Burkay: Suriye sorununa BM eliyle çözüm bulunmali

BM Suriye’de ateskes saglamali ve taraflari bir masa etrafinda bir araya getirmeli.
Suriye Federe bir yapiya kavusmali ve uzlasma uluslar arasi güvenceye alinmali.
Siyasetçi yazar Kemal Burkay’in konusmaci oldugu ‘Suriye’de Ne Oluyor?’ konulu konferans 7 Ekim pazar günü, HAK-PAR’in Istanbul Kadiköy ilçesi konferans salonunda yapildi.
Burkay, Suriye’de yarim asirlik süredir iktidarda olan Baas Partisi’nin sosyalist adini tasisa da sosyalizmle bir ilgisinin olmadigini, bu ülkedeki rejimin tipik bir diktatörlük oldugunu, ülkede demokrasiye geçis için gerekli reformlari yapmaktan kaçindigini, kitlelerin hak ve özgürlük taleplerine baski ve siddetle karsilik verdigini ve zaman zaman acimasizca kiyimlar yaptigini belirterek sözlerine basladi. Arap bahari diye nitelenen dalganin Suriye’ye ulasmasinin ardindan demokrasiye geçis taleplerini bastirmak için Esat rejiminin ordunun gücüne bas vurdugunu, bu nedenle kanli bir iç savasa yol açildigini söyleyerek söyle devam etti:
‘Suriye’de degisim sürecinin uzun sürmesinin hem Suriye’ye özgü, hem de uluslar arasi nedenleri var. Rusya, Çin ve Iran, her biri kendi çikarlari için Suriye’deki rejime destek veriyorlar. Rusya Lazkiye’deki deniz üssünü yitirmek istemiyor. Iran Suriye’den sonra siranin kendisine gelecegi endisesini tasiyor. Rusya ve Çin’in tutumu BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye konusunda bir karar almasini engelliyor. Bunun yani sira, Amerika, Israil ve AB ülkeleri de Esat rejiminin çöküsünün ardindan radikal Islamcilarin tek basina hükümet olmasindan ürküyor, bu nedenle rejimin bir an önce çökmesi için gereken destegi vermiyorlar.
‘Elbet bütün yasananlardan sonra Suriye’deki rejimin ayakta kalma sansi yoktur. Kanli iç savas ise bu sekilde devam edemez. Ama bu rejim yikilinca yerine ne gelecegi de önemlidir. Gelinen durumda Esat rejimi ne yönetebiliyor, ne de birakip kaçabiliyor. Ona ve taraftarlarina, örnegin Nusayrilere, yani Alevi Araplara da, iktidar için direnmeden vazgeçme karsiliginda bir geri çekilme alani, bir güvence verilmelidir.
‘Suriye iç savasinin sona ermesinin anahtari, kanimca uluslar arasi büyük güçlerin, özellikle de Amerika ile Rusya’nin anlasmasina ve Birlesmis Milletler eliyle Suriye’deki çatisan taraflari silahlari birakip uzlasmak için bir masa etrafinda bulusturmaya baglidir. Ben, Rusya ve Amerika’nin yakin bir zamanda böyle bir uzlasma sürecini baslatacaklari kanisindayim. Bu da Suriye’de çatisan tüm taraflarin, dinsel ve etnik gruplarin çikarlarini gözetecek bir çözüm olabilir. Örnegin iktidari birakmak zorunda kalacak olan Esat ve yanlilari, Nusayriler (Arap Alevi kesimi) yogun biçimde yasadiklari Lazkiye yöresinde otonom bir bölge isteyebilirler. (Bu Rusya’nin da isine gelir, böylece oradaki stratejik öneme sahip limanini koruyabilir). Kürtler de zaten otonom bir yönetim istiyorlar. Bu konuda onlarla Alevi kesiminin çikarlari çakisir. Yine böylesine ademi merkeziyetçi, otonom bölgelerden olusan bir federe sistem Güney’deki ve Suriye nüfusunun yaklasik % 8’ini olusturan Dürzi toplulugunun da isine yarar. Böylesine federe, yani çogulcu bir yapi, Suriye’de radikal Islamci bir yönetimin tek basina egemenliginden ürken Israil, Amerika ve AB’nin, hatta Iran’in bile isine gelir. Özetle ulusal ve uluslar arasi aktörlerin büyük çogunlugu böyle bir çözüme destek verir.’
‘Türkiye’de AK Parti yönetimi elbet bu konuda farkli düsünüyor. O Suriye’de federal ya da otonom bölgelerden olusan ademi merkeziyetçi bir yapi istemez. Türkiye özellikle de Suriye Kürtlerinin de Irak benzeri bir yapi kazanmasindan ürkmekte ve PKK’nin buradaki varligini gerekçe göstermekte. Ancak PKK’nin, iddia edildigi gibi burada bir basina devlet kurdugu veya kuracagi yok. PYD’nin kimi gösteris türünden çikislarina ve övünmelerine bakilip böyle bir sonuca varilamaz. Bir Kürt özerk bölgesi olustugu zaman serbest seçimlerle yönetimini belirleyecek ve PYD yanlilari da bu sürecin içinde olacaklar. Baska türden olup bittilere ne uluslar arasi güçler ne de bizzat Suriye Kürt halki izin vemez. Türkiye’nin bu yöndeki kaygilari yersizdir.
‘Belli ki Türkiye kendi Kürt sorununu çözemedigi için sinirin ötesindeki Kürtlerin herhangi bir statü elde etmelerinden ürküyor. Oysa Türkiye’nin Kürt sorunu sinir ötesinde degil, içindedir. Türkiye’ye düsen esitlik temelinde bu sorunu çözmektir. Bunu basardigi zaman sorun bitecek ve sinir ötesine seferler düzenlemeye gerek kalmayacaktir.
‘Biz de HAK-PAR olarak Türkiye’nin bazi sinir olaylarini gerekçe yaparak (ki bu olaylari kimin kiskirttigi da net degil) Suriye’ye müdahale etmesine, oraya asker göndermesine karsiyiz. Savasin kimseye kazandiracagi bir sey yok. Yapilmasi gereken Birlesmis Milletler’in yetkili organlarinda, özellikle de Güvenlik Konseyi’nde bir konsensüs saglayip, BM Örgütü eliyle ateskes saglayip taraflari bir masada bulusturmak ve varilacak uzlasmayi uluslar arasi güvenceye almaktir.’
Burkay konusmasini bitirdikten sonra toplantiya kisa bir süre ara verildi ve daha sonra soru cevap faslina geçildi. Burkay bu bölümde katilimcilarin çesitli sorularini cevaplandirdi. Toplanti yaklasik 2,5 saat sürdü.
Dengê Kurdistan