Makale

Sorunlari torunlara miras birakmamali

15 Temmuz 2016 günü Türkiye kanli bir darbe girisimine tanik oldu.

Bugüne dek benzeri görülmemis bir darbe denemesiydi bu . Darbeciler Genel Kurmay Baskani’ni ve kimi Kuvvet Komutanlarini önce rehin aldilar, sonra girisim basarisiz olunca rehineler serbest birakildi. MIT’in zamaninda istihbarat vermemis olmasi, kimi siyasetçilerin durup dururken ‘sanki zan altindalar mis gibi-kendilerini aklama yönündeki açiklamalari, ABD ve Avrupa’nin tavirlarinin geç beyan edilmesi ve bunun gibi bir çok durum darbecilerin kimligi ve arkasindaki gizli güçlerin kimligi konusunda bir takim soru isaretleri birakti. Iktidar çevresi bu girisimin arkasindaki güç olarak FETÖ/ PDY isaret etti. Darbe basarisiz oldu ama ardindan da yanitsiz bir düzine soru birakti.

Darbe girisiminin ardindan ilk kez sivil itaatsizlik eylemleri de bas gösterdi. Siviller darbecilere biyat ve iteat etmediler, sokaga dökülerek darbecileri önlemeye ve caydirmaya kalktilar. Askeri tanklari insan gövdeleri engelledi. Askerler sivilleri hedef alarak ates açti, bir çok kisi öldü, yaralandi ama siviller sokaklari ve sokak direnislerini günlerce sürdürdü. Siyasal, etnik ve sosyal farkliliklar bir tarafa birakildi ortak deger olarak demokrasi seçildi ve demokrasinin korumasi için ortak hareket olustu. .

Bu yeni ve ama demokrasinin korunmasi yolunda önemli bir gelismedir.

Iktidar darbe girisiminin basarisizlikla sonuçlanmasinin ardindan hemen ülke çapinda ‘olaganüstü hal’ilan etti. Bu durumda yönetimin yaptirimlari KHK ( Kanun Hükmünde Kararnameler) araciligi ile sürdürülmeye baslandi. Bu kararnameler pes pese gelmeye basladi.

Bu yaptirimlarin en önemlisi bana göre, askeri vesayeti ve askerin imtiyazli durumunu sonlandirmaya yarayacak olan düzenlemeydi. . Askeri okul, askeri yargi, askeri orduevi, lojman , askeri lise, Askeri hastane, Gata, harp akademisi ve bunun gibi kurumlar generalleri ve askerleri farkli ve imtiyazli duruma getirmisti. Bu imtiyazli durum askeri vesayete yataklik etmekteydi. Geçmiste generallerin silahi durumundaki MGK devletin gerçek sahibi refleksi ile davranmaktaydi. MGK’nin ‘tavsiye’ kararlari emir niteligindeydi.

Askerler seçilmislerin tepesinde kiliç salliyorlardi Erbakan, Demirel Ecevit ve digerleri askerlerin emrindeki memurlar gibiydi. Seçilmisler MGK’nin emir erleri durumunda birakiliyordu. Bu demokratik bir temayül degildi ve kabullenmesi olanaksizdi. Bizler geçmiste defalarca bu anti demokratik kurumun yarattigi tehdide dikkat çektik ancak önemsenmedi. Hatta kimimiz MGK’yi elestiriyoruz diye yadirgandik, yargilandik.

Asker ‘devleti ben kurdum’ kibiri ile davrandi. Bu nedenle devletin ve vatanin en iyi, en dogru ve biricik sahibi benim edasi ile hareket etti. Asker kendini devlet gibi gördü. Halka da gerekli gördügü zamanlarda ‘ceberut’ yüzünü gösterdi. Bu nedenle Devlet de her seyini askerine bagislamaktan geri kalmadi, askerin her dedigini yapti, askere biyat ve iteat etmekte kusur etmedi. Halk ta bu nedenle ‘vatan bekçisi’ dedigi ‘Mehmetçigine’ yemedi yedirdi, onu korudu, kolladi , sakindi.

Bu denli imtiyazlanan ordu bu nedenle keyfi uygulamalara girdi, yasa kanun, TBMM ve diger kurumlarin üstünde hep kendini gördü. Gerek gördügü anda ise, halkin iradesine el koydu seçilmisleri ekarte etti

Diger yandan son darbe girisimi bir siyasal yakinlasma da sagladi ancak parlamentonun üç daimi üyesi ( AKP, CHP, MHP) meclisin diger grubu olan HDP’yi de disarida birakarak bir ‘Milli Mutabakat’ görüntüsü çizdiler.

Bugüne dek askerler kendilerini vatan konusunda imtiyazli empoze etmislerdi. Yani TSK’yi cumhuriyet ve vatanin tek sahibi ve temsilcisi olarak lanse etmislerdi. Bu olgu yikildi askerlerin makbul ve imtiyazli hali son buldu. Halkin demokrasi ve cumhuriyetin en büyük sahibi oldugu algisi gelismeye basliyor.

Darbe sonrasi gelismeler de gösterdi ki ülkenin tüm sorunlari ortak bilinç ve sorumlulukla çözülebilir.

Kendi iç sorunlarini çözemeyen onlarin çözümünü öteleyen ülkeler her zaman için tehlikenin sinirinda seyreder Senin özgücünle çözmedigin sorulari baskalari kasir ve kanatir.

Bu nedenle demokratik yollarla sorunlari çözmek en risksiz olanidir.

Alanlara çikmis olan kimi kisilerin elinde yer yer:’ Çok renk, tek ses’ pankarti dikkat çekiciydi. Bu pankart Türkiyenin çogulcu yapisini korumak için bir belgedir. Bu pankart Türkiyenin çogulcu yapisini teyidin bir belgesidir. Bu nedenle önemsenmeli ve geregi için duyarlilik gsterilmelidir.

‘Çok renk, tek ses’ için basta Kürt sorunu olmak üzere tüm diger sorunlar özgürlük adalet ve esitlik temelinde zaman geçilmeden demokratik egilim ve hosgörü içinde çözülmelidir. Inkar, ret, öteleme ve erteleme anlayisindan vaz geçilmelidir.

Bunun için hükümetin yapmasi gereken en önemli sey Kürtlerin kollektif haklarini bir an önce tanimaktir.

Kürt sorunu PKK ve onun sürdürdügü siddet bahane edilerek rehin tutulamaz, ipotek altina alinamaz. Iktidar bu anlayisini terk etmelidir.

Evet ülkede bir siddet ve bunu sürdüren bir PKK olgusu var. Bu siddeti sonlandirmak için Devlet PKK ve Öcalan’la farkli olarak görüsmelerini sürdürüp onlarla anlasabilir, savasabilir ya da uzlasabilir. PKK, siddet, hendek, barikat, terör, kan barut, savas vs. tüm bunlar baska seyler, Kürt sorunu baska bir sey. Bu olaylar ayni anilamaz. Yani Kürtlerin kollektif haklarina kavusmasi sorunu bir terör sorunu olarak görülemez. Baska bir deyisle PKK’nin bölgede sürdürdügü vekalet savasi bir Kürt savasi olarak görülemez.

Silahlar çekilse de çekilmese de, hükümet Kürt sorununu çözümsüz birakamaz. Günes balçikla sivanamaz. . Iktidar daha cesur olmali ve Kürtleri sonsuza dek ‘memnun ve minnetdar’ kalacagi bir ‘yapilanma’ gerçeklestirmelidir.

AK Parti ve Türk devleti artik içte ve dista savunulabilir onurlu bir Kürt siyaseti olusturmak zorundadir. Kürtleri ‘sorun’ olarak görmekten kurtulmalidir.

Bu gün belki de tarihte ilk kez Kürtlerin ve Türkleri çikarlari ayni noktada kesisiyor.

Eger devlet Kürtleri karsiya alirsa, Kürtlerin gönlünü almaz onlari demokratik siyaset zemininin disina iterse, en basta Türklere ve ayni derecede tüm halklara büyük kötülük yapmis olacaktir.

Esas büyük tehlike Kürtlerin razi ve memnun olacagi yeni bir sürecin baslatilmamasi durumunda, Kürt halkinin yeniden yüzünü PKK ve onun siddetine çevirmesi olur.

Bugünkü iktidar eksik kalmis olan degisim ve dönüsümleri gerçeklestirecek güç, potansiyel ve avantajlara sahiptir. Iktidari sorunlar karsisinda naçar birakan devletin ‘üniter’ yapisidir. Hazir devlet yeniden yapilandiriliyorken bu ‘tek’çi ve ‘üniter’ yapidan da vazgeçilsin, çoguldu demokratik, çok renkli bir yeniden yapilanma yoluna gidilsin.

Bugünkü iktidar eger gelecek kusaklara özgürlük, refah, huzur, güven ve mutlulugu miras olarak birakmak istiyorsa yapisal degisimlerini tamamlamalidir. Kürt sorununu çözmelidir.

Iktidar bu gücüne ve cesaretine ragmen bu sorunu çözmezse tarihte övgü ile anilmasi güçlesir.

Özgür ve bahtiyar bir ortak gelecek herkesin ortak özlemidir.

Sorunlari torunlara miras birakmamali.

Latif Epözdemir

Back to top button