Biz Bunlara Alismayacagiz!
Son günlerde ülkenin heryerinde ormanlarin içindeki canlilarin yanmasi karsisinda üzülüp, tedbirsizliklere isyan edilirken, diger tarafta yasanan irkçi saldiri ve katliamlar, son olarak yine bir kadin cinayeti, toplumsal iliskilerdeki ciddi hasari bir kez daha gözönüne serdi.
Büyük ölçüde iklim kosullarina bagli, ancak saibelerin de konusuldugu orman yanginlarindan bile irkçi bahaneler üreterek Manavgat’ta Kürdlere yapilan saldirilar, Meram’da yine Kürdlere yönelik katliamlar, birçok yerde mevsimlik Kürd isçilere yönelik linç girisimleri ardarda gerçeklesti. Yine bir kadin katledildikten sonra, canice, parçalara ayrilip üstü örtülmeye çalisildi.
Ve ne yazik ki, bu olaylarin hemen hepsi sürekli tekrarlaniyor. Ülkeyi yönetenler, bunlarin önlenmesi için bir adim attigini idda edebilecek mi! Ama biz görüyoruz ki, maalesef hemen her konuda bir ileri, iki geri ilerlemeye çalisilmaktadir.
Örnegin, bugünkü iktidar ilk zamanlarinda Kürdçe TV kanali açip, Kürdlerin temel haklari konusunda iyimser bir hava yaratti, ancak bugün nerdeyse yine Kürdçe konusmayi engelleme noktasina geriledi.
Kadinlara yönelik suçlari önleme konusunda iyimser adimlar atildi ancak Istanbul Sözlesmesi’nin ilk imzalayicisi olan yönetim, kendi imzaladigi sözlesmeden usulsüz sekilde imzasini çektigini açikladi. Kadin örgütlerinin hazirladigi raporlarda; Istanbul Sözlesmesinden imzanin geri çekildigi açiklamasindan sonra kadina yönelik suçlarda ve kadin cinayetlerinde artis oldugu ve son dört ayda 137 kadinin öldürüldügü ortaya çikmistir. Bu da gösteriyor ki, sözlesmeden çikilmis olmasi , toplumda kadina yönelik siddetin mesru oldugu ve cezasiz kaldigi algisi yaratmistir. Buna örnek olarak en son, daha önce Aleyna Çakir cinayetinden sorumlu Ümitcan Uygun, simdi de Esra Hankulu’nu katletmistir.
Geçtigimiz Temmuz ayinda da 20 kadin öldürüldü. Yine çok yakin bir tarihte Azra Gülendam Haytaoglu’nun parçalanmis bedeni gizlendigi yerde bulundu. Yine toplumsal kabul olan ve sistemin durmadan besledigi, kadin iradesini, varligini kendi egemenliginde gören bir erkek tarafindan tasarlanip planlanarak katledildi Azra Gülendam Haytaoglu.
Yine son zamanlarda çocuk ve kadinlara yönelik taciz suçlarinda ispat sartinin getirilmeye çalisilmasi kadin ve çocuklara yönelik suçlarda cezasizlik algisini güçlendirmis, suç faillerini cesaretlendirmistir. Bununla yetinmeyen yönetim erki ne yazik ki hala, kadinlari korumaya yönelik yasalari etkisizlestirme çabalarini da sürmektedir
Geçmiste Kürdlere yönelik saldiri ve katliamlar bugün de ayni saiklerle devam ediyor, sorumlusu elbette bunun çözümü için çaba göstermeyen yönetim erkidir. Anlasilan o ki, ret ve inkar tutumunun artik ise yaramiyacagini idrak edememisler.
Biz bunlara alismayacagiz!
Bu ülkede her bir insanin temel haklar çerçevesinde, özgür ve esit bireyler olarak, dogaya zarar vermeden, dogayla uyumlu yasamalarini saglayacak adimlar atmak yönetim erkinin sorumlulugudur. Bunu yapacak yetkileri var, yeter ki bu cinayetleri durdurma ve insan ve doga yararina isler yapma iradesi tercih edilsin. Buradan hareketle;
Kadin ve çocuklari korumasiz birakan, onlara karsi islenen suçlarin önünü açan ve suçlulari cesaretlendiren adimlar atmaktan vazgeçerek, Istanbul Sözlesmesi’ni yürürlüge koymali ve bununla uyumlu hukuki düzenlemeleri yaparak hayata geçirmelidir.
Kürdlerin esitlik temelinde özgür yasayacaklari anayasal degisiklik ve düzenlemleri yapmak için bir an önce adimlar atilmali ve toplumsal uyum için hiç vakit kaybedilmemelidir.
Sultan Söylemez