Makale

25 EYLÜL ÇELIGE SUYUN VERILECEGI GÜN

Ortadogu’da kisa bir gezinti

Insanligin yerlesik hayata geçtigi ilk alanlardan biri olan Ortadogu etnik kültürel, sosyal ve dinsel çesitliligin yaratmis oldugu zenginligi ile özellikle sosyal bilimciler için cazip bir arastirma alani gibidir.

Bölgenin en karakteristik özelliklerinden biri belli bir zaman diliminin toplumsal yasam biçimi olan asiretçi- feodal örgütlenmeyi zamaninda terk etmeyip sirtinda bir kambur olarak tasimasi ve uluslasma adi verilen siyasal örgütlenme biçimine geçememesi veya geç geçmesidir. Bu durumun en önemli sonuçlarindan biri kul olma anlayisindan özgür birey anlayisina evrilememek olmustur. Hal böyle olunca Avrupa’da Rönesans ve reform hareketleri yasanirken bilim ve teknolojide inanilmaz yenilikler ve siyasal dönüsümler olurken Ortadogu halklarinin bu degisimlerden bihaber olmasidir. Dogrusunu isterseniz geriden ve agir aksak takip etme günümüzde de devam ediyor. Ayrica bölge halklarinin bu yasam tarzi farkli nedenlerden dolayi devlet yöneticilerinin de isine gelmiyor degil.

Sanayi devriminden sonra önem kazanmaya baslayan petrol ve dogal gaz gibi enerji kaynaklarinin bol miktarda bulunmasi bölgenin ikinci önemli özelligidir. Nitekim 1. Ve 2. Paylasim savaslarindan sonra galip devletlerin bölgeye çöreklenmesi temel olarak bu zenginlik kaynaklarindan dolayidir. Özellikle Ingiltere ve Fransa bu paylasim sirasinda uydu devletler yaratarak ve bu devletlerin sinirlarini da cetvelle çizer gibi belirlemekte sakinca görmemislerdir. Ayni sömürgeciler bölgenin 5000 yillik kadim halki olan Kürtleri ve ülkeleri Kürdistani dört devlet arasinda paylasarak tarihi bir hataya da imza atmislardir.

Bu kisa gezintinin temel amaci bir ülkenin özlemini çekmenin yaninda o ülkede insanca yasamayi da temel amaç edinmektedir .

Irak Kürdistan’inda mücadele tarihi

Irak özelinde mücadele ana hatlariyla Mahmut Berzenci ile baslamis Molla Mustafa Barzani ile devam etmis ve basta Mesut Barzani olmak üzere günümüz aktörlerine devredilmistir.

Körfez savaslariyla birlikte irak Kürdistani 1992 de tek tarafli olarak federe devlet kararini aldi 2005 de Baas rejiminin yikilmasi ile Kürtler Araplarla birlikte ortak hazirlanan anayasaya göre resmi olarak federal devlet statüsü kazandi. Bu anayasaya göre 2007 de tartismali bölgeler için referandum yapilacak ve bu bölgelerin hangi federe devlete dahil edilecegi netlesecekti. Ancak geçen on yilda Bagdat yönetiminin bilinçli olarak bu konuyu ertelemesi sonucu referandum gerçeklesemedi . bunun üzerine Mesut Barzani bir demecinde ‘Biz Irak’in bütünlügünü esas alan bütün yollari denedik , bunun için bedel ödedik ama olumlu bir sonuç alamadik. Bundan dolayi, ‘madem bu sekilde sonuç alamiyoruz bizde irak ile yan yana iki komsu olmaya karar verdik ‘diyerek referandum kararinin nedenini açiklamistir. Umarim bu gerekçe ile verilen karar bagimsiz Kürdistan siarinin gerçeklesmesi için ilk adim olacaktir.

Mesut Barzani baskanliginda federe Kürt devletinin tüm siyasi partilerinin 7 haziranda bir araya gelerek yaptiklari istisareler sonucu referandum tarihi 25 eylül olarak kabul edilmistir. Referandum Kürdistan bölgesinde yapilacagi gibi tartismali bölgelerde de yapilacaktir. Bunun için Mesut Barzani baskanliginda bir üst komisyonun kurulmasina da karar verilmistir. 6 kasim tarihinde ise meclis seçimlerinin yapilacagi açiklanmistir ancak Goran hareketinin ve Islami partinin özelikle Iran ile olan iliskileri nedeni ile sicak bakmadiklari bir gerçektir

Bölge ve Küresel Güçlerin Tepkileri

Suan Rusya disinda küresel güçler sanki agiz birligi yapmisçasina ‘bagimsizlik sizin hakkiniz

-Isid bahane edilerek ‘ ancak zamansiz ve acele alinmis bir karardir ve Irak’in toprak bütünlügünden yanayiz’ seklindedir bu yuvarlak sözler diplomatik bir dil ile mevcut durumun devami mesajini içermektedir. Ancak degil 25 Eylül 2017 on yil sonranin 25 eylülü referandum için ilan edilen gün olsa bile sanirim söylenecekler ayni içerikte olacaktir. Nitekim Mesut Barzani france 24’e yaptigi bir söyleside ‘neden zamani degil , zamanidir hatta geç kalinmistir. Eger Irak’in bütün sorunlarinin çözümünü beklersek bu hiç gerçeklesmeyecektir. Çünkü Baas rejiminin yikildigi 2003 yilindan bu yana sorunlar artti ve çözüm gelistirilemedi. Biz bu yüzden geri adim atmayacagiz ve referandumu 25 Eylülde gerçeklestirecegiz.’ Seklindedir. Bu sözler her seyden önce kararliligin göstergesi ama ayni zamanda referandum ve ardindan gelecek bagimsizlik gerçeklesmezse iki federe devlet arasinda var olan kaosun daha da derinlesecegini göstermektedir kaldi ki irak diye bir devlet federe olarak bile fiilen yok durumundadir . Irak yeniden sekillenmek Kürtler de özlemlerine kavusmak zorundadir . kaldi ki birlesmis milletler yetkililerinin yapilacak referandum için gözlemci göndereceklerini ve bagimsizlik için onay çikmasi durumunda konuyu yetkili organlarinda degerlendireceklerini bildirmeleri konunun devletler nezdinde hukuksal bir boyut kazanmasini saglamistir . ayrica Avrupa birliginden de ayni anlama gelecek açiklamalar yapilmaktadir.

Tüm bu göstergeler küresel güçlerin bölgede yeni sorunlarla karsilasmama adina sert tepkilerinin olamayacagina kanittir.

Bölgesel güçlerden Israil, Ürdün, hatta S. Arabistan’in farkli gerekçelerle referanduma sicak baktiklari bir gerçek. Türkiye’de irkçi ve statükodan yana olanlarin fazlasiyla gürültü çikarip kitlelerini mobilize edecekleri belki daha da ileri giderek bazi provokasyonlara neden olabilecekleri düsünülmektedir. Iktidarin ajandasinda ise referandumu engelleme çabasi bulunmakla birlikte Suriye’deki gelismeler öncelikli sirada yer almaktadir. Kaldi ki Türkiye ile Kürt Federe Devleti arasinda ekonomik iliskilerin her iki tarafin faydasina oldugu ve bu durumun ileride de devam edebilecegi tahmin edilmektedir. Iran hem Israil hem ABD Ile olan olumsuz iliskilerinden dolayi agir, agir siranin kendisine gelmekte oldugu hissine kapildigi için referandumdan en rahatsiz bölge ülkesi konumundadir. Bu nedenle hem Türkiye hem Bagdat yönetimi hem Irak Kürdistan’inda yanina çekebilecegi gruplar ile sicak iliskiler kurarak Suriye’de varligini devam ettirerek ve Rusya’nin destegini alarak sirasini savma gayreti içindedir. Kisacasi Iran duruma fiili müdahale yerine çikar iliskileri çerçevesinde konuyu sabote etme yoluna gidecektir. Ancak asil sorun Haydar el Ebadi’nin basbakanligini yaptigi Bagdat’taki mecliste dügümlenmektedir. Çünkü merkezi hükümet ve meclis onay vermeden ‘Katalanlarin örneginde oldugu gibi ‘ referandumun geçerliligi kabul görmemektedir. Bu da bagimsizliga giden yolun oldukça zorlu geçecegini göstermektedir. Ancak ne Irak Ispanya’dir nede Irak Kürdistani Katalanyadir.

Son söz

Orta dogudaki yönetim sekilleri kisa bir göz atildiginda akli basinda olan herkes mollalarin krallarin emirlerin ve diktatörlerin halklarini yönettiklerini kendileri satafatli bir hayat yasarken sade vatandaslarin ne kadar zor sartlar altinda bulunduklarini görür ancak kurulacak bagimsiz Kürdistan demokrasinin evrensel normlari çerçevesinde insan hak ve özgürlüklerine saygili bir devlet olursa hem çevresindeki ülkelere örnek olur dünya ülkelerinin sayginligini kazanir hem de çöl ortasinda bir demokrasi vahasi olusturmus olur aksi halde çevremizdekilerden farkimiz kalmaz.

Haydar Cihaner

Back to top button