Makale

Güres yapar gibi dis politika yapmak!

Güreste vardir, bilirsiniz… Rakibinizi kündeye getirmek, takla attirmak vs’nin hep bir puani vardir. Birer ikiser toplarsiniz puanlari. Maçin sonunda hangi yarismacinin puani fazlaysa karsilasmayi o kazanir.

Türkiye su anda böyle bir güres karsilasmasinin içinde. Herkes bir hamle yapip gözünü hakeme dikiyor. CHP liderine ”Kemal gidici demek”; Kemal’a yüklenen anlam için 1.5 puan… Kemal Kiliçdaroglu ise sifir, taban Mustafa Kemal anliyorsa, 1.5 puan tabii…

Hollanda ve Almanya ile kavga, Hollanda Basbakani’na g.t lalesi demek, Hollanda ve Almanya’yi Nazi ve fasist ilan etmek, Srebrenica katliamini gündeme getirmek, Avrupa’yi Haçli Seferi zihniyetiyle suçlamak, galiba 2 puan. Hepsi öyle diyor çünkü.

Halk ya gerçekten Avrupa ile kavganin, turist gelmemesinin, Bati’dan tamamen kopmanin Türkiye’ye iyi olacagina inaniyor ki, AKP’lilere göre bu yönde atilan her adim referandumda evet cephesine puan kazandiriyor.

Ya da yapilmayan kamu oyu arastirmalarini açiklayip sandikta yapacaklarina altyapi hazirliyor.

Görüldügü kadariyla, sirada daha Kandil’e kara harekati var. Münbiç’te alinmayan köylerin, kasabalarin alindiginin ilani falan var…

Sonuçta çita ne kadar asagi çekilirse, rezilligin boyutu ne kadar artirilirsa, uluslararasi kamuoyu ve kanaat önderleri nezdinde itibar seviyesi ne kadar asagi çekilirse, o kadar basarili olunduguna iliskin bir zihniyet hakim ülkeye.

Hollanda menseli inegini kesmekle, tecavüz etmek arasinda gidip gelen, Hollandali diye Norveçli turiste saldiran, telefonla Hollanda polisini arayip dombra dinleten bir toplum yapimiz var. Ayni zamanda gerçekçi de. Türkiye’de demokratik hak arayanlarin kendisini cezaevinde buldugunu bilecek, Hollanda’da ise, iktidari ne kadar rahatsiz ederse etsin protestonun temel hak oldugunu bilecek kadar kurnaz.

Sonuç itibariyla ilke degil, çikar manticiyla hareket eden bir iktidar yapisinin dalga dalga tüm topluma yayilip yansimasina taniklik ediyoruz.

Isin ucunun kendisine dokunacagini göremeyecek kadar körlesmis bir toplum. Para harcayan, tüketen, yiyen-içen Avrupali turist ayagini kesince yumurta üreticinden haliciya, garsondan restoranciya kadar herkesin bedel ödedigini Rusya kriziyle yasayip görmesine ragmen, bedel ödemeden atlatacagina inaniyor bu dönemi belli ki. Yabanci yatirimcinin varligini korumaya yönelip yeni yatirimdan kaçinmasinin fakirlesme olacagini da göremiyor.

Daha vahimi, bizzat Cumhurbaskani Erdogan’dan baslayan Bati ve Hiristiyan karsiti söylemin sonunda kabagi Avrupa’da yasayan Islamci Türk toplumuna ödeyecegini anlayamiyor.

Ekonomik sikintiyla bogusan Avrupa’nin daha fasizan bir çizgiye kaymasindan baska bir sonuç vermeyecek bu iç politika odakli, güres diplomasisi. Islam’in her türlü disa vurumunun güçlesecegi, müslüman kimliginin kapilarin kapanmasina neden olacagi bir yaklasimin öncülügünü, Avrupa Birligi üzerinden prim yapan, iktidarini güçlendiren AKP yapiyor ne yazik ki…

Aslinda bu dönemin öne çikan, güresçi zihniyetini disa vuran isimlere baktigimizda, ya devsirme Islamci ya da köksüz tipler oldugunu çok net görüyorsunuz.

AKP’nin demokrat muhafazakarlarinin tasfiyesi meydani lümpen Islamcilara birakti.

Çitayi daha da düsürme konusunda sinir tanimayan kabadayi demeyeyim de sirret ve çamur bir anlayisin kucagina düstü Türkiye.

Referandumdan evet veya hayir çikmasi ülkenin gelecegini fazla etkilemeyecek. Çünkü yasanan bu süreçte, burjuvazisinden medyasina, dindarindan bürokratina kadar toplumun gerçek malzemesini görme imkanina sahip olduk.

Türkiye’nin önündeki tek yol daha dibe vurmak, siddet sarmalina savrulmak, hukuksuzluklari derinlestirmek gibi görünüyor.

—————————————————–

Millet Gazetesi-15 Mart

Ergun Babahan

Back to top button