyonlar, yüzbinlerce insanin göçü, Tahir Elçi’nin katledilisi ve çok sayida sivilin de yer aldigi binlerce ölüm gerçeklesti.
1 Kasim’da yüzde 17 oy kaybi
Çatismalarin baslamasiyla birlikte baris ve demokrasi vaadiyle pek çok insanin kendisine umut baglayip sempati duydugu Selahattin Demirtas, artik eskisi gibi fazla dikkate alinmadi; 7 Haziran öncesi kendisinden beklenen inisiyatife sahip olamadi ve etkisizlesti.
Bütün bunlar yasanirken 1 Kasim 2015 genel seçimleri de yapildi. HDP 7 Haziran seçimlerine göre 900 bin oy kaybederek yüzde 10,76 oraniyla 5 milyon 146 bin oy aldi. Genelde yüzde 2,5 olarak gözükse de, kendi oyunda yüzde 17 bir düsüs oldu.
Ardindan özellikle Kürt dünyasinda hayal kirikliginin agir bastigi ve savas dilinin öne çiktigi bir durum gelisti. Artik Demirtas’in ne dedigi fazla önemsenmiyor. Cemil Bayik, Besé Hozat, Duran Kalkan, Murat Karayilan ve Sabri Ok gibi Kandil seflerinin ne dediklerinin yani sira, Suriye, ISID, ABD, Rusya ve Iran gibi devletler sahnedeki yerlerini aldilar.
Son olarak Murat Karayilan 1 Haziran 2016’da ANF’ye yaptigi açiklamada,
‘Madem bugün Erdogan öncülügündeki AKP devleti çözümü reddediyor ve zorla Kürd halkinin bütün degerlerini ortadan kaldirmak istiyor; o zaman önümüzde ikinci seçenek olarak, Devrimci Halk Savasi’yla kendi çözümümüzü gelistirerek Bagimsiz Kürdistan’i hedeflemek kaliyor… Demokratik Konfederalizm, halklarin esit-özgür bir biçimde bir arada yasadigi, kadin özgürlügüne dayali demokratik-ekolojik bir çözüm biçimidir. Biz esas olarak bunu hedefliyoruz… Bu temelde Kürdistan Özgürlük Mücadelesi olarak özü itibariyla bir savunma savasi olan Devrimci Halk Savasi’ni çok daha ciddi bir sekilde ele almaliyiz… Yeni bir dönem daha baslar, ateskes gündeme girer’ beklentisinde olmamaliyiz…’ ifadelerini kullandi.
HDP ve Demirtas’in artik pek dikkate alinmadigi bir süreçte, son sözü de savasa devam diyen Kandil söylemis oldu.
Ümit Firat, yazar ve yorumcu. Ankara Iktisadi ve Ticari Ilimler Akademisi’nden mezun oldu. Dönemin etkin sol platformlarindan Türkiye Isçi Partisi (TIP) ve Devrimci Dogu Kültür Ocaklari’na katildi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardindan dört yil cezaevinde kaldi. Halkin Emek Partisi’nin (HEP) kurulus çalismalarina katildi. 1994 yilinda, isadami Cem Boyner liderliginde olusturulan Yeni Demokrasi Hareketi’nin (YDH) kurucu ve yönetici kadrosunda yer aldi. Basta Kürt Sorunu olmak üzere Türkiye’nin iç ve dis siyasetine iliskin makaleleri çesitli medya organlarinda yayimlaniyor.
Twitter’dan takip edin: @umitfirat45
Al Jazeera

Ümit Firat

Back to top button