BAZILARI GÖREMIYOR, BAZILARI GÖRMEK ISTEMIYOR (*)

Türkiye Parlamentosu AKP ve MHP’nin oylariyla mevcut Anayasa’nin 18 maddesinin degistirilmesine karar verdi ve bu degisiklik 16 Nisan’da referanduma sunulacak. Eger çogunluk evet derse bu degisiklik kesinlesecek, hayir derse hükümsüz olacak. Elbet, evet veya hayirin önemli siyasal etkileri olacak.
Kürtlerin bu referandumdaki oylari acaba ne yönde olacak, ya da olmali; evet mi, hayir mi?
Bazi Kürtler, ‘Bu anayasa bizi ilgilendirmez, sandik basina gidip oy kullanmayalim, yani boykot edelim’ diyorlar.
Biz ise, bu anayasada Kürtlerin temel haklari yer almiyor; ne kendi kaderini tayin hakki, ne federasyon, hatta ne de muhtariyet… Bu nedenle sandiga gidelim ve ona hayir diyelim, diyoruz.
Boykot yanlilari, ‘evet ve hayir diyenler arasinda taraf olmayalim,’ diyorlar.
Biz ise, eger oy kullanmazsak, bu evet diyenlere yarar; yani sonuçta yine taraf oluruz, diyoruz.
Boykot yanlilari: ‘Ha önceki anayasa, ha bu; bir farklari yok,’ diyorlar.
Biz ise söyle diyoruz: ‘Ikisine de karsiyiz, verecegimiz hayir oyu ikisine de yönelik.’
Boykot yanlilari: ‘Kemalistler de hayir diyor, siz bu tavrinizla onlarla yan yana düsüyorsunuz,’ diyorlar; bizi Kemalistlikle, hatta bazilari hizlarini alamayip ihanetle suçluyorlar.
Biz ise söyle diyoruz: Bizim hayir gerekçemiz onlarinkinden farkli. CHP ve cümle Kemalistler eski sistemi savunuyorlar, AKP ve MHP’nin getirdikleri system ise tek adam sistemi ve öncekinden de kötü. Biz ise Kürt halkinin ve Alevilerin haklarini taniyan, tüm temel insan hak ve özgürlüklerini içeren demokratik bir anayasa istiyoruz. Biz Kürt halkinin Kürdistan’da kendi yerel hükümetinin ve parlamentosunun oldugu, Kürtçenin ilkokuldan üniversiteye kadar egitim dili ve ayni zamanda Türkçenin yani sira resmi dil oldugu federal bir siistemi savunuyoruz.
Bu tavir Kemalistlik veya Kürt halkinin özgür olmamasini istemek olarak nitelenebilir mi?
Baylar, agzinizdan çikani kulaklariniz duyuyor mu? Kendinizi cahil ve müfteri konumuna düsürdügünüzün farkinda misiniz?
Boykotu savunanlarin tavri bize gore yanlistir; ama bu nedenle biz onlara ipe sapa gelmez suçlamalar yöneltmiyoruz. Onlarin ise bize karsi böylesine saldirgan bir dil kullanmalari için hiç bir neden yok. Yazilarimiz ve HAK-PAR’in Türkçe ve Kürtçe dillerindeki açiklamalari son derece açik. Aptal ya da önyargili olmayan her kisi neden hayir dedigimizi pekala anlar. Bu tavir en basta Kürt halkinin özgürlügü içindir, ayni zamanda baris ve demokrasi içindir.
Ama bunlariin birçogu: ‘Demokrasi bizi ilgilendirmez,’ diyorlar.
Bu yanlis, sakat sözleri ne yazik ki yillardir duyuyoruz. Ne var ki ddemokrasi, ister Türk ister Kürt, ister baska kökenden olsun bu ülkede yasayan herkesi ilgilendirir.
Düsünce ve inanç özgürlügü bu ülkede yasayan herkes için önemlidir.
Kadin haklari, ister Türk ister Kürt olsunlar, tüm kadinlari ilgilendirir.
Emekçilerin haklari, sendikal haklar ve grev hakki, Türk emekçilerini ilgilendirdigi kadar Kürt emekçilerini de ilgilendirir.
Basin özgürlügü Türk ya da Kürt herkes için önemlidir.
Hatta dogal çevrenin korunmasi, yalniz insanlar için degil, ormandaki ayilar için de önemlidir.
Geçmis yillarda da birileri yine, ‘Antifasist mücadele biz Kürtleri ilgilendirmez,’ derlerdi. Ama 12 Eylül 1980 darbesiyle ülkeye fasist bir rejim geldikten sonra onlar da olup bitenleri gördüler. Daha önceki dönemde çesitli baskilar yasansa da hiç degilse toplanti ve yürüyüs özgürlügü vardi, düsündüklerimizi söyler ve yazardik; hatta Kürtçe veya Kürt sorunuyla ilgili yayin yapan dergi ve gazeteler vardi; solun, demokratlarin, Kürt yurtseverlerinin dernekleri, sol partiler vardi. Fasist rejim tüm bunlara son verdi, onbinlerce insani içeri aldi ve acimasiz bir iskence çarkindan geçirdi.
Tüm bu nedenlerle, bu ülkede toplumsal ve siyasal yasami etkileyen en küçük bir degisiklik bile bizi ilgilendirir. Kaldiki burada degisen anayasadir. Eger bu degisiklik ileri yönde ise, yani demokrasinin sinirlarini genisletiyorsa ona evet deriz. Tam tersine, demokrasinin sinirlarini daraltiyorsa hayir deriz.
Bu kez hayir diyoruz; çünkü bu degisiklik de 1982 Anayasasi gibi, Kürt halkinin temel hak ve özgürlüklerini içermiyor, üstelik demokrasinin sinirlarini daraltiyor; demokrasinin olmazsa olmazi olan güçler ayriligini ortadan kaldiriyor, yetkileri büyük ölçüde baskanda topluyor, yani tek adam rejimi yaratiyor.
Boykot gerekçesi olarak, ‘bizi bagimsizliktan baskasi ilgilendirmez,’ diyenler, kendilerini siyasetten izole ediyorlar. Bunlar oy haklarini kullanmiyor ve böylece güçlerini göstermiyor, bir bakima ‘biz yokuz’ diyorlar. Bunlar siyasi gelismeler karsisinda aslinda tavirsiz kaliyor, buna karsilik da büyük laflar ediyorlar.
Bir Kürt atasözüdür: Vurmaya niyeti olmayan büyük tasa davranir.
Ne var ki lafla peynir gemisi yürümüyor. Küçük isten kaçan büyügünü hiç basaramaz. Hedefe büyük laf ederek degil, adi adim, sabirli kararli bir çalismayla ulasilir.
Güneyli Kürt kardeslerimiz, KDP ve KYB yillarca silahli mücadele yürüttüler, ama demokrasiyi de küçümsemediler. O dönem baslica siarlari suydu: ‘Kürdistan’a otonomi, Irak’a demokrasi!’
Basta Iran-KDP olmak üzere, Dogu Kürdistan (Iran Kürdistani) yurtsever güçleri de yillar boyu ayni siari kullandilar: ‘Kürdistan’a otonomi, Iran’a demokrasi!’
Elbet bölge ve dünya kosullari zamanla degisti, onlarin siarlari da degisti. Güneyli Kürtler önce federasyon ilan ettiler ve bu statülerini anayasal güvenceye bagladilar; simdi de yeni bölge ve dünya kosullarinda bagimsizlik talebinde bulunuyorlar.
Ama görünen o ki, bazilarina sözün bir faydasi yok. Bazilari söyleneni anlamiyor, bazilari ise önyargili, anlamak istemiyor. Bunlar sanki gözlerine perde çekmis, kulaklarina bez tikamislar.
Diger bir deyisle, ‘BAZILARI GÖREMIYOR, BAZILARI DA GÖRMEK ISTEMIYOR!’
Ne yazik ki, yillardir bir kisim Kürtlerin durumu böyle. Eger Kürt ulusal hareketinin durumu iyi degilse, eger büyük çogunluguyla dogru bir yol ve yöntem seçemiyorsa, baslica nedenlerden biri de budur.
Eskilerin söyle bir lafi vardir: ‘Bizim oglan bina okur, döner döner yine okur.’ (‘Bina’ eski egitim sisteminde, yani medresede ilk sinifti.) Bununla ‘Bizim oglan’in bir türlü ikinci sinifa geçemedigi anlatilmak istenir.
Bizim de dilimizde tüy bitti, ama yillardir demokrasinin önemini birilerine birtürlü anlatamadik…
28 Subat 2017
————————————————-
(*) Daha önce Kürtçe yayinlanan yazimin Türkçesi, bazi ufak degisiklik ve eklemelerle…
Kemal Burkay