Türkiye’nin total anlam kaybi
Kavramlar, kurumlar, gelenek görenekler, yol yordamlar istisnasiz her sey anlamsizlasmadi mi?
Duydugumuz, gördügümüz, okudugumuz her sey gerçekdisilik algisi yaratmiyor mu?
Daha düz soracak olursak, devasa bir açikhava timarhanesinde her konuda sabahtan aksama deli saçmalarina maruz kaldigimiz hissi ne kadar da yaygin degil mi?
Türkiye, belki Venezuela disinda dünyanin geri kalaniyla hemen her konuda çatisarak hayatini sürdürmeye çalisan bir ülke görünümü vermiyor mu?
Yatip kalktiklarimizla baslayalim.
Dolar, avro, döviz ve genelde ekonomi, kabul görmüs ortodoks veya heterodoks, neoklasik, Keynesçi veya Çin tipi planli ekonominin hiçbir kural, teori ve denkleminden haberdar olmayan bir karar verici güruhun idaresinde uçurumun içinde yuvarlaniyor.
Gidisata anlam vermeye çalismanin bir faydasi olmadigini ekonomistler itiraf ediyor. Eldeki veriler gayriseffaf, karar alma mekanizmalari hakeza. Rejimden beslenen sermaye bir yandan ‘devletin mali deniz yemeyen domuz’ siariyla zenginligine zenginlik katarken ve rejimin açikladigi dandik plana övgüler düzerken diger yandan mal güvenligi endisesiyle parasini yurtdisina kaçiriyor.
AB ve diger uluslararasi normlarda ‘piyasa ekonomisi’ olarak adlandirilmak için yillarca çabalamis Türk kapitalizmi de mal ve sermaye güvenliginin tehlikeye girmesiyle anlam kaybina ugramis durumda.
Gayriseffaflik, denetimsizlik, hesapvermezlik, sorumsuzluk ve cezasizlik ekonomik anlam kaybinin degirmenine devamli su tasimakta.
Hazine’nin, Merkez Bankasi’nin ve diger düzenleyici kurumlarin düzenleyici olmaktan çok rejimin emrinde düzen bozucu kurumlar olarak anlamsizlastigini görüyoruz.
Çalisma hayati standartlarinin çoktandir herhangi bir anlami kalmamisti. Çalisma güvenligi, sendikal haklar, çocuk isçiligi sorunlarinda kabul görmüs uluslararasi kurallarin artik hiçbir bir anlami yok.
Isi Allah’a yani maneviyata birakilmis bir ekonomide maddiyatin anlami kalir mi?
Peki, yatip kalktiklari dinin bir anlami kaldi mi?
Siyasî Islâm hiçbir yeni siyasî söylem üretemedigi gibi Ittihatçi siyasî kültür ile güdük Selefî Islâm tarafindan sekillendirildi ve nefesi tükendi. Din yorumu ve mütedeyyinler bu sapkinliktan ziyadesiyle paylarini aldilar. Erdoganci Islâm her türlü ahlâksizligin dinen mesrulastirildigi bir anlamsizlik batakligina dönüstü.
Siyaset kurumuna bakalim. AKP dâhil partiler külliyen anlamsizlasti. Bunda iktidarin tek elde toplanmasi ile muhalefetin ataleti ve siyasetsizligi kadar yasama erkinin islevsizlestirilmesi de etkili.
600 vekil el kaldirip el indiriyor ve maaslarini aliyor, o kadar. Daha genel düzlemde siyaset alani, ifade özgürlügünü kisitlayici mevzuat ve son derece genis terör tanimi sayesinde tamamen daralmis ve anlamsizlasmis durumda.
Klasik erklerin ayriligi ortadan kalktigi gibi erkler içleri bosaltilarak anlamsizlastirildilar. Yasamayi gördük; yargi hukukdisilik temelinde yükselen, pek iddiali olsa da normdisi bir anlamsizlik manzumesi olarak tecelli ediyor. Memleketin ikili veya çoktarafli anlasmazlik çözümlerinde diger hukuk sistemleriyle nasil ters düstügünü hatirlayalim, yeter.
Çevre, doga ve tüm canlilarin asgarî koruma standartlarinin hiçbir geçerliligi ve dolayisiyla anlami yok. Bir iki istisna disinda -ki onlar da geçici, çevre davalarinda çikan lehte kararlarin uygulandigi vaki degil. Sonuçta bu cografyanin ve dolayisiyla komsu cografyalarin çevresi, dogasi ve tüm canlilarinin, mal ve kullanim degeri disinda bir anlamlari yok.
Buna mukabil yapilan istisnasiz tüm altyapi insaati ve enerji üretim birimleri, dünyanin ve memleketin verili kosullari baglaminda yanlis, lüzumsuz, zararli ve dolayisiyla anlamsiz. Güncel örnek Hasankeyf’te 60 yillik ömrüne 12.000 yillik tarih kurban edilen, yöre insanini toki betonlarina mahkûm eden ve Basra Körfezine dökülene kadar irmaklardan yararlanan komsulari ilelebet magdur edecek olan Ilisu hidroelektrik baraji!
Haber alma özgürlügü yüzde doksanlar mertebesinde rejimce kontrol edilen medya, sansür, otosansür, sosyal medya çöplügü, Aktrol gezegeni ve yaygin yalan haber sonucunda tamamen anlamsizlasmis durumda. Zaten kimsenin pek bir sey okudugu, dinledigi yok.
Akademi ayakta kalmaya çalissa da rejimin YÖK vasitasiyla uyguladigi siki kontrol, müspet bilim düsmani politikasi ve totaliter ortamda sosyal bilimin islev ve faydasinin tamamen yok olmasi dolayisiyla verimsiz ve anlamsiz bir kurum hâline geldi. KHK’lar ve cadiavi sonucunda büyük kan kaybina ugradi. Akademinin temsil ettigi özgür düsünce ve bilim anlamsizlastikça cehalet ve ümmilik anlamli oldu.
Dis politika ne içeride ne disarida herhangi bir anlam ifade etmiyor epeydir. Isin ehli hariciyeciler islevsizlestirildikçe, buna mukabil kararlar çapsiz bir danisman heyeti tarafindan alindikça geriye, her önüne gelene ayar vermekten ve bos tehdit savurmaktan baska bir ise yaramayan anlamsiz bir diplomasi kaldi.
Askeriyenin durumu daha parlak degil. TSK, basta NATO olmak üzere ve yeni müttefik Rusya dâhil olmak üzere kimsenin akil erdiremedigi bir anlam kaybina maruz. Göbekten bagli oldugu ve net müsterisi oldugu Bati güvenlik sistemiyle senelerdir ters düsmenin bir anlami olabilir mi hiç?
Bir toplumu toplum yapan âdetler, akideler ve kabullerin ugradigi anlam kaybi da muazzam. Kedi, köpek, kadin, çocuk önüne gelen herhangi bir canlinin igfal edilmesi, öldürülmesi karsisinda olumsuz hiçbir sey hissetmeyen dev bir kara kalabalik yasiyor Türkiye’de. Vicdan, haysiyet, mahcubiyet, saygi, günah, ayip, özür gibi temel kabullerin anlamlarini yitirdikleri bir memleket burasi
Anlamsizlasma öyle bir raddede ki insan ‘Türkiye’nin bir anlami kaldi mi’ diye sormadan edemiyor.
—————————————————————
Haberdar-14 Agustos
Cengiz Aktar