Makale

Solculugunuz, sagciliginiz, milliyetçiliginiz falan sizin olsun; insanliktan haber verin siz!

Bilirim, akliniza çok güvenirsiniz.

Pazarda akillar satisa çikarilsaydi hiç tereddüt etmeden yine kendi aklinizi alirdiniz.

Sadece akliniza mi, ahlakiniza da sinirsiz güvenirsiniz.

Ve diger pek çok özelliginize.

Bagli oldugunuz inançtan, ideolojiden, siyasetten milim kimildamayacak kadar tamamdir güveniniz; ondan da hiç kusku duymuyorum.

Sagcisiniz, solcusunuz, milliyetçisiniz, iktidar yandasisiniz ya da muhalifsiniz…

Her nerede duruyorsaniz örnek bir kisisiniz. Veya öyle oldugunuz duygusuyla yasiyorsunuz.

Sadece hayatta hak ettiginiz degeri görmemeniz caninizi sikiyor. Ve tüm olumlu yanlariniza ragmen ‘su sanssizlik’tan çok çektiginizi düsünüp iç çekiyorsunuz ara sira.

* * *

Peki. Daha fazla bir sey demeyecegim size. Satasmayacagim.

Kisisel özelliklerinize, akliniza, dünya görüsünüze, siyasi fikirlerinize asla dil uzatmayacagim.

Sadece merak ettigim bir seyi soracagim:

Iyi bir insan misiniz siz?

Yani iyi yürekli misiniz?

Vicdanli misiniz?

Insanlara, hayvanlara, dogaya iyi davranir misiniz?

Zor durumda olanlara karsi fedakârlik yapar misiniz?

Ya da zor bir durum olmasa da: Öylesine, içinizden geldigi için?..

Birileri size görev vermese de siz kendiniz sorumluluk üstlenir misiniz? Hayata bir ucundan sahip çikip özgüveninizi tavra dönüstürdügünüz, herhangi bir duruma müdahale ettiginiz olur mu?

Yoksa pek begendiginiz akliniz ve diger özelliklerinizle ‘Neme lazim’ deyip tembel ve korkakça sürünün bir kenarina sinmeyi mi tercih edersiniz?

Yaninizdaki haksizliklara ses çikarmadiginizdan dolayi utanç hissi duymadan, bir de üstelik ‘Ben aptal miyim!’ gibi kendinize olumlu pay çikararak geçirdiginiz anlar olur mu?

* * *

Hiç tanimadiginiz insanlar için iyi bir seyler yapar misiniz?

Ya da hiç tanimadiginiz insanlardan nefret ettiginiz, onlarin zarar görmesini, yaralanmasini, ölmesini istediginiz olur mu?

Sevmediginiz uluslar var midir? Mesela, Kürtler, Türkler, Araplar, Ermeniler, Yunanlar, Ruslar, Amerikalilar?..

Yillar önce Diyarbakir’in Lice ilçesine bagli Senlik Köyü yakinlarinda bir havan topu ile yüzlerce parçaya ayrilan ve bir daha asla birlesmeyecek olan bu parçalari annesi tarafindan toplanan Kürt kizi Ceylan Önkol için bir damla gözyasi döktünüz mü? Merak edip olayi arastirdiniz mi? Yoksa ‘siyasi’ mi baktiniz konuya?

Geçenlerde Yunanistan’daki korkunç yanginda onca insanin canli canli yanmasi sizde nasil bir his uyandirdi?

Kaygisizlik?

Merak ve heyecan?

Oh olsun duygusu (sosyal medyada böyle çok örnek vardi, bir gazete bozuntusu da ‘YANANistan’ diye baslik atti)?

Solculugunuzu, sagciliginizi, falanizm ve filanizm bagliliginizi sormuyorum size.

Iyi bir insan misiniz, onu merak ediyorum.

* * *

Bir WhatsApp grubunda okudum, sonra dönüp orijinal kaynagini buldum. 2001 yilindan bir olay ve bir yazi :

Ünlü sinema oyuncusu ve eski gazeteci Hüseyin Baradan (1932-2004) çok hüzünlü bir anisindan söz ediyor.

Bayram tatilinde esiyle beraber gemiyle Yunan Adalari’na gidiyorlar.

Gemi Rodos’a yaklasirken esi Hayriye Hanim ölüyor.

Dilini bilmedigi bir yerde esinin cenazesi ve çaresizlik ile kalakaliyor Hüseyin Bey. Ama Girit’te bir seyahat acentasi sahibi olan Manolis Gavrilakis çikiyor karsisina. Acisini paylasmaya çalisiyor.

Gavrilakis, Hüseyin Bey’i yasal sorunlarla karsilasmamasi için – ‘Annem’ dedigi Hayriye Hanim’in cenazesini Izmir’e gönderme sözü vererek – zorla ugurluyor. Hem de en ince ayrintilari düsünerek. Cebine para ve ilaç koyarak. Bir de ‘Her ne kadar sen Müslümansan da, yardimi olur’ deyip çantasina bir ikona yerlestirerek. Onu defalarca arayip hatirini sorarak. Onunla birlikte aglayarak.

Sözünü tutuyor. Hem de tüm masraflari üstlenerek cenazeyi gönderiyor. Tabutu gelinler gibi süslenmis bir halde.

Türk sinemasinin unutulmaz ‘kötü adami’ Hüseyin Baradan, ayni anda 45 yillik esini kaybetmenin hüznünü ve sasirtici bir dostlugun mutlulugunu yasadigini söyle anlatiyor:

‘Yardimseverlik hiçbir sey dinlemiyor; ne dil, ne din, ne irk! Insanlik baska bir olay…
Aciyla dostlugu bir arada yasamak nasil bir sey, bilir misin? Iste ben bunu ilk kez gördügüm bir insanla o kadar yogun yasadim ki…’

* * *

http://t24.com.tr/files/20180728215454_44.jpg

Manolis Gavrilakis, Hüseyin Baradan’i tanimiyordu.

Peki, Elin Ersson, Ismail Khawari’yi taniyor muydu?

Hayir, ama hakkinda bazi bilgiler edinmisti. Isveç’ten sinir disi edilmesi kararlastirilan bu Afgan siginmaci, ülkesine vardiginda belki de hayatini kaybedecekti.

Bunu önlemek için siginmaciyi götürecek olan Göteborg-Istanbul seferini yapan Türk Hava Yollari uçagina bir bilet aldi 21 yasindaki Isveçli ögrenci.

Ve uçakta yerine oturmayi reddederek siginmacinin uçaktan indirilmesi gerektigini, insan hayatinin degerini anlatan Ingilizce konusmalar yapti ve bütün bunlari Facebook’tan canli gösterdi.

Yalnizca mürettebata degil, ‘Birak bu saçmaligi da, daha fazla gecikmeden uçak kalksin’ diye kendisine sözlü ve fiziki müdahaleler yapan yolculara da direndi. Giderek bazi yolcularin destegini aldi.

Genç kizin gözlerinde bazen kararlilik, bazen kusku ve hüzün vardi. Bir ara agladi.

Öylesine güzeldi ki! Ancak cesur insanlarin olabilecegi kadar…

Sonunda direnis basarili oldu ve Afgan siginmaci uçaktan indirildi.

Siginmacinin gelecegi ne olur ve ‘havacilik kurallari ihlali’ sayilan bu eylemi için hakkinda sorusturma açilan Isveçli aktivistin basi ne kadar derde girer, bilmiyorum.

Ama bu genç kizdan ögrenecegimiz çok sey var diye düsünüyorum.

Ben bu yaziyi bitirirken onunla ilgili bir haber daha düstü internete. Bir gazeteye söyle demis:

‘Insan insandir. Benim görevim ölüme gönderilen insanlarin sinir disi edilmesini önlemektir.’

Bir de fotografi var. Baktim… Bir daha baktim… Bana birini hatirlatiyor sanki.

Birkaç dakika sonra hafizamin beni götürdügü yerde bir baska genç kiz vardi: 2003’te Gazze’de, Israil güvenlik güçlerinin buldozerle ezdigi Amerikali aktivist Rachel Corrie.

Hakkinda iki kez yazi yazdigim, hani su ünlü ‘Zulüm bizdense ben bizden degilim’ cümlesinin sahibi, koca yürekli küçük kiz…

—————————————————–.

T24- 29 Temmuz 2018

Hakan AKSAY

Back to top button