90’lara çoktan döndük bile
Muhtemelen üç konu ile: Refah yaratmayan yolsuzluk ekonomisi, hukuk devletinin çöküsü ve bati ile iliskilerde gerileme.
2000’li yillarin ilk sekiz senesinde ise bu manzara büyük oranda terse döndü.
Bu terse dönüsü kurumsal açidan da açiklamak lazim.
Neler yapildi?
Ekonomide Merkez Bankasi bagimsizligi, kamu ihale sisteminin rekabetçi olmasina yönelik adimlar, tarim desteklerinin milli gelire oraninin saptanmasi, bunlar 3 Kasim 2002 öncesi Dervis reformlari diye biliniyor, ekonomiye azimsanmayacak bir ivme sagladi.
AKP’nin AB açilimi da hukuk devleti algisini çok büyük ölçüde olumluya çevirdi.
AB sürecine paralel olarak gelisen algi da bati ile iliskilerimizi çok önemli ve olumlu bir noktaya tasidi.
Tüm bunlar sayesinde 2002-2008 arasi büyüme ortalamasi yükseldi, Türkiye ekonomisi senede yirmi iki milyar dolar dogrudan yabanci yatirim çekmeye basladi.
2010 sonrasi ise, nedenleri ileride çok tartisilacak, bu üçlü algi tersine, olumsuza döndü.
Daha 2003 basindan itibaren Dünya Bankasi modeli temel alinarak hazirlanan ihale kanunu, rant kollama, yolsuzluk yapabilme gerekçeleri ile küçük küçük kemirilmeye baslandi.
Gelinen bugünkü noktada ise, birakin saydamligi falan, kimsenin duymadigi ihalelerle isler kirli bir biçimde yürütülüyor artik.
Uzman olmaya gerek, Cumhuriyet gazetesinden Çigdem Toker’i izleyin, meselenin çok vahim boyutu gözlerinizin önüne serilecektir.
Sayin Erdogan, kanununa göre bagimsiz bir kurum olan Merkez Bankasi için ‘Söyledikleri hiç tutmuyor, müdahale etmez isem böyle oluyor’ diyebiliyor.
Henüz daha 90’larin düzeyine gelmedik ama enflasyon ve faizler simdiden iki haneli oldu yeniden.
Ekonomik sistemi sadece kamu maliyesi disiplini tutuyordu ama artik ondan da pek hayir yok.
Hukuk devleti ise, uluslararasi mukayeseli çalismalara bakin lütfen, yerlerde sürünüyor.
Yeni bir örnek, Sayin Cumhurbaskani ‘gazete köselerini tutmus millet düsmanlari’ gibi bir ifadeyi kullanabiliyor.
Bir hukuk devletinde ‘millet düsmani’ ne demektir, düsman ne demektir?
PKK’lisi olsun, FETÖ’cüsü olsun, ISID’lisi olsun, TC vatandasi iseler, yargi karar verene kadar masumiyet karinesi vardir, olumsuz yargi karari sonrasi ise ancak suçlu vatandas olurlar.
Anayasa Mahkemesi’nin durumuna da bir göz atin lütfen ama hazirlikli olun, içiniz çok sizlamasin.
Bati ile (ABD, AB) iliskiler ise felaket durumda.
Basbakan Yardimcisi Mehmet Simsek bile bati ile yasanacak sorunlarin (daha ne yasanacak?) ekonomiyi olumsuz etkileme riskinden bahsediyor.
Bu gidisle ekonomik kurumlari, hukuk devletini, bati ile iliskileri daha da niteliksiz hale getirerek, kötülestirerek bir yere varmak mümkün degil.
Sayin Cumhurbaskani bati ile iliskilerin gerginligini tirmandirarak bir bloklasma ve bu bloklasmanin sonucunda da ilkel milliyetçi duygular üzerinden yüzde 50+1’i hedefliyor.
Basarir mi bilemiyorum, ihtimalin sifir olmadigi çok açik.
Ama, sonuçlarin çok tehlikeli olacagi kesin.
—————————————————-
Arti Gerçek-21 Kasim 2017
Eser Karakas