Makale

HÊLIN’IN ARDINDAN

Degerli okurlar, dostlar,

Kizim Hêlin’in beklenmedik biçimde kaybi nedeniyle iki aya yakin süredir yazmadim, yalnizca face sayfamda bu olayla ilgili bazi zorunlu kisa açiklamalar yaptim, bilgi verdim. Bu yazim da yine ona dair olacak.

Geçtigimiz Mart ayinda arkadasimiz Ilhan Çetin’in 21 yaslarindaki gencecik kizi Filiz bir trafik kazasi sonucu komaya girmisti ve bu acili durum günlerdir devam etmekte, Ilhan’a verdigi derin acinin yani sira hepimizi üzmekte idi. Tam da böyle bir zamanda Hêlin’le ilgili acili haber geldi.

Bildiginiz gibi Hêlin 3 Nisan’da motosiklet çarpmasi sonucu agir yaralandi ve 7 Nisan’da hayatini kaybetti. Olay Stokholm’da, Hêlin’in yasadigi Kista semtine yirmi dakika mesafede, Rinkeby ve Tensta semtlerine yakin bir kirsal alanda meydana gelmisti. Bu semtlerde simdi yogun olarak Ortadogu’dan ve Afrika’dan gelen göçmenler yasamakta ve bu nedenle buralar bir tür getoya dönüsmüs durumda.

Hêlin son yillarda ev doktoru olarak bu semtlerdeki yaslilara hizmet vermekteydi. Yine böylesine bir hasta ziyaretinden çikmis, yürüyerek evine dönüyordu. Geçtigi yol, çevredeki çiftliklere ait olanlar disinda, motosiklet dahil, motorlu araçlara kapaliydi. Ama buna aldirmayan magandalar bu sakin ve trafik kurallarina son derece saygili ülkede bile vardi. Motosikletle bu tür ara yollara dalan kisiler burada yasayanlara ve gezinenlere karsi adeta terör estiriyorlardi. Bunlar genellikle, çevre semtlerde oturan ve göç ettikleri bu ülkeye uyum saglayamamis olan göçmen gençlerdi.

Bu kez de öyle olmustu. Polisin verdigi bilgiye göre Motosiklet çalintiydi ve onu kullananlar ayni zamanda uyusturucu almislar. Çarpmanin ardindan motosikleti kullanan 19 yaslarindaki erkek kaçmis, arkasinda oturan genç kiz ise soka girerek olay yerinde kalmis.

Doktorunun verdigi bilgiye göre ise çarpmanin etkisiyle kizimin kalbi durmus, ancak olay yerine ambulansin gelmesinin ardindan saglik ekibinin çabasiyla kalbi yeniden çalistirilmis ve hastaneye kaldirilmisti. Ama epeyce bir süre beyne kan gitmedigi için beyin ciddi hasar görmüs ve komaya girmisti. Ne yazik ki bu durumu atlatamadi ve 7 Nisan’da onu kaybettik.

Motosikleti kullananin Irak’li oldugu söylendi. Yakalandi ve hemen birakildi. Mahkeme safhasinda ceza alirsa belki tutuklanir!

Dogal olarak olayda bir kasit, örnegin siyasi nedenlerle bir saldiri olup olmadigini düsündük. Polis olayin siyasi nedenlerle islenmedigi kanisinda idi. Ama uzun dönemler baris içinde yasayan bu ülkenin polisi bagisiklik sistemini nerdeyse yitirmis durumda, bir kasit olsa bile, ne yazik ki bunu kavrayacak ve ortaya çikaracak yetenekten yoksun. Nitekim yillar önce kendi Basbakani’na (Olof Palme) karsi cadde ortasinda islenen cinayeti bile aydinlatamadi ve yine kendi Disisleri Bakani’nin (Anna Lind) bir markette alisveris ederken herkesin gözü önünde katledilmesini önleyemedi…

Olayda siyasi bir kasit olup olmadigi belki mahkeme safhasinda netlesir.

Söz konusu motosikletli magandalarin çevrede estirdigi teröre karsi da ‘ki bu nedenle daha önceki aylarda bir kiz çocugu daha yasamini yitirmis- çevredeki insanlarin sikâyetlerine ragmen polisin bugüne kadar herhangi bir tedbir aldigi yok. Isin ilginci polis, herhangi bir suçluyu yakalamak için bile söz konusu getolara girmek istediginde burada yasayan gençlerin tasli tepkileriyle karsilasiyor.

Bu durum, benzer olaylari yasayan birçok Avrupa ülkesinde oldugu gibi Isveç’te de yabanci düsmanliginin, irkçiligin boy göstermesinin bir nedeni. Bizi bile rahatsiz eden bu durumun bu ülkenin yerli halkini rahatsiz etmemesi mümkün mü?

Öte yandan göçmenlerin geldikleri Avrupa ülkelerinde bu tür tavirlar sergilemelerinin sasirtici yani yok. Onlar Afganistan’da, Pakistan’da, Ortadogu ülkelerinde ya da Afrika’da, iç savaslarin ve atesin içinden, bir baska deyisle cehennemden geliyorlar. Bu nedenle onlardan bir melek tavri beklenemez; dogaldir ki -en azindan bir bölümü- zebani gibi davranacaklar. Nitekim söz konusu göçmenlerin çocuklari da en iyi tas atmasini biliyorlar. Bunun Isveç gibi ülkelerde bile degismesi uzun zaman alir.

* * *

Bu olay nedeniyle yoldaslarim, dostlarim -yurt içinde ve disinda- bana ve ailemizin öteki bireylerine büyük dayanisma ve destek gösterdiler. Aralarinda Kürdistan Bölge Baskani sayin Mesud Barzani’nin oldugu birçok siyasi lider, dernek baskani, yazar, dost ve arkadas beni telefonla ve öteki kanallardan aradilar. Mesaj gönderdiler. Birçok arkadasim bizzat Stokholm’a geldi. HAK-PAR Genel Baskani Refik Karakoç bunlar arasindaydi. Isveç’teki Kürt kolonisi, basta Isveç Kürt Federasyonu ve Baskani Keya Izol olmak üzere bize sicak bir dayanisma gösterdiler.

Bu nedenle herkese çok tesekkür ediyorum.

Evet, Hêlin’i beklenmedik biçimde ve zamanda yitirdik. O benim en büyük çocugumdu. Son yillarda ise ayni zamanda dert ortagim, arkadasimdi. Iki çocuguna iyi bir anne olmanin yani sira kardeslerine de iyi bir abla idi.

Yasasaydi yarin (27 Mayis) 51 yasini tamamlamis olacakti; dogum günü yine de kutlu olsun! Iyi ki dogdu, görece kisa da olsa yasadi, arkasinda iyi izler birakti.

Onun yokluguna alismak benim için kolay olmayacak. Ama böylesine acilari yasayan tek insan degilim elbet. Ayrica, seksen yila varan yasamim boyunca benzer bir dizi acilar yasadim, baska yakinlarimi ve yoldaslarimi yitirdim. Her seye ragmen yasadigim sürece bana düsen sorumluluklar oldugunun ve metin olmak gerektiginin bilincindeyim. Kizimin ve zamansiz yitirdigimiz öteki canlarin anisina yakisan da budur.

Hêlin’le ilgili siirim biliniyor. Onu ilk sürgünlük dönemimde 1974 yilinda Almanya’da yazmistim. Bu siir nedeniyle bana Italya’nin Premio Cremona ödülü verildi. Bu siir ayni zamanda, Aziz Valentine Günü olarak da bilinen 14 Subat Sevgililer Günü’ne atfen, Italya’da opera müzigi yapildi.

1972 yilinda, Mamak’ta hapiste yazdigim siirlerden biri de üç kizimin adini tasiyor: ‘Hêlin, Evin, Berivan’. Bu siirin son dörtlügü söyledir:

Hêlin, Evin, Berivan
Bilirim sizler büyüyünce
Mapusane külleri üstünde
Açan gülleri düsünürüm

O zamanlar, degisim konusunda ne kadar iyimsermisim… Hêlin henüz alti yasinda, ikizler (Evin ve Berivan) ise bir yasinda idiler. Onlarin artik büyümüs olacagi günlerde ülkemize özgürlük ve barisin da gelecegini ümit etmisim. Oysa onlar büyüdüler, ama hapishaneler yok olmadi, külleri üstünde güller açmadi. Aksine hapishaneler zaman içinde daha da çogaldilar. Özgürlük ve baris ise ne yazik ki bugün de ufukta görünmüyor. Belli ki bu düs gerçeklesinceye kadar daha pek çok kusak kurban vermeye, aci çekmeye devam edecek…

26 Mayis 2017

Kemal Burkay

Back to top button