Makale

Herkesin canli yayinda izleyebildigi degerler egitimi

1970 yilinin soguk bir kis günü Moskova’da devlet fotograf arsivinin halka açik bölümüne giden Ingiliz grafik tasarimcisi ve tarihçi David King, arsiv görevlisine beklemedigi bir soru sordu:

‘Troçki’nin fotograflarini nasil bulabilirim?’

Stalin’in ölümünden 17 yil geçmis, Sovyetler, Stalin’in mirasiyla hesaplastigi de-Stalinizasyon sürecini yasamisti. Ama buna ragmen arsiv görevlisi Ingiliz tarihçiyi tersledi: ‘Niye Troçki’yi ariyorsunuz ki, o devrimde önemli biri degildi. Stalin önemliydi.’

Ve ardindan ona koyu yesil bir kutu içinde arsivde fotograflari olan ve soyadlari T ile baslayan ünlülerin listesinin oldugu katalogu uzatti. Ama Tolstoy, Turgenyev diye giden listede Rus Devrimi’nin iki numarali ismi Troçki’nin adi dahi yoktu.

Ingiliz tarihçi o gün yillar sonra kitap olarak yayinlaninca çok ses getirecek arsivini biriktirmeye karar verdi. Nihayet, 1997 yilinda yayinlanan The Commissar Vanishes (Komiser Kayboluyor) adli kitapta bahsedilen komiser, Sovyetler Birligi’nde bakanlarin da aralarinda oldugu çesitli kurumlarda partiyi temsil eden kisilerin adiydi. Ama bir kere komiser olunca hep öyle kalmiyordunuz. Sik sik tasfiyeler yasaniyor ve bir zamanlarin komiserleri birden vatan hainleri haline gelebiliyordu. Ama bu tasfiyeler sadece gazetelerde aleyhinizde yazilar çikmasi, görevden alinmak, partiden atilmak, sürgün edilmek, yargilanmak, hapsedilmek ve hatta öldürülmekten ibaret de kalmiyordu.

Tasfiye edilenlerin adi tarihten, arsivlerden hatta eski fotograflardan dahi siliniyordu.

Tabii photoshopun olmadigi zamanlardi. Birini bir fotograftan silmek büyük hüner gerektiriyordu. Makas, rötus kalemleri gibi aletlerle, kesme, beyazlatma, karartma gibi yillar içinde ustalasmis yöntemler gelistirilmisti.

David King’in kitabi bunun onlarca örnegiyle dolu. Ama onlar içinde en dikkat çekici olani 7 Kasim 1919’da Ekim Devrimi’nin ikinci yildönümü kutlamalarinda çekilmis bir fotografin 50 yil içinde basina gelenlerdi.

Fotografta devrimin lideri Lenin, Kizil Meydan’da yoldaslara kar yagisi altinda bir konusma yaparken görülüyordu. Tarihi degeri büyük bir fotografti. Tümüyle yok edilemezdi. Bazi fotograflara yapilabildigi gibi makasla da kesilip biçilemezdi. Çünkü o tarihi fotograf karesinde artik olmasi istenmeyen insanlar törende Lenin’in en yakinlarinda poz vermislerdi.

Fotograftan önce Lenin’in az önünde üniformasiyla asker selami veren, devrimin tartismasiz iki numarali ismi, Kizilordu’nun kurucusu Troçki silindi.

1924’te Lenin’in ölümünden sonra Stalin önce onu ordunun basindan almis, sonra Komünist Enternasyonel’in yönetiminden çikarmis, 1927’de Komünist Parti üyeliginden atmis, 1928’de Sibirya’ya sürgüne göndermisti. 1929’da nihayet Sovyetler’den de kovulan Troçki, sürgünde oldugu Büyükada’da 1932’de vatandasliktan çikarildigini ögrenmis, 1940’da Meksika’dayken komünist bir suikastçi gönderilerek öldürülmüstü.

Resimden ikinci çikarilan isim Lenin’in hemen solunda yer alan Kamenev oldu. 1917’de devrimin ilk politbürosunda yer almis yedi kisiden biriydi. Lenin’le ters düstügü için, partiden bir süre uzaklastirilmis sonra geri dönmüs, Lenin’in hastaligi döneminde iki yil vekaleten devlet baskanligini yürütecek kadar güvenilir bir isim haline gelmisti. Lenin’in ölümünden sonra da Stalin’le birlikte hareket edip, esinin abisi olan Troçki’nin tasfiyesinde rol almisti. Bir süre sonra yine bazi sorunlar yasadigi partiden atilacak ve yine af dileyerek geri dönmesine izin verilecekti. Ama 1934’te bir cinayetle suçlanip hapse atildi, 1936’da da vatana ihanetten idam edildi. Ancak 1988 yilinda masum oldugu söylenerek iade-i itibar edildi. Ama fotograflardan çoktan silinmisti.

Ve fotograftan en son çikarilan siyah kalpakli ve sakalli Khalatov. O da 1917’den beri partinin üyesiydi. 1937’ye kadar ulasimdan, yayinciliga kadar çok farkli alanlarda Komünist Parti’ye hizmet ettikten sonra 1938’de zindanda basindan vurularak öldürülmüstü.

1967 yilinda yayinlanan Fotograf Sanatinda Lenin albümüne bu tarihi fotograf kondugunda artik fotografta üçü de yoktu, onlardan geriye Lenin’in yaninda anlamsiz büyük bosluklar kalmisti.

David King’in kitabini anlattigi bir makale için

Üzerine çokça yazilmis, bu çok meshur kitabi bu ara hatirlatan çok sebep var.

Geçen hafta televizyonda Abdullah Gül’ün ‘AK Parti’nin kurucularindan degil, kurucu milletvekillerinden’ oldugunu hatirlatan AK Parti sözcüsünü izlerken ya da ‘Suriye’de terör örgütlerine silah gönderdik’ yazisi yazip, ertesi gün ‘Ahmet Davutoglu’nun ‘suçu” diyerek tepkileri ‘gidermeye’ çalisan basyazari okurken bu kitabi hatirlamis olabilirsiniz.

Tek fark, bu kez silinmeye ya da degistirilmeye çalisilan fotograflar pek çogumuzun hala hafizalarinda taze, çok yakin tarihlerdeki olaylara ait.

Bir kismi için Shakespeare’in Hamlet’teki meshur cümlesi dahi kullanilabilir; ‘Babamin cenazesinde pisirilen yemekler sogumadan annemin dügününde yendi.’

2007’de ulusalci-laik çevrelerin Gül’ün Cumhurbaskani adayligina karsi ürettigi komplo teorileri (Exeter mezunu, Ingilizlerin adami vb), bugün muhafazakar çevrelerde Gül’ün olmayan Cumhurbaskanligi adayligina karsi kullaniliyor. Gül’e karsi en sert yayinlari, 2007’de de cumhurbaskani adayi oldugunda ‘devrim kanunlari uygulansin’ pankartlariyla Cumhuriyet Mitinglerinde en önde olan Aydinlikçilar yapiyor.

2007’de Ak Parti’yi ‘sistemle çatismayacak aday’ göstermeleri için uyaran Bahçeli, bugün de Gül’ü sagin solun doldurusuna gelmemesi için uyariyor.

2015’de Bahçeli’yi Meclis’te alkisladigi için ihanetle suçlanan eski Basbakan Davutoglu, bugün alkislamadigi için ayni suçlamayla karsi karsiya kalabilir.

Pozisyonlar, ittifaklar bu kadar hizli degisince yine eline rötus kalemi, makas, yapistirici alanlar geçmis fotograflari kesip biçmeye basladilar.

Tabii ki siyasette fikirler, koalisyonlar degisebilir, yol ayrimlari olur, siyasetçiler bütün bu taarruzlari göze alarak yola çikmalidirlar ama galiba günün sonunda bu çatismalardan geriye hafizalarimizda kimin ne dedigi degil, kimin nasil davrandigi kalir.

1994 yerel seçimlerindeki tartismalardan geriye topyekün medyanin, siyasetçilerin Erdogan’a ettigi laflardan, elestirilerden hiçbiri kalmadi, ama tek basina bir adama cevap hakki dahi vermeden reva görülen linç toplumun hafizalarina yerlesti.

O yüzden bugünkü tartismalardan da geriye, KHK’ya kimin ne dedigi degil, baska mecralari sinirli kullanabilen eski bir cumhurbaskaninin iki tweetine karsi, onlarca gazete ve televizyondan edilmis sözler, yazilar, açiklamalar arasindaki esitsizlik kalacak.

Türkiye’de siyasi kavgalarin çogu artik sadece siyasi kavga olarak yasanmiyor, insanlarin karakterlerinin ve ahlaklarinin test edildigi sinavlar olarak da yasaniyor.

Ahlak, erdem, hikmet, marifet gibi kavramlar, degerler kavram olarak kitaplardan okunulabilir, nasihat olarak verilebilir, isitilebilir, entelektüel ortamlarda cümle içinde sik sik kullanilabilir.

Ama bunlarin hiçbiri kimseyi ahlakli, erdemli, hikmetli ve arif yapmaya yetmiyor.

Bu degerler ancak zor zamanlarda hayatla test edildiklerinde, o testi geçen insanlarinin adinin önüne ahlakli, erdemli, hikmet sahibi ve arif sifatlari olarak eklenirler. Bu da kolay olmaz, o sifatlari hak etmek için önce pek çok ithami, iftirayi sifat olarak isitmeyi de göze almak gerekir.

Yoksa çocuklara okullarda daha çok saat ‘degerler egitimi’ vererek o degerleri yükseltmek mümkün degil. Maalesef bu aralar televizyonlara bakip, gazeteleri okuyan çocuklarin o degerlerin büyüdüklerinde ne islerine yarayacagi konusunda kafalari epey karismis da olabilir.

O kafa karisiklarini makasla, rötus kalemiyle kesip biçerek gidermek de o kadar mümkün degil…

—————————————————————-

Serbestiyet-10 Aralik 2018

Yildiray Ogur

Back to top button