Haber

Nugre Selman’daki Çocuklarin Mezarini Kim Kazdi?

Enfal Dosyasi – 14
Nugre Selman’daki Çocuklarin Mezarini Kim Kazdi?

Newzad Mehmûd-Kawa Sêx Ebdulla/Rûdaw
Çeviren: Casim Rênas

Mam Bekir’in Cherokee marka cipiyle çukur ve taslarla dolu yolda yaptigimiz iki saatlik yolculuk esnasinda toz duman içinde kalmistik. Mam Bekir Enfal operasyonunda yerle bir edilen köylerin adlarini bir-bir sayiyordu. Mam Bekir parmagi ile bir yolun kenarindaki bir tepeyi isaret ederek, ’80’li yillarda pesmergeler burada, askeri üsse ekmek götüren askeri bir aracin soförünü öldürdüler. Biz cesedinin basina gittigimizde, cebinde izin kagidini bulduk, ama o evine dönemedi, çocuklarini göremedi’ dedi.

Mam Bekir cipin sarsintisiyla birlikte anilarini anlatiyordu. Elini kurumus biz nehre uzatarak, ‘ben karanlik bir gecede Saddam askerlerinin Enfal etmek üzere götürdükleri 11’den fazla kisiyi kurtardim, onlari kendi evimde sakladim’ dedi.

Tukin adli köye ulastik. Tukin sanki kisa bir süre önce büyük bir askeri grubun terk ettigi perisan ve umutsuz bir halde idi.

“Burasi cehennemin bir parçasidir’

Kimse 73 yasindaki Heme Ahmed Salih’i tanimaz. O Nugre Selman cehenneminin sahitlerinden birisi. Nugre Selman, Güney Irak’taki Semawe kentine yakin, Barzan ve Germiyan bölgesi Kürdleri için ölüm anlamina gelen hapishanenin adi.

Heme Ehmed Salih’in anlattigi hikayeler ise çok yeni:

‘Askerler bile ‘Nugre Selman cehennemin bir parçasidir’ diyorlardi. Oy Nugre Salman!… Eziyet ve baski gören kisiler, ‘Allahim bu zalimin yolunu Nugre Selman’a düsür, bu zalimin yolunu BAAS’in Güney Irak’taki cehennemi Nugre Selman’dan geçir’ diye beddua etsin.

‘Bizi oyuncaklari yapmak üzere götürdüler, akillarina gelen her seyi bize yaptilar. Nugre Selman askerleri, cellâtlari bizi aç ve susuz birakarak yari ölü hele getirdikten sonra psikolojik iskence yapiyor, ufaladiklari ekmekleri ‘kuçu, kuçu’ diyerek köpege kemik atar gibi önümüze atiyorlar ve halimize gülüyorlardi.’

‘Maymunlarin dansi’

Enfal operasyonu ile ilgili anilarin tüm yasamlarini doldurdugu Heme Ehmed Salih ve esi Nugre Selman ölüm çukurlarinda halen daha binlerce kurbanin cesedi bulunuyor. Saddam halen daha televizyon ekranlarinda kendilerine gülüyor, ‘Nugre Selman’da hakaret devam ediyor’.

O, çok kötü geçen bir geceden söyle bahsediyor:

‘Herkesi salonlarda topladilar ve ‘türkü söyleyin, dans edin’ dediler. Keyiflerine göre seçtikleri kadin ve erkeklere ‘birbirinizi kucaklayin, yatin’ diyorlardi. Herkes çaresiz izliyordu.’

Heme Ehmed Salih bir sigara yakiyor ve derin bir nefes çekiyor.

‘Bizi maymunlarin oyunu ve dansina götürdüler. Bir kadin çikartip ‘su adami kucakla, sirtina al’diyorlardi. Daha sonra bir erkegi çikartip ‘su kadini kucakla’ diyorlardi. Ey tanrim, halkin basina neler getirdiklerini sen biliyorsun. Istediklerini yapmayanlari ise amansizca dövüyorlardi.’

Yasli adam anlatmaya devam ediyor:

‘Her gün uzun ve büyük Nugre Salman salonlarindan aldiklari kisileri otomobillere dolduruyor, sadece tanrinin ve kendilerinin bildigi bir yerlere götürüyorlardi. Bir gün bir askere ‘kardes onlari nereye götürüyorlar’ diye sordum. Asker cevap vermedi. Ama ben simdi onlari topraga gömmek için götürdüklerini biliyorum.’

Çocugumu kim gömecek’

Heme Ehmed Salih, yüzlerce çocuk, genç ve kadinin ‘ölüm salonlari’nda öldürülmelerine sahit olmus.

‘Her sabah gelip açlik ve susuzluktan ölen 15-20 kisinin cesedini topluyorlardi. O kadar çocuk öldü ki, artik kimse aglamiyordu, Kimse kendi hastaligi ve gördügü zülüm nedeniyle çocuklarini düsünmüyordu.

“It oglu it bir asker içeri giriyor ve ‘su ölen çocuk kimin?’ diye bagiriyordu. Kimse sahip çikmiyordu. Çünkü ne yapacaklarini, nasil gömeceklerini bilmiyorlardi.’

Heme Ehmed Salih bunlari anlatirken o günleri yeniden yasiyor, askerin sesini duymus, ölü bir çocugun eline tutmus gibi haykiriyor, damarlarindaki kan hizla akiyordu.

‘Biz öylesine perisan olduk ki, herkes ölümü aramaya basladi’ diyen bu yasli adam, gördügü manzaranin etkisinde kalarak Nugre Selman mezarlarini kazmaya karar veriyor.

“Köpek sürüsü’

‘Ölülerin gömülmeden öyle kalmasini vicdanim kabul etmedi. Ben cenazeleri gömmeye basladim’ diyen Heme Ehmed Salih söyle devam ediyor: ‘Her gün büyük salonlardaki Enfal kimsesizleri benden yardim istiyorlardi, ‘tanri askina oglumun cenazesi göm’ diye yalvariyorlardi. Ben cenazeleri bir el arabasina yüklüyor, götürüp gömüyordum.’

Heme Ehmed Salih ölenlerin kayitlarini tutmaya basliyor:

‘Ehmed Mecid Faris, Kak Ehmed Samar, Xursidê Ehmed, Haci Brayimin oglu, Heme Ehmedê Mam Mecid, Hamit’in oglu ve daha nicelerini kendi ellerimle gömdüm, ki sayilari 50’yi askindi.’

Bu süreçte Heme Ehmed Salih’in en büyük derdi siyah bir köpek ve onun vahsi arkadaslari olmus.

‘Sabahlari cenazeleri götürdügümde, önceki gün gömdüklerimin siyah bir köpek tarafindan yenildigini görüyordum. Bu köpege karsi bir çarem yoktu ve o diger köpekleri de insan cesedi yemeye alistirmisti. Aç ve güçsüz oldugum için topragi kazamiyordum. Sadece cenazeleri çekiyor, üzerlerine toprak atiyordum. Ama bunun hiçbir faydasi olmuyordu, siyah köpek cesetleri kolayca çikartiyordu.’

“Ölüm agitlari çöllerden geliyor’

Mam Ehmed bu hikayeleri anlattigi kerpiçten yapilmis evin avlusu, bundan 22 yil önce çölden gelen asker sürüsünün saldirisina ugramisti ve çay demleyip içmesine firsat vermeden onu da götürmüslerdi.

Bu köyden 164 kisiyi topraga gömdüler

Mam Ehmed’in kulaklari iyi duymadigi için sorularimizi bagirarak soruyorduk. Gözleri ise tel ile baglanmis, siyah, kara bir gözlügün altina saklanmisti. Bu kerpiç evde gördügü eziyet, onun tüm yasamini, gelecegini esir aldi.

‘Tanri Ezrayil’i bize Güney’den gönderdi. Nugre Selman’da bir hafta kalan bir kisi ömür boyu huzur bulamaz’ diyerek, yeniden Nugre Selman konusuna döndü. ‘Orada gördüklerimi, Allahin sahitliginde söylüyorum’ diyen Heme Ehmed Salih, analarinin kucaginda ‘ekmek, ekmek’ diye inleyerek can veren çocuklari, çocuklarina bir tas su bulmak için onlarca tekme ve tüfek dipçigi yemeyi göze alan analari, otomobillerde altina pisleyenleri gördügünü anlatiyor.

Kötü Kürdler kadin ve kizlari dövüyordu’

Heme Ehmed Salih, ‘yalan söylemek kötü bir seydir, sana yalan söylemem’ diyor, gönlüne bir kez daha yükleniyor, simdiye kadar anlattiklarindan farkli bir anisini dile getiriyor.

‘Kürd her zaman, kirli ve kötüdür. Uzun ve iri yapili biri vardi. Kürd idi, ama adini hatirlamiyorum. O da kizlari çok döverdi. BAASçilar, kendisi de Enfal edilen birisi olan bu kisiyi, suyun sorumlusu yapmislardi. Kadinlar susuzluk nedeniyle kendilerini suya atiyorlardi, O da hortumla kadinlari dövüyordu.’

Yasli adam, nöbetçilerle para kazanmak amaciyla anlasan bir baska Kürdden bahsediyor.

‘Bu kisi sigara ve benzeri seyler getirip satiyordu. ’25 Dinar (o zamanki kur ile 100 Dolar) verenleri bu cehennemden çikaririm’ diyerek isim yazmaya basladi. Birçok kisi çevresine toplanip adlarini yazmasi ona yalvariyorlardi. ‘Adam ol, beni çikar, 50 Dinar vereyim’ dedim. Bir gün bunlari Hecac’a anlattik. Hecac da bu Kürdü bir odaya kapadi. Hecac iri yari, genis omuzlu ve merhametsiz bir kisi idi. Hecac’in Nugre Selman’a gelmesiyle, ‘ölüm salonlari’ merhametten azade oldular. Hecac o Kürd için ölüm fermani çikardi ve ölümün biçimi de belirledi: Adam baglanacak, yavas-yavas islatilacak ve ölene kadar kamçilanacakti.’

Hecac’in zalimligi ve siyah köpekler, Nugre Selman’dan kurtulanlarin dilinden düsmüyor, ama Saddam Enfal Davasi’nda Hecac’i tanimadigini ve adini duymadigini söyledi!

Ne zaman dönecegiz anne

Mam Ehmed, bazi Enfal kurbanlarinin cenazelerinin getirildigi haberini duyunca uzun-uzun ve hiçkirarak agliyor. Bu haber birçok aci olayi hatirlamasina neden oluyor:

‘Henüz açligin Nugre Selman salonlarini teslim almadigi bir günde, bir çocugun sesi kulagima çalindi. Çocuk korka korka ‘anne ne zaman köye dönecegiz’ diye soruyordu. Bu çocuklarin günahi neydi? Kadinlarin suçu neydi ki çocuklari korkmasin diye yalan söylüyorlardi.’

Nugre Selman’da gelin ve damat

Semse, çektigi büyük acilar nedeniyle son yillarda hayatini kaybetti. Semse’yi taniyanlar, ölene kadar gözyaslarinin sel olup aktigini söylüyorlar. Heme Ehmed Salih de Semse’yi söyle anlatiyor:

‘Çok sevdigi bir oglu vardi. Tüm arzusu oglunu evlendirmekti. Semse oglunun dügün tarihini belirledi, ev ev dolasarak köylüleri oglunun dügününe davet etti. Semse oglunun dügün yemegi ile ugrastigi anda, çölden gelen haklar ihlalcilerin kervani köye ulasti. Kadinlarin, çocuklarin aglamalari ve haykirislariyla davul-zurnanin sesi birbirine karisti. Bu kervan gelin ve damadin da aralarinda oldugu köylüleri Nugre Selman’a göçerttiler. Semse’nin kendisi Nugre Selman’dan kurtuldu ama O ölene kadar gelini ve oglunu göremedi, onlari topraga gömmüslerdi.’

“Habibe görmeyen gözlerini gelecege dikmis, bekliyor’

Heme Ehmed Salih’in esi Habibe gözlerindeki isigi Topuzawa ve Dubiz’da kaybetti. O, Enfaldan geri kana ömrünü sagir olan kocasiyla birlikte geçiriyor. Habibe tüm çocuklarini Enfalde kaybetti. Çocuklarinin Enfal edildigi günü anlatan Habibe söyle diyor:

‘Onlar gelip bizi zorla götürdüklerinde ben surada oturuyordum. Ben sadece bir tek torunumu kurtarabildim.’

71 yasindaki Habibe, görüsmemiz boyunca hep agladi, ‘Vay güzel çocuklarim, ananiz ölsün güzel kizlarim’ diyerek…

Habibe ile vedalasirken torunu ninesini ziyarete geldi. ‘Bu benim torunum, ben ona kurban olayim, bakin hele, ne kadar yakisikli ve uzun boylu’ diyen Habibe, torununa sariliyor ve doyasiya öpüyor. Torunu Habibe’nin her seyi.

Mezar tasini basima koyana kadar siz aklimda olacaksiniz

Çamurla sivanmis küçük ve karanlik bir oda. Tahta ve kirik bir sandigin üstüne birkaç battaniye ve yirtik bir dösek konulmus. Pencereler naylonla kapali, yerlere hali diye birkaç telis serilmis. Habibe’nin evinde hayvanlar bile yasamaz. Ama sona ermeyen Enfal trajedisini dikkate almazsak, O’nun kalbi kirik degil. Habibe’nin tüm anlattiklarindan Kürdistan Hükümeti’nden, kendisine ve benzeri hikayelere sahip olanlara bassagligi plaketleri veren bakanlardan, daire ve yöneticilerden sikayetçi olan tek bir cümle yoktu.

“Ben Dubiz’de bu zalimlere ‘yeter artik, bizi nehre atin, nehir canimizi alsin’ dedim. ‘Hayir, sizi öyle kolay öldürmeyecegiz’ dediler’ diyen, yalnizliktan rahatsiz, hasret çeken Habibe, kendisiyle vedalasirken bize söyle dedi:

‘Allah’im biz kabul ettik, sen etme. Ah benim güzel yavrularim, basima mezar tasi konulana kadar sizi unutmayacagim.’

Dengê Kurdistan

Back to top button