Makale

Su Çilgin Türkler

Osmanlilar dönemindeki iktidarlarin temel referansi Islamiyetti. Ülkede var olan halklar, dine dayali birlik içinde yan yana yasiyorlardi. Kapitalist üretim biçiminin güçlenmesi, ulus devletlerin kurulmasi sonucunda, ulusal birlik öne çikmaya, dinsel birlik gerilemeye basladi.

Kemalist irkçilar, bu yeni ideolojiyi süngü zoruyla topluma enjekte ettiler. Buna parelel olarak, Kürtlerin varligini ret ve inkar ettiler. Bu nedenle Kürt sorunu, ülkenin bas gündemi haline geldi.

Kürtler bu siyasi anlayisa ve yönetime karsi silaha sarildilar, baskaldirdilar. Dersim isyaninin 1938 yilindi kanla bastirilmasindan sonra, Kürdistan büyük bir karanliga gömüldü. Kemalistler, Kürt sorununu çözdüklerini zanettiler.

Zaman içinde ülke genelinde ekonomik, sosyal ve siyasal bir uyanis basladi. Bu uyanis Kürt sorununun çözüm umudunu da güçlendirdi. Kürt ulusal muhalefeti, ülke genelindeki mücadele içinde etkin bir konuma geldi.

Ne var ki Kürtler, ideolojik ve politik önderlik konusunda arka siralarda yer aliyorladi. Bu da dogaldi. Çünkü Türkler bizden daha iyi egitim almis, literatür okumus, sosyal ve siyasal mücadelelerde deneyim kazanmis, tarihi bilgilere sahip ve digerlerine göre daha az bastirilmis insanlardi.

Bu arada ülkenin sol kulvarinda çok ciddi bir açilim oluyordu. Bunun üzerine egemen çevreler Kürt ulusal kurtulus mücadelesinin önüne yeni bir tuzak proje koydu.

Bu proje geregi Türk yoldaslarimiz bize, ‘Isçi sinifi, devrimin lokokomotifidir. Ulusal sorun, kadin sorunu, köylülük sorunu ve benzerleri lokomotifin arkasina baglanmis vagonlardir. Lokomotif menziline yürürken, kendisiyle birlikte, bu sosyal katmanlari da kurtulusa götürecektir. Emek-sermaye çeliskisi ortadan kalkinca Kürt sorunu da kendiliginden çözülecektir. Bunun için ulusal sorunu boyuna gündeme getirmekten vazgeçin. Tüm gücümüzü sinif mücadelesinde birlestirelim . ‘ diyorlardi.

‘Isçi sinifinin ulusu ve ülkesi yoktur. Gerçekçi ol, imkansizi iste’ diyerek bizleri ulus ve ülke sevgimizden uzaklastiriyorlardi. Ulus kimligimizi geri plana itiyor törpülüyor, sinif kimligimizi ise öne çikarip sivriltiyorlardi. ‘Emek-sermaye çeliskisi bitince Kürt sorunu kendiliginden çözülecek, her sey güllük gülüstan olacak’ diyorlardi. Bizler de onlara inaniyor ve güveniyorduk.

Kisacasi Türk yoldaslarimiz evimizi, köyümüzü, kasabamizi, yakilip yikilan tarla ve ormanlarimizi, taziye çadirlarini ziyarete geldiklerinde, kefensiz ölülerimize baktiklarinda bile egemen ulus gururundan tam kurtulamiyorlardi. Kürt ulusal çeliskisinin sinif çeliskisinin önüne geçtigini anlamiyorlardi. Kürt ulusal mücadelesine yeterli destegi vermemekle, Türkiye’deki toplumsal kurtulus mücadelesinin tekerine çomak soktuklarinin bilincine varamiyorlardi.

Bir çok insana kardes olmaktan bahsediyorlar. Bu gerçekten mümküm mü? Yakilan yikilan sehirleri ziyaret etmek, Taziye çadirlarina gitmek, Ben ‘Senden yanayim. Zalime karsiyim. Sana sahip çikiyorum.’ mesajini veren bildiri dagitmak buna yeter mi acaba? Fasist Türkler bile Kürt-Türk kardesliginden bahsediyorlar. Onlar da ‘Türk-Kürt kardestir. Bizi bölen kallestir’ diyorlar. Simdi buna inanalim mi yani?

Kürt ulusal mücadelesinin bir asirlik geçmisi var. Bu süre zarfinda Kürtler hep esit kosullarda beraber yasama önerisinde bulundular. Türk egemen çevreleri bu talebin önüne hep tuzak projelerle çiktilar. Kürtlerin ayri bir ulus oldugunu hep inkar ettiler. Onun için de bu sorun çözülmüyor.

Türklerle Kürtlerin ölüm acisi, nefret, kin ve mutluluk duygularinin, mezari bile olmayan evlat acisinin ayni oldugunu zanetmiyorum. Bir kere daha yaziyorum, Kürtlerle Türklerin ölüm acisi ve anlami bile, birbirinden farklidir.

Hayir biz kardes olamayiz. Buna giden yollarin tümünü kapattilar. Yasi yetmisi devirmis Kürtler olarak Türklere sik sik sunu söyledik. ‘Bakin bizler, Türklerle Kürtlerin ayni toprak üstünde, esit kosullarda beraber yasamayi savunan son Kürt kusagiyiz. Bu sansin kaçirilmasi halinde artik Türk-Kürt beraberliginin hayal olacagini sakin aklinizdan çikarmayin.’

Uluslarin birlikte yasamasinin temel kiriterleri de bellidir. Birbirimizin varligini ve farkliligini kabul ederek, ona saygi göstererek, amasiz fakatsiz esit kosullarda yasamayi savunmaliyiz.

Ne zaman ki Kürtler ‘Benim temel çeliskim ulusaldir, ulusal projelerle çözülür’ dese Sagci- solcu, alevi-sünni, kadin-erkek, köylü-kentli tüm millet ayaga kalkip ‘Bölücüler, teröristler, vatan hainleri’ diye bagiriyorlar. Sizler bu kafayla nereye kadar gidebilirsiniz?

Yilmaz Çamlibel

Back to top button