Kemal Burkay : Tek renkli tablo olmaz; farkli renklerimizi koruyarak bir arada yasayabiliriz.

Kemal Burkay, CHP Gençlik Kollari’nca 7 Nisan Günü Istanbul’da, Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Gençlik Barisini Ariyor’ adli konferansa katildi ve Kürt sorununa iliskin bir konusma yapti.
Saat 13.00’te baslayan Konferans’in açis konusmasini CHP Istanbul Milletvekili ve Grup Baskanvekili M. Akif Hamzaçebi yapti. Iki oturum halinde yapilan konferansin birinci oturumunda Burkay’in yani sira gazeteci yazar Rusen Çakir ile Prof. Dr. Oktay Uygun da birer konusma yaptilar.
Burkay konusmasinda Kürt sorununun ortaya çikis sürecine degindi ve söyle dedi: 19. Yüzyil dünyamizda milliyetçiligin ortaya çiktigi ve ulusal devletlerin kuruldugu bir dönemdir. Osmanli Imparatorlugu’nun son döneminde, özellikle Balkanlardaki halklar arasinda da milli hareketler güçlendi ve bu halklar imparatorluktan koptular. Bu dönemde Prens Sebahattin imparatorlugun Hiristiyan ve Müslüman halklarini bir arada tutmak için ademi merkeziyetçi bir yapi önerdi, ama bu gerçeklesmedi, tarih farkli bir yol izledi. Imparatorluk çöküntüye giderken tarihe Türk milliyetçiligi de çikti ve Birinci Dünya Savasi’nin ardindan, Mustafa Kemal’in öncülügünde Ankara merkezli ulusal bir devlet kuruldu.
Cumhuriyeti kuranlar, baslangiçta çok etnik kimlikli, çok renkli toplumsal yapinin farkinda idiler. Bu nedenle ‘Misak-i Milli’ kapsaminda, Türkler ve Kürtlerin çogunlukta oldugu topraklarin savunulmasini hedef olarak koydular. Ayrica Ankara TBMM’nin Türklerin ve Kürtlerin yani sira, Laz, Çerkez, Arap gibi ‘anasiri Islam’i da kapsadigi dile getirildi. Amasya Protokolü’nde Kürtlere özerlik verilmesi geregi tespit edilip kendilerine duyuruldu. Ancak Lozan’dan sonra bu anlayis terk edildi ve tek etnik kimlige, Türk kimligine dayali tek renkli bir ulus insasina girisildi; ötekiler yok sayildi ve bir asimilasyon politikasi devreye kondu.
Bu, ülkenin gerçekleriyle bagdasmayan bir politika idi, tepki yaratmasi kaçinilmazdi. Nitekim Kürt isyan ve direnislerine yol açti ve sorun daha da agirlasarak bugüne kadar geldi. Simdi de ülkenin en ciddi sorunu olarak çözüm için kapida bekliyor.’
Burkay, bir arada yasamanin, birligin, farkliliklari yok sayarak ve zorla yok ederek degil, onlara saygi göstererek saglanabilecegini söyledi ve söyle devam etti:
‘Bir tablo tek renkli olamaz, en azindan siyah-beyaz olur. Ama hayat çok daha renklidir ve bu haliyle güzeldir. Insanlik da renkler, diller ve inançlar bakimindan çok çesitli. Osmanli’dan miras kalan cografyamiz da böylesine renkli bir mozaik.
Devlet daha bastan Türk-Islam sentezine göre sekillendi. Eger bu yapilanma ülkenin çogulcu renklerine uygun olsaydi, Kürtlerin mesru ve temel haklari taninsaydi bugün Kürt sorunu olmazdi. Bir Alevi sorunu da olmazdi. Alevi sorunu da çözüm bekleyen önemli sorunlarimizdan biri.
Izlenen yanlis politikalarla sorunlarin çözülmedigi, daha da büyüdügü, agirlastigi görüldü. Simdi, Kürt sorununun çözümü için bu yanlis politikadan dönülmesi geregi daha iyi anlasiliyor. Kürtlerin tüm temel, mesru haklari taninmali. Dünyamizda benzer sorunlar nasil çözülmüsse öyle olmali. Esitlik temelinde bir çözüm gerekir. Bu da federatif çözümdür. Dünyada bunun onlarca örnegi var.
Su anda yeni bir anayasa yapmanin esigindeyiz. Bu anayasa en azindan sorunun çözümü önündeki engel ve pürüzleri kaldirmali. Tüm kimliklere esit mesafede bir vatandaslik tanimi, anadilde egitim ve yerinden yönetim, yani ademi merkeziyetçi bir yapilanma bu asamada atilmasi mümkün ve gerekli adimlardir. Kamuoyu buna açiktir. Örnegin son arastirmalardan biri, halkin yüzde 60’tan fazlasinin anadilde egitime evet dedigini gösteriyor.’
Sorular bölümünde gelen bir soru üzerine Burkay, söyle dedi: ‘sorunlarini çözmesini bilen ülkeler iç barisa ulasirlar ve dis müdahalelere firsat vermezler. Örnegin Irak bunu basaramadi, Kürtlerin haklarini taniyacagina onlarla savasa tutustu, bu Irak’i komsulariyla da savas batagina çekti ve sonunda dis müdahalelere yol açti. Ayni sey Suriye için de söz konusu. Esat yönetimi Kürtlerin haklarini tanimadi ve Islamci kesimlerden gelen tepkileri ise en sert, acimasiz yöntemlerle bastirmaya çalisti. Yani demokratik bir yapilanmaya yolu kapadi. Böyle bir diktatörlügün ila nihaye yasama sansi yoktur. Suriye bu nedenle simdi bir iç savasin esiginde ve dis müdahalelere açik.
Burkay, gençlerden birinin, onun geçmisteki onurlu mücadelesinden söz ederek simdi AK Parti’ye yakin durmasini elestirmesi üzerine ise söyle dedi:
‘Benim AK Parti’ye yakin durdugum veya ülkeye dönüsümün bir AK Parti projesi, bundan da öte devlet projesi oldugu tarzindaki iddialar gerçegi yansitmiyor. Bu bir yakistirma. Ülkeye dönüsüm son derece normal. 30 yili askin süre zorunlu olarak gurbetteydim. Benim durumumda herkes ülke hasreti çeker ve dönmek ister. Nitekim, hakkimdaki dava 31 yil sonra düsünce döndüm.
Yüreginiz rahat olsun, ben dün oldugu gibi bugün de Kürt halkinin özgürlügü, emekçilerin haklari ve Türkiye’nin demokratiklesmesi için mücadele eden bir insanim. Ben degismedim. Ama bu ülkede, gelinen asamada ülkeyi yönetenlerin bir parça degistiginden söz edilebilir. Ben 1980 öncesi, bugün burada konustuklarimizi dile getirdigim, Kürt halkinin varligindan ve haklarindan söz ettigim için hapislere girdim, iskence gördüm ve ülkemi terk etmek zorunda kaldim. Ama gelinen asamada ülkenin Basbakani ve Içisleri Bakani ülkeye dönmemi önerdiler. Gelisimde iyi karsilandim. Iki bakan (Egemen Bagis ve Ertugrul Günay) benimle görüsmek istediler ve hos geldin dediler. Bundan rahatsiz mi olmaliyim? Biz öteden beri sorunlarin çözümü için diyalogu ve karsilikli anlayisi savunmuyor muyuz? Birkaç yil önce bizzat Cumhurbaskani tarafindan Yasar Kemal’e ve Çetin Altan’a ödüller verildi, Nazim’in mezarini Türkiye’ye tasimak için bu hükümet tarafindan girisimler yapildi, Ahmet Kaya’ya karsi tutum degisti. Bütün bunlar olumlu degil mi?
Konferansi, Istanbul’dan katilanlarin yani sira, degisik illerden gelen CHP Gençlik Kollari yöneticileri de izledi ve konusmacilara sorular yönelttiler. Bunlar arasinda Sirnak’tan gelenler bile vardi. Oturumun bitiminde her üç konusmaciya çiçek ve plaket verildi.
Dema Nû – Istanbul; 7 Nisan 2012
Dengê Kurdistan