Derik kaymakamina sabotaj
Derik kaymakamina yapilan suikast Kürd toplumunu yine yeni bir uçurumun esigine birakti. Bu vahim suikastin ‘nedenleri’ üzerinde de durmak gerekiyor.
Derik’te yaklasik 3 yil önce 220 dönüm arazi üzerinde 20 bin kisi kapasiteli mülteci kampi kuruldu. Büyük paralarin döndügü bu kampta yolsuzluk yapildigi söylentileri yayilmaya basladi.
Derik kaymakami, 10 Kasim günü odasina yerlestirilmis bombanin uzaktan patlatilmasiyla öldürüldü. Derik’te yolsuzluk yapildigi, öldürülen kaymakamin da bu yolsuzlugu açiga çikarmak için sorusturma yürüttügü ve yolsuzluga karisanlarin kaymakamin odasinda patlayan bombadan ve ölümünden sorumlu oldugu Deriklilerce konusuluyordu. Kaymakam, Derik Mülteci kampi yönetimini alti ay önce degistirmis ve kamp da iki ay önce kapatilmis.
Bomba Istanbul’dan kargoyla gönderilmis. Kaymakamin yazi isleri müdürü ve yazi isleri sefi tarafindan makam odasina yerlestirilen bombayi belediye zabita amirinin infilak ettirdigi belirlenmis. (http://www.dogruhaber.com.tr/haber/229312-Kaymakam-Safiturk-cinayetinin-sir-perdesi-aralaniyor/ )
Derik Mülteci Kampi’nin yöneticiligini kaymakamlik yazi isleri müdürü ile Sosyal Yardimlasma Vakfi müdürü Mehmet Can Zurba yapmis. Iddiaya göre; yazi isleri müdürü ile Zurba söz konusu kamptan temelli ayrilan mültecilerin çikisini yapmayarak, onlar için gelmeye devam eden yardim (kisi basina günlük 85 lira yani ayda 2 bin 550 lira) ve ayrica bagislara el koymuslar. Derik’te, yolsuzluk miktarinin 37 trilyon oldugu söyleniyor.
Kampin sorumlularindan olan Mehmet Can Zurba, Sosyal Yardimlasma Vakfi müdürlügü görevinden geçtigimiz bahar alinmis. Zurba üç ay önce kalp krizi nedeniyle vefat etmis. Kampin sorumlulugu döneminde baslayan lüks yasantisi ve yatirimlari ile dikkat çeken ancak cinayete kurban gittiginden süphelenilen Zurba’nin mezari, kaymakamin öldürülmesinden dört gün sonra otopsi için açilmis.
Bombayi kaymakamligin odasina yerlestiren kaymakamlik yazi isleri müdürünün evinde yapilan aramada yüklü miktarda altin bulundugu söyleniyor.
Kaymakamlik yazi isleri müdürü Derik belediye baskanligina AKP’den aday adayi olmus ancak aday gösterilmemis.
Derik ve Mazidagi AKP ilçe baskanlari 25 Kasimda görevlerinden istifa etti. Istifa edenler arasinda Nusaybin ilçe baskaninin da oldugu bilgisi AKP Mardin il baskani tarafindan yalanlandi. (http://www.mardinarena.com/mobil.php?islem=haber&id=23870 )
29 Kasim tarihinde ise AKP Mazidagi, Derik ve Nusaybin ilçe örgütleri gerekçe göstermeden topluca istifa etti. (http://direnisteyiz3.org/akp-mardin-ilce-orgutleri-toplu-istifa-etti/ ) Olay istifaya degil de genel merkez tarafindan görevden alinmaya benzemektedir. Bu istifalarin ‘ilçe belediyelerine atanan kayyimlarin beklentilere cevap vermedigi yüzünden oldugunu’ ileri sürmekse hiç dogru görünmemektedir.
Buraya kadar olanlar rutin bir yolsuzlugu, bu yolsuzlugun yasantiya, yönetime etkilerini ve sorusturma sürecini ortaya koyuyor; Lükslesen yasantilar, cinayetler, sorusturmalar, belki itiraflar, istifalar, görevden almalar
Bu yolsuzlugun Ankara’yla baglantili ya da Ankara merkezli olup olmadigi, polis ve askerlerden de yolsuzluga bulasan varsa bu, henüz açiga çikmadi.
Kaymakamin odasinda öldürülmesini 11 Kasim tarihinde “Mardin Derik’te birimlerimiz, basta Derik Sehitleri anisina olmak üzere sarayin uyguladigi fasizme karsi, AKP kayyumuna yönelik 10 Kasim gece saat 00.30’da sabotaj eylemi Roza Amed/Bahar Tekin tarafindan gerçeklestirildi” açiklamasi ile PKK/YPS üstlendi.
Memurlar eliyle gerçeklestirilen sabotaji PKK, PKK/HPG ya da PKK/TAK’in yapacak kapasitesi oldugu belki öne sürülebilir, peki ya PKK/YPS’nin? Bu tür bir eylemden sonra açiklama yapmasi gereken PKK, HPG ya da TAK iken, eylemi üstlenmek daha önce bu tarz eylemi hiç yapmamis olan YPS’ye kaldi (http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-37948325). Bir tv kanali da bu üstlenmeyi PKK çevresine duyurdu. Derikliler bu üstlenmeye hala bir anlam verebilmis degil.
Bu üstlenmenin ardindan, ‘ya yolsuzluga bulasanlarin, ya PKK’nin ya da her ikisinin isbirliginde bu bombalamanin gerçeklestirildigi’ tartismalari Derikliler arasinda devam etti ve bölgeye yayildi. Bugüne kadar da PKK eylemi ertesi gün üstlenenleri elestiren bir açiklama yapmadi ya da üstlenmeyi geri almadi.
PKK’liler en basindan beri mi bu isin içindedir, yoksa sonradan mi dahil oldu, bilinmiyor. Belki de yolsuzluga bulasanlarin önerisi ve planlamasi, kolaylastirmasi ile bu eyleme evet demislerdir! Belki de ‘Hazir eylem bulduk, üstlenelim!’ demislerdir. Bu konuda hiçbir bilgi yok.
Halbuki, dünyanin her yerinde rastlanan bir suistimale ve onun sorusturulmasina tanik oluyoruz. Tutuklamalar, istifalar ve görevden almalarla süreç ilerliyor. Derikliler bu süreci basindan beri izliyor. 71 kisiden kaçi AKP’li, kaçi PKK’li, HDP’li, DBP’li belli degil ancak içlerinden 20’si tutuklanmis. Gözaltina alinanlardan 28’i kaymakamlik ve belediye çalisani. Bu güne kadar bu yolsuzluk ve sabotaj hakkinda HDP, HDK ve DBP kisacik da olsa bir açiklama yapmadi ya da girisimde bulunmadi.
Derik kaymakaminin öldürülmesinden bir gün sonra eylemi PKK/YPS üstlendi ve üzerinden 20 gün geçmesine ragmen ‘Biz yapmadik!’ ya da ‘Aslinda söyle oldu!’ denmedi. Bu eyleme kadar PKK’nin bir ya da birkaç devletin hesabina davrandigi öne sürülürdü. Bu eylemden sonra yolsuzluga bulasmis memurlarin bile kapisini çalabildigi, eyleme yönlendirebildigi bir ‘Özgürlük Hareketi’ olarak bilinmesine kim ve hangi gerekçe engel olacak?
Baglar’da patlatilan bomba yüklü araç yüzünden 12 kisi hayatini kaybederken, patlamanin verdigi hasardan 13 bin kisi etkilenmis. 6-8 Ekim ve hendeklerin sonuçlari ortada. Tahir Elçi de o hendeklerin kenarinda bir yil önce katledildi. Simdi de olasi vahim sonuçlariyla Derik suikastinin sebeplerini ve istirakçilerini anlamaya çalisiyoruz. Derikliler, savciligin verdigi gizlilik kararinin 8 Aralik’ta sona ermesiyle gerçeklerin ortaya çikabilecegini düsünüyor.3.12.2016
Aziz Yagan