Makale

Siztem ve sistem siyasetinin çikmaz sokagi

29 Ekim 2016 tarihinde itibaren Türkiye 94 yillik Cumhuriyet olacaktir. 20. yüzyilda bir ülkenin demokrasisini kurmasi, sistemini oturtmasi için bu zaman dilimi oldukça uzun bir süreçtir.

Ancak geriye dönüp ve bu günü de degerlendirdigimizde Türkiye’nin demokrasi yolunda fazla ilerlemedigini görüyoruz; Kurulus yillarinda itibaren Kürdistan’da ki Sex Sait, Agri ve Dersim özgürlük hareketlerini bastirmak için kurulan Istiklal Mahkemeleri, zorunlu iskân için çikarilan kanunlar ve bunlarin sonucunda kendi halkim dedigi Kürtlere ve Alevilere uygulanan katliamlar, idamlar, zorunlu göçler, sürgünler; Bunlarda sistemi kurtarmadi. Devamla 1960, 1971,1980 askeri darbeleri ve bunun sonucu olarak ilan edilen sikiyönetim ve uygulanan Devlet Güvenlik Mahkemeleri ile toplumsal muhalefeti sindirme ve günü kurtarma hareketlerini görüyoruz. Bu da yeterli olmuyor 1998 yilinda seçilmis siyasal iktidarin, zorla iktidardan indirilmesi, uygulanan olagan üstü hal rejimleri ile 2000 li yillara gelindi.2000 li yillarda ise olagan üstü halin kaldirilmasini görüyoruz ama terörle mücadele kapsami adi altinda Özel Yetkili Agir Ceza Mahkemeleriyle ayakta kalmaya çalisan bir sistem; buna ragmen toplumsal muhalefetin yükseldigi bir toplumsal olay ve olgu görüyoruz.

2002 yilin sonunda Ak Parti tek basina iktidar koltuguna oturdu ve 14 yildir da kesintisiz olarak iktidarini devam ettirmektedir. Bu dönemde toplumsal ve siyasal yapida çok degisiklikler yapildi. Kürdistan’da Olaganüstü hal kaldirildi, Kürt realitesi tanindi, TRT (SES) Kurdi kuruldu. Yargida ve çesitli devlet kurumlarinda kurumsal bazda yeniden yapilandirilmalara gidildi, Kürt sorunun çözümü için ‘Çözüm süreci’ adi altinda süreç baslatildi. Bu konuda sanatçi, akademisyen, ve toplum içinde taninmis kisilerden olusan ‘Akil insanlar gurubu’ olusturulup görev verildi.

Bu kosullar altinda 7 HAZIRAN 2015 parlamento seçimleri arifesinde baslayan siddet hareketleri ve yapilan seçim sonucu siyasal iktidarin hükümeti kurmak için gerekli sayinin altinda millet vekili çikarmasi ile siddet hareketleri gittikçe daha da tirmanmaya baslandi. Suruç, Istanbul, Ankara’da kendini patlatan canli bombalardan, yüzlerce insan öldü. Bu sartlar altinda 1 Kasim 2015 seçimleri yapildi ve 317 Milletvekili ile AKP tek basina iktidar olacak büyük bir sayisal çogunluk yakaladi.

15 Temmuz 2016 gecesi ise Cumhurbaskani Sayin Erdogan’in ve AK Partililerin ‘Birlikte yürüdük bu yollarda’ dedigi yol arkadaslari Fettullah GÜLEN cemaatinin yaptigi darbe kalkismasinin ardinda Türkiye’nin devlet olarak baska bir safhaya evrildigini görüyoruz. Evet, darbe bastirilmisti ama nihayet kralin çiplak oldugu bir daha anlasilmisti. DEVLET refleksi acil olarak olaganüstü hale tekrar sarildi ve KHK ile sistemi kurtarma yoluna gidildi

Içerde toplum hafizasini FETÖ terör örgütü üzerine odaklasmasi için yogun propaganda yapilirken, dis siyasette ise Türkiye’nin gücünü topluma gösterme adi altinda toplumun bakisini içerde sorun yokmus gibi ülke disina kaydirildi. Bu anlaminda Güneybati Kürdistan topraklarinda Cerablus’a asker çikartti, ‘Misaki Milli’ her zaman oldugu gibi zor günlerde tekrar gündeme alindi. Normal zamanlarda T.C. devlet aklina gelmeyen Irak ve Suriye deki ‘Türkmen kardesler’ hatirlanir oldu. Oradaki Kürt ve Araplara ‘Kardes’ denip haklari koruma görevi üstlenildi, Normal zamanlarda dile gelmeyen bu devlet söylemi kaos zamanlarinda dile gelen pusu siyaseti ile toplum refleksini baska yöne kanalize edilmeye çalisiliyor.

Hükümetin yaptigi son hamleler, Devlet Bahçeli’nin milliyetçi reflekslerini harekete geçirmis; sistemin artik mevcut yapi ile ayakta duramayacagini anlamis olmali ki 15 Temmuz’dan itibaren Cumhurbaskani Sayin Tayip Erdogan’in buzdolabina koydugu baskanlik sistemini siyasal gündeme tasidi ve AKP iktidari da buna can simidi gibi sarildi. Görünen odur ki çogulcu, katilimci olmayan tekçi – üniter sistem için, önce parlamentoda oylama yapilacak 330 sayisal çogunluk yakalanirsa akabinde halkoyuna gidecek. MHP tam destegi ile bu sayi yakalanacak gözüküyor. Bundan sonra halk oylamasi ile baskanlik sistemi getirilmeye çalisilacak. Topluma mevcut yapi ile sorunlarin çözülemeyecegi dikte edilerek gerilim siyaseti ile baskanlik sistemi halk oylamasinda evet ile çikmasi muhtemel olacak. Akabinde tekçi üniterci yapi içindeki baskanlik sistemine uygun bir anayasa hayata geçirilmeye çalisilacak. Bu anayasada kisi ve toplumsal guruplara dogal haklari taninmadan herkes Türk kabul edilecek, ‘Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Devlet’ yapisi yine 94 yildir yapilandan sanki farkli bir siyasal sistemmis gibi yeni bir söylem olarak halka sunulacak.

Bir ülkenin; Devletin kendi komsusu olan ülkelerin baris içinde yasamasini istemesi kendi toplumsal barisi içinde önem arz eder. T.C. Devleti olarak Güney Kürdistan, Güneybati Kürdistan’daki Kürtlerin ve Türkmenlerin haklarindan konusabilmesi için öncelikle Türkiye’deki tahmini 25 Milyon Kürdün ulus olmaktan kaynaklanan haklarini vermesi, diger azinliklara belli bir statü tanimasi gerekir.

Bir ülkenin laiklikten bahsedebilmesi için gerçek anlamda inanç özgürlügünü yasalarla güvence altina almasi gerekir. 21. yüzyilda halen tahmini 15 milyon Alevi Türkiye’de bir statüye kavusmus degil, Cemevleri ibadethane olarak kabul edilmis degildir.

Siyasal sisteme baskanlik yolu da açilsa bir önceki yapida farkli olmayacak ayni sikintilar artarak devam edecektir. Çünkü sistemi dengeleyecek denge unsurlari olmayacagindan; yasama yürütme ve yargi, sistemin ayrilmaz bir parçasi seklinde dizayn edileceginden fark eden bir sey olmayacak; sadece devleti içerde ve disarda temsil edenin sifati cumhurbaskani degil de devlet baskani olarak isimlendirilip söylenecek.

Bir ülkenin; hem içerde hem de disarda söz sahibi olmasi güçlü bir demokrasi ile olur. Bunun için basta kendi vatandasi ile barisik olmasi, olmazsa olmazlarin basinda gelir. Bir iktidarin demokrasisini gelistirerek sorunlari çözmesi gerekirken baskanlik sistemini toplum gündemine tasimasi çikmaza girdigini, sorunlari çözmede yetersiz kaldigini gösterir. Bilinmelidir ki baskanlik sistemi de bu anlayis ile sorunlari çözemez.

Güçlü ülke gelismis demokrasi ile olur; Sorunlar demokratik barisçil yöntemlerle ve de hukuksal çerçeve içerisinde çözülür. Bu ülkeler ise uluslararasi arenada da haliyle güçlü olur, sözü dinlenen ülke olur. Demokrasisi gelistigi için de disardan müdahale edilmesi imkansiz hale gelir: Türkiye için bunun anahtari ,

-Tekçi üniter idari yapilanmadan, Kürt halkinin da kendisini yönettigi federal sisteme geçmesi,

-Tüm inanç guruplarinin inançlarini özgürce yasamasi için yasal güvenceye kavusturulmasi

– Diger azinliklara belli bir statünün taninmasi.

-Düsünce, düsünceyi ifade ve örgütlenme özgürlügü için saglikli bir ortam saglanmasi,

Demokrasinin gücüne inaniyoruz; Demokrasiler gönüllü birlikteliklerdir. Gönüllü birliktelikler güçlüdür. Farkliliklar kendi varliklari için demokrasiyi; demokraside farkliliklari bir arada tutar.

Ali Resat Öztürk

Back to top button