Makale

Kapitalizmden feodalizme geçis!

“Rezerv alani” ilani, ülkede güvensizligin, güvenmemenin yeni bir safhasi olarak hos geldi, kos geldi! Bir manasini hemen tahmin ediyoruz, degil mi? Servet, gelir, gelecek transferinin yeni bir asamasi! “Emperyalizm kapitalizmin en üst asamasi” denmis ya, bu da “kendi halkini sömürgelestirmenin yeni üst asamasi”

Kapitalizm ya bu…

“Serbest piyasa” ya…

“Hukuk devleti” bir de…

Sol gazetelere, gazetecilere bile “Mülksüzlestirme basladi” yazdiran, baslik attiran kapitalizmi, serbest piyasayi, hukuk devletini, “mülkiyet hakki”ni seveyim.

Haksizlar mi, haklilar!

Insan haklari, kadin haklari, isçi haklari, çocuk haklari, hayvan haklari, çevre haklari derken, oraya da gelecegi mukadderdi.

Çünkü bu “arsizlik, keyfilik, otoriterlik, hiddet ve siddet düzeni” herhangi bir hak birakmiyor, hakkidir milletimin Hak’ka tapan da olsaniz, sadece hakikate, hakka, hukuka sarilmak isteseniz de!

Bir “özellestirme” manivelasina asiliyorlar…

Kamu mallari, yani hesapta milletin, halkin serveti, içeride “çok özel sektör”ünkankalarina aktariliyor mesela…

Basta Katarlilar, disaridan gelen kankilere sunuluyor, o da mesela.

Derken, depremin yikimi üzerine, misal 1999 depreminin neticeleriyle de iktidara gelip 21 senedir ülkeyi depreme karsi duyarsiz, toplanan paralari buharlastirarak yönetenler birden “kamulastirma”ya kosuyor. “Rezerv alan marifetiyle el koyma” gibi bir hukuksuzlugu hukuk yapiyor.

Hatay’dan baslamislar; bahçeleri, mahalleleri üç otuz paraya “kamu”lastirmaya. Kamunun, yani halkin elinden son kalan bagini, bahçesini, tasini, topragini, yikilmamissa evini, evinden kalani, kapisini, tapusunu, belki elden ele aktarmak üzere devlet eline aliyorlar!

“Kamu” ile “devlet” arasindaki ayrimi ögrenmenin tam zamani; ders almayan, muhakemesi ve vicdanini ezberleri ve inançlari kadar gelistirmeyen bir toplum için elzem.

“Rezerv alani” ilani, ülkede güvensizligin, güvenmemenin yeni bir safhasi olarak hos geldi, kos geldi!

Bir manasini hemen tahmin ediyoruz, degil mi?

Servet, gelir, gelecek transferinin yeni bir asamasi!

“Emperyalizm kapitalizmin en üst asamasi” denmis ya, bu da “kendi halkini sömürgelestirmenin yeni üst asamasi.”

Düsük faizle borçlandirdilar ama o yüzden firlayan döviz ve enflasyon sayesinde ülkede müthis bir gelir transferi oldu. Simdi “faiz sebep enflasyon sonuç” kardesimizin düzeninde yükselen faizle ikinci yumruk geldi, maasini, ücretini, enflasyon balonu gelirini filan artiyor zannedenlere.

Sermaye transferi zaten çoktan yapiliyordu. Medya basta, bir dolu yerde. Yandaslara da Katar katar kosanlara da.

Kamu mülkiyeti olan kiyilarin, ormanlarin adeta gaspi da sürüyordu bir yandan.

Kentsel araziler, Hazine yani kamu arazileri de verildi de verildi.

Kamu yatirimlari, elbette yol, köprü vesaire ile “kalkinma”ya, daha dogrusu “büyüme”ye de hizmet etti ama bir yandan da kamu kaynaklarinin “tercihli ihaleler” yoluyla transferinin en islek, en makul yolu oldu. Garantilerle, paydasliklarla,

Yerli sandiginiz birçok sirket “yabancilar”in oldu. Yabanci sermayenin hakiki yatirimci olanlarindan kimi kaçarken, bu hukuksuz düzenin kapitalizm bile olamayacagini idrak edenler mesela; kendileri de otoriter krallik, emirlik, seyhlik düzenlerinin servet sahipleri olanlar “yatirim”i, haziri ele geçirme seklinde yaptilar. Mülkiyet öyle de el degistirdi.

Vatandaslik satisiyla da “siradan mülkiyet” aktariliyordu. Karsiligi oy ile gelecek kadar bile.

Unuttugum organizasyonlar, manevralar, alisverisler de vardir Hocam. Ama 21 yilin “kapitalist özeti” mülkiyet transferi, servet transferi, kamu mülkiyetinin gasplari, kamu kaynaklarinin özellestirilmesi, halkin bir kisminin borçlanma ve yoksulluk, endiseler yoluyla adeta “rehin” alinmasi sanki.

“Mutluluk” yok mu hiç? Olmaz mi? Oylarin çogu öyle olmali, en azindan son seçime kadar. Çünkü bu kadar hizli aktarima eslik eden hizli büyüme birçok hanede de “büyüme, gelisme, kalkinma, varlikli, en azindan daha iyi sartlarda olma” umudunu besledi; hayatlari da degistirdi bir süre.

Ama bakiye ne? Mutsuzluk, huzursuzluk, umutsuzluk, gençler için geleceksizlik, yurt disina kapagi atma hayali vb.

Yeni operasyon Hatay’dan, merkezdeki Antakya ve Defne’den baslamis. “Bir arada yasamanin simgesi” Antakya ve Defne’den; “bir arada ölmenin taze acisi”ndan. Kalanlarin yarasindan, yaralarin kanamasindan, kanayanlarin tutunacak son dallarindan.

Hasarli binalar gerekçesiyle hasarsizlara da el konup yikilmasindan, tarlalarin, bahçelerin imhasindan, mahallelerin isgalinden, tapularin yirtilmasindan, basta yoksullar, halkin mahallesinden, hanesinden koparilmasindan, binlerce insanin sürgününden.

Burasi “sporcunun zeki, çevik ve ahlakli”larinin paraya doymayip servet katlamak için bankacilarla, borsacilarla, tefecilerle dans edip durdugu…

Dünyanin aradigi Hirvat mafya babasina devletin vatandaslik verdigi…

Biz ortaya kusulan safralarla, fenomenlerle, söhretlerle filan oyalanirken, sistemin tefecilige, düzenin mafyalasmaya giderek daha çok battigi cennet ülkeniz.

“Otoriterlik” dün bugün belki hiç umursamadiginiz, belki nefret ettiginiz insanlari vurur ve sizi zerre ilgilendirmez. Belki sessiz, belki arkasinda, yaninda oldunuz, olursunuz.

Sonra sizin de üzerinize yürümeye baslar.

Çocuklarinizin elinden siki tutun bari. Belki onlarin akli, kalbi, vicdani, muhakemesi gelecegimizin umudu olur, içinizde bir yerde sizi de uyandirir.

Mehmet Altan

Back to top button